Bediüzzaman Hazretleri Kur’an’ın harf seçimindeki mûsikî güzelliğini şöyle anlatıyor:
“Sonra o kederin peşinden üzerinize bir güven duygusu indirdi. Sizden bir kısmını bürüyen tatlı bir uyku hâli verdi. Bir kısmınız ise can derdine düşmüş, Allah hakkında Câhiliye devrindekine benzer gerçek dışı şeyler düşünüyorlar. Bu işin kararlaştırılmasında bizim yetkimiz mi var? Ne gezer! Diye söyleniyorlardı. De ki: Bütün yetki ve karar Allah’ındır. Onlar aslında içlerinde, sana karşı açığa vuramadıkları bir şeyler saklıyor ve kendi aralarında: ‘Bu emir ve komuta işinde bir payımız olsaydı, şimdi burada olmaz, öldürülmezdik” De ki, Siz evlerinizde dahi olsaydınız haklarında ölüm takdir edilenler, mutlaka düşüp ölecekleri yerlere doğru çıkacaklardı. Allah, sizin içinizde olanı sınamak ve kalblerinizi her türlü vesveseden ve kirden arındırıp pırıl pırıl yapmak içindir ki, bunu başınıza getirdi. Allah sinelerin özünü dahi bilir.” (Âl-i İmran, 154)
“Sümme enzele aleyküm min ba’dil- ğammi emeneten nüâsen yağşâ tâifeten minküm...” diye lâtif ve yumuşak bir havada başlayan âyet ayni âhenkle devam etmektedir. Aslında su gibi selâsetle akıp giden telaffuzu zorlaştıracak ağır, sert ve zor söylenir bütün harfler âyetin içinde geçmektedir, ama akıcılığı bozulmamış bilakis hoş bir âhenk bir çeşni, bir parlaklık, muhtelif tellerden uyum içinde sedâ veren güzel bir nağme ortaya çıkmıştır. Burada dikkat edilirse, harflerin çok ince bir dikkatle seçildikleri ve bilhassa yumuşak olup kolay telaffuz edilenlerin çok tekrar edildikleri görülmektedir. Meselâ “Ye” ve “Elif” en hafif ve birbirine kalboldukları için iki kardeş gibi her birisi 21 kere tekrarlanmışlardır.
“Mim” ile “Nun” (tenvin de nun sayılır) birbirinin kardeşi ve birbirinin yerine geçtiği için her birisi 33 defa zikredilmiştir.
“Lâm” ve “Elif” ikisi beraber “Lâmelif” şeklinde yazılır. “Elif” harfinin “Lâmelif” te hissesi yarımdır. Onun için “Elif”in 21 defa zikredilmesine karşılık “Lâm” 42 defa zikredilmişti. “Hı” harfi, peltek “Se” harfi, ve “Dat” harfi, ağır harflerden oldukları için ve bazı münasebetlerden dolayı sadece birer defa zikredilmişlerdir.
“Sad”, “Sin” ve “Şın” harfleri, mahreç, sıfat ve ses bakımından birbirleriyle kardeş oldukları için üçer defa zikredilmişlerdir.
“Tı”, “Zı” peltek “Zel” ve “Ze” harfleri mahreç, sıfat ve ses yönünden kardeş oldukları için herbirisi ikişer defa zikredilmişlerdir.
“Ayn” ve “Gayn” harfleri kardeş oldukları halde “Ayn” daha hafif olduğundan 6 defa, “Gayn” ağır olduğu için yarısı olarak 3 defa zikredilmiştir.
“Vav” harfi, “He” ve “Hemze” harflerinden daha hafif “Ye” ve “Elif” harflerinden daha ağır olduğu için 17 defa zikredilmiş yani ağır “Hemze” den dört derece yukarı hafif “Elif” ten dört derece aşağı düşmüştür. İşte bu hârika seçim bir tesadüf olamayacağı gibi insan aklı ile de ayarlanması mümkün değildir. Ayrıca psikolojik yönden birçok meseleye işaret edişi ve yüksek ifadesi yanında bu durum da çok hârikadır.
Bu hususta Yirmi Beşinci Söz’e müracaat edilmelidir.