Eşyanın Aynen Nakli-1

Safvet Senih

Safvet Senih

19 Eki 2023 09:34
  • Neml Suresinde Süleyman Aleyhisselamın cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen ordusu nizamî bir şekilde kendisi tarafından sevkediliyordu: “Derken karınca vadisine geldiklerinde (onların geldiğini hisseden) bir karınca, “Ey karıncalar, haydin yuvalarınıza girin. Süleyman ve orduları, sizi farketmeyerek ezip çiğnemesinler!’  diye seslendi. Onun sesini işiten Süleyman tebessüm ederek: ‘Ya Rabbi, dedi, beni, nefsime öyle hâkim kıl ki, gerek bana gerek anneme-babama ihsan ettiğin nimetlere şükredeyim, Seni râzı edecek salih işler yapabileyim. Bir de lütfedip beni hayırlı sâlih kulların arasına dâhil eyle!”  (Neml Suresi, 27/ 18-19) 
    1995’te Samanyolu Televizyonunda Kur’an’da ilim programları yapıyordu. Bu konu üzerinde dururken, İstanbul Üniversitesinden bir profesör, işitme duygusu ile ilgili bilgiler veriyordu. Bazı canlıların sesi boyunlarından aldıklarını karıncalar ise ayaklarının altından aldıklarını, çok hassas alıcılarının olduğunu hatta zelzeleyi önceden hissettiklerini söyledi.
    Aynı surenin 38.  yetinden itibaren Saba Melikesi Belkî’sinin saklanmış ve güçlü nöbetçilerle koruma altındaki tahtı hakkında şöyle buyuruluyor: “Daha sonra Süleyman onların itaatlerini bildirmek üzere huzuruna geleceklerini öğrenince yanındaki danışmanlarına: ‘Değerli danışmanlarım! Onların itaat içinde huzuruma gelmelerinden önce, içinizden kim  onun tahtını bana getirebilir?’ dedi. Cinlerden mağrur ve iddiacı bir İFRİT; ‘Ben, dedi, sen makamından kalkmadan onu sana getiririm. Benim onu taşımaya gücüm yeter, hem de zâyi etmeden güvenilir tarzda getirecek emin bir kimseyim.’  Ama nezdinde, KİTAPTAN  İLİM  OLAN  BİR  Z T da ‘Ben, sen gözünü açıp kapamadan onu getirebilirim.’  derdemez, Süleyman, Kraliçe’nin tahtının yanı başında durduğunu görünce; ‘Bu, Rabbimin bir fazlından, lütuflarındandır. Bu şükür mü edeceğim, yoksa nankörlerden mi olacağım diye beni sınamak içindir. Şükreden sadece kendi lehine olarak şükreder. Nankörlük eden ise, bilmelidir ki, Rabbim onun  şükründen müstağnidir, şükrüne ihtiyacı yoktur, ihsan ve keremi, boldur.” (Neml Suresi, 27/ 38-40)
    Hz. Süleyman’ın bulunduğu Filistin / Şam ile Melike Belkısın bulunduğu Sebe arasındaki mesafe 2000 km’den fazla olduğu hârika biçimde bir anda o uzak mesafeden Hz. Süleyman Aleyhisselamın huzurunda hazır olmuştur. İfrit makamından kalkmadan önce derken, kendisinde  kitaptan bir ilim bulunan kişi, göz açıp kapayıncaya kadar daha  kısa bir zamanda bir anda tahtı getirdi. 1995’teki Kur’an ve İlim programlarının birinde bu mesele üzerinde durduk. O zaman Manisa Celal Bayar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesinin Dekanı bir profesör eşyanın aynen nakli konusunu anlattı: “Doktoramı Kanada’da yaparken bu konu üzerinde çalışıyordum. Kursun elektronunu enerjiye çevirip  daha sonra o kurşun elektronun enerjiye çevrilmiş haline yine elektrona çevirmeye muvaffak olduk. Yani kaç sene önceydi.  Şimdi bu meselenin ne kadar geliştiğini bir düşünelim.”
    Madem Kur’an, zaman ihtiyarladıkça kendisi gençleşiyor ve rumuz ve sırları ortaya çıkıyor. 
    M. Fethullah Gülen Hocaefendi “Takva”yı anlatırken şöyle diyordu:
    Takva, vikaye yani KORUMA  kökünden bir kelimedir. Cenab-ı Hakkın Kelam sıfatından Allah’ın dînî kanunları gelmektedir. Onlara uyanlar, kendilerini Cehennem ateşinden korur. Cenab-ı Hakkın bir de İrade sıfatından gelen tekvînî kanunları vardır ki, bütün fen, teknik ve teknolojinin esasını teşkil ederler. Bu kanunlara riayet edenleri, Cenab-ı Hak câhillik cehenneminden kurtarır. Eğer çağları ile yüzleşen, yaşadıkları dönemle hesaplaşanları Cenab-ı Hak, başkalarının baskıları altında kalmaktan fakirlik ve zilletle boğuşmaktan vikaye edip kurtarır. Evet  TAKVA’nın dünyaya, fennî ilimlere ve teknolojiye bakan yönü de böyledir… 



    19 Eki 2023 09:34
    YAZARIN SON YAZILARI