Müminin mümine karşı vazifesi

Safvet Senih

Safvet Senih

20 Tem 2023 08:00
  • “Müminin mümine karşı vazifesi, büyüğe hürmet, küçüğe merhamet, müsaviye (kendi yaşıt ve emsallerine) muhabbet, mürüvvettir…”


    “Tek câni yüzünden, masumları içinde bulunduran bir gemi batırılmaz. Onun gibi, bir cânî vasıf ve fiilin yüzünden, çok masum vasıfları içinde barındıran bir mümine hiç düşmanlık edilemez. Bilhassa muhabbete sebep olan iman, tevhid ve İslâm gibi şerefli vasıflar Uhud Dağı gibidir. Düşmanlığın sebebi olan hatalı şeyler, çakıl taşları gibidir. O kötü evsaf… Evet çakıl taşlarını, Uhud Dağı’ndan daha ağır telakki etmek be kadar akılsızlık, hem ateşli bir cinnet ise, müminin mümine karşı düşmanlığı da elbette kalpsizliktir. Hem de duygularda ölçü olarak müminlerde adavet İslam’a ve selâma zıttır. Olsa olsa, yalnız acımak mânâsında garazsız olabilir.


    Elhasıl, İslamiyet, uhuvveti istiyor, muhabbet ise, imân için lüzumlu bir özellik. Kötü ahlâkın azabı, kendi içinde bulunmaktadır, güzel ahlâkın sevabı da içine yerleştirilmiştir. Öyle ise, işi bırak o Âdil ve Hakîm olan Cenab-ı Hakk’a. Günümüz fen anlayışında da tamamen bir cehâlet gizlidir. Zira, her şeye gücü yeten Yaradan’ın eserlerini, sebepler vasıtalar yaratmış gibi onların hesabına kaydediyor, böylece âleme telkinde bulunuyor.”


    “Kainatta Allah’tan başka tesir-i hakikiye sahip hiçbir şey yoktur… Kainatta icad ve yaratma mevzuunda vasıtalar ve sebepler sırf  zâhiridir. Eğer vasıtalar hakiki olsaydı, hem hakikî bir tesirleri bulunsaydı, hem küllî bir şuur da verilmek lâzım idi. Hem sağlamlık ve mükemmelliğin eseri, hem sanatın kemâli muhtelif olacaktı.


    Halbuki en âdiden en âli, en küçükten en büyüğüne kadar hiçbir vakitte nazar; gevşeklik ve kusur görmedi. Her şeyde sağlamlık ve mükemmellik, her durumda ihtimam, kemal derecede her mâhiyet, kâmeti nisbetinde biçilmiş… Mûcidi tarafından giydirilmiştir. Demek ki, hakikî tesir bakımından Cenab-ı Hak’tan, tesir noktasında bazısı yakın, bir kısmı uzak, bir kısmı da çok uzak denilmez. İtkân ve mükemmellik kesinlikle gösterirken ki; bir kısmı vasıtasız, kısmen vasıta ile kısmen de vasıtalar ve sebeplerle icad meydana gelmemiştir.


    İnsanda irade var, zira eserinde noksan var;  sağlam ve mükemmel olmayış gösterir ki, cebir yok (cebriye mezhebi yanlış yolda) irade var. (Evet irade insanın mükellef) olduğunu ispat eder. Eğer cüzî irade olmasaydı insan hiçbir şeyden mesul olmaz ve bir ceza alması da söz konusu olmazdı.)


    Beşerin irade-i cüz’iyesi bir vasıtadır, fakat itibarî, izâfî şeylerde… Nisbî, izâfî olan durumlarda rıza gösterdi, hikmet böyle istedi. İnsan iradesinin ortaya koyduğu şehir ile vahye mazhar arının petek şehri karşılaştırılsa, insan şehri çok geri kalır. Ama petek şehri ile hiçbir iradesi olmayan atomların meydana getirdiği nar ve gülnarın hücreler şehri daha mükemmel ve daha harikadır.


    Demek umumî çekim gücünü hangi kalem yazmışsa, atom zerresindeki küçücük çekim ve câzibe kuvveti de aynı kalemden damlamış ve zerrelere serpilmiştir.”


    Üstad Hazretleri, “İnsan iradesi, arıya gelen vahiy ve doğrudan doğruya İlahî kudrette yaratılan hücrenin durumu, insan iradesini ispat eden en güzel delillerden birisidir…” diyor. Bediüzzaman Hazretleri’nin yazılarından derlediğimiz bu bilgiler bizim rehberimiz olsun. 

    20 Tem 2023 08:00
    YAZARIN SON YAZILARI