Tablolarla namaz hikayeleri

Safvet Senih

Safvet Senih

31 May 2017 10:47
  • İmandan sonra en mühim ibadet olan namazı, sevdirme, vaktin evvelinde kıldırma, namaza istek uyandırma ve namazın her yerde her zaman nasıl kılındığını ve kılınacağını göstermek için Proje sorumlusu olarak Cemil Tokpınar, Ressam Arif  Ergun ve Yazar Nesrin Çaylı, “TABLOLARLA NAMAZ HİKAYELERİ” isimli güzel bir eser hazırlamışlar… Tesbihatların sayısınca 33 Hikayeden meydana gelen bu güzel baskılı kitabı okudum.

    42 yağlı boya resimden oluşan “NAMAZ RESİMLERİ SERGİSİ” isimli serginin sahibi Arif Ergun Bey, bu resimler için, “Resimlerin yapılışında, genellikle klasik tarz uyguladım. Konu, namazın her türlü şartlarda kılınmasının resimle anlatımı olduğu için yediden yetmişe herkesin anlayacağı tarzda olması gerektiğini düşündüm. Bu itibarla soyut ve modern anlatımın yerine somut tarzda çalıştım. Sanattan çok ifadeye önem verim” diyor. Cemil Tokpınar Bey, “NAMAZ, ENGEL TANIMAZ!” başlıklı yazısında: “Belki de, ‘Namaz resimleri ve hikayeleri nereden çıktı?’ diyeceksiniz. Böyle sormakta haklısınız. Çünkü daha düne kadar namaz sadece İlmihallerde ve Namaz Hocası ismi verilen kitaplarda  yer aldı. Çocuklarımız ve gençlerimiz başta olmak üzere namaz, öğrenmek, yaşamak ve aşkla kılmak isteyen herkesin bu iki kaynaktan başka yararlanacağı bir seçenek hemen hemen yoktu. Ne yazık ki, NAMAZ EĞİTİMİNİ, iletişimin ve sanatın bütün dallarıyla anlatamadık. Halbuki insanlar her gün yazılı, sesli ve görüntülü binlerce mesajın hedefi oluyor. Bir bakıma namazdan alıkoyan unsurlar en güçlü ve en yaygın iken, namaza çağıran mesajlar çok zayıf ve çok yetersiz kalıyor. (…) Bir gazetede gördüğüm bir haber, beynimde şimşekler çakmasına sebep olmuştu. Bir ressam yaptığı KEDİ RESİMLERİNDEN BİR SERGİ açmıştı. Dikkat çekici olan, konu ile ilgili röportaj ve yazının da bulunmasıydı. (…)  Fikrimi ressam Arif Ergun’a açtım. Memnuniyetle karşıladı. (…) Sergiyi gezenler hem sözlü, hem yazılı olarak olumlu görüşlerini dile getirdiler. Sergideki ziyaretçi defterine yazılanlar arasında şu türlü cümleler sıkça yer aldı:

    “-Bu serginin adı NAMAZ ile DEVR-İ ÂLEM olmalı…
    “-Resim sanatının böyle hayırlı işlere vesile olabileceğini göstermişsiniz.
    “-Tekerlekli sandalyede namaz kılan insanı görüp daha çok secdeye varmalıyız.
    “-Bir resim bazen bir kitap kadar çok şey anlatır. Namazın önemini benliğime kazıdınız.
    “-Yeni bir çığır, yeni bir ufuk. Sanatla yeni ufuklar yakalayıp açmak, önemli gelişmelerin müjdesini bağrında besler. 
    “Özetle, bu çalışma, sanat ve edebiyatın namaza hizmetini gösteren, belki de dünyadaki ilk projedir. Hayırlı hizmetlere vesile eylesin.”

    Birinci tablo, baba ile oğlun namazını gözlere nakşediyor… Derin manalar ifade ediyor. Evin huzur ve bereketini resmediyor. 
    İkinci resim, Bedir Savaşından, savaş alanında bile asla terkedilmeyen namazı tablolaştırıyor.

    Altıncı hikaye  UZAYDA NAMAZ  tablosu ile, namazın her mekanda kılınabileceğini anlatıyor: 1972’de memleketim Kütahya’ya gitmiştim. Şehre dört-beş kilometre uzakta bir arkadaşımızın köyüne gitmiştik. Dönüşte şoförümüz ‘Aya gitmemiz için Hıristiyan mı olmamız lâzım” dedi. “Niye?” dedim. “Orada nasıl namaz kılacağız? Kıble ne taraf olacak?” dedi. “Niye Hıristiyan olalım ki? Dünyadan Arş-ı Azam’a kadar kıbledir; nuranî bire direk gibi… Hangi gezegende, hangi yıldızda, hangi samanyolu sisteminde olursak olalım. Kıblemiz artık, dünyanın bulunduğu taraftır.” demiştim. Çizilen bu namaz kılan astronot tablosu beni aldı ta 45 sene öncesine işte böyle bir hatıraya alıp götürdü.

    Yedinci Hikaye’de “Ölümün Eşiğinde Vuslat” başlığı altında, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Rusya’da esareti sırasında ölüm mangasının silahlarının gölgesinde kıldığı namaz tablolaştırılmış. Yalnız ben tablo hakkında şunu belirtmek istiyorum: Oraya bir idam sehpası kurulmuş. Savaşlarda idamlar yağlı urganlarla değil, patlayan silahlardan çıkan kurşunlarla infaz edilir…

    Sekizinci Hikaye “Okyanusun Hiddeti midir Yoksa” başlığı altında Okyanusta yani Endonezya’nın Sumatru Adası yakınlarında Banda Açe’de 24 Aralık 2004’te yaşanan tsunami felaketinde sandalda kılınan namazı anlatıyor. Tabloda da bu durum ifade ediliyor…

    Dokuzuncu tablo ile anlatılan hikaye Irak’ta silah ve tank gölgesinde kılınan namazı gözler önüne seriyor…
    On Birinci Hikayede “Zihin Saati Namaza Kurulu”  başlıklı hikayede de yolculukta zor şartlarda kısacık zaman aralıklarında sadece farzların özeti gibi kılınan bir namaz tablolaştırılmış.
    On İkinci Hikayede “Kefen Beyazında Secde Şuurunda Bir Kahraman” başlığı altında Nur’un Avukatı Bekir Berk Ağabeyin “Uçağın Kanatları Altındaki Namazı” anlatılıyor.
    On Üçüncü Hikayede yaşlı bir çatı tamircisinin, çatıda kiremitler arasında kıldığı namaz tablolaştırılmış…
    On Beşinci Hikayede, “Karda-Trafikte Mahsur Kalınca” kılınan namaz ibret verici bir tablo ile anlatılıyor.
    On Yedinci Hikaye, “Hastanede Namaz” sedye ve yatak üstünde kılınan namazı destanlaştırıyor. 
    On Sekizinci Hikaye Ebu Mi’lâk Hazretlerinin eşkıyanın kılıç  darbesi tehdidi altında kıldığı namazın nasıl Arş ihtizaza getirdiğini anlatıyor. 
    Yirminci Hikaye, pişmanlık gözyaşlarının şeytanı nasıl pes ettirdiğini anlatan bir tabloyu gözler önüne seriyor.
    Yirmi Üçüncü Hikayede, selde namazı, selin uçurduğu servetleri, mülkleri “Hani Bunun İlk Sahibi” ikazı ile anlatılıyor.
    “Ezanı Duyuyor musun?” ikazı ile Yirmi Beşinci Hikayede engelli olsa da insanın cemaatle namaz kılmaktan geri kalmaması gerektiğinin serencâmesi anlatılıyor.
    Yirmi Altıncı Hikayede, dağcıların zirvelere çıkmadan önce kıldıkları namazı anlatılıyor.
    Yirmi  Sekizinci Hikaye, uçakta kılınan namazın yolcuları da dikkate  davet eden güzelliğini anlatıyor.
    “Seküler Eleştiriye Ünlem” başlığı altında Yirmi Dokuzuncu Hikaye “Su Altında Namazın” tablosu üzerine fikir yürüten gençlerin tartışmalarını dile getiriyor…
    Gerçekten bu tabloların hepsi de ayrıca bunlar üzerine yapılan değerlendirmeler de ufuk açıcı bir mahiyete sahipler. Onun için bunların bütün ev halkı bir sohbet bir müzakere gibi bu kitabı ortalarına alıp mütalaa etmeli, bilhassa gençlerin hatta çocukların ruhlarında namaz aşk ve iştiyakını uyandırıp, her zaman her yerde namaz kılmanın imkanlarını göstermektedirler.  

    Safvet Senih

    31 May 2017 10:47
    YAZARIN SON YAZILARI