Bir avcı, arkadaşlarının yanında ‘’ben her attığımı vururum ‘’demiş. Orada bulunanlardan birisi ona, ‘’bu kadar büyük konuşma, vuramıyabilirsin’’ deyince iddiaya girmişler. Sabah erken ördeklerin olduğu bir sazlığa gitmişler. Avcı ve arkadaşı uygun bir yerde beklemeye başlamış. Biraz sonra ördekler sazlıktan havalanınca, avcı tüfeğini ateşlemiş, ama hiçbir ördek vuramamış. Sonra tüfeğini yere koyarak, ellerini açıp ‘’Yarabbi senin gücün ne kadar büyük, ölü ördekleri bile uçuruyorsun’’ demiş.
İşte burada olduğu gibi, işinde mahir, çok meşhur insanlar, meşguliyet sahaları ile ilgili her zaman ve şartta daima en iyisini yapabileceklerini düşünürler. Evet, çoğu zaman bunları yapabilirler, ama yapamadıkları da olabilir. Bir bakıma farklı bir körlük olan bu ‘’ben her şeyin en iyisini yapabilirim’’ iddiası da yanlış bir yaklaşımdır.
İnsan, her zaman her şeyin en iyisini yapamayabilir. Başka insanların da kabiliyetleri vardır. Onlar daha güzelini de yapabilirler. Böyle bir yaklaşım, insanı bazen kendi açısından sıkıntılara sokabileceği gibi, başkaları yönüyle de farklı problemlere sebep olabilir.
2022 Dünya Kupası’nın finallerine yaklaştıkça bu durumun benzerlerini de görüyoruz. Ronaldo’lu Portekiz’in elenmesi, her ne kadar teknik adamın bazı hataları olsa da, buna bir örnek olabilir. Ronaldo’nun olduğu takım mutlaka galip gelir düşüncesi de işte bundan dolayı yanlıştır. ‘’El elden üstündür’’ ata sözünce, başkaları daha güzel oynayabilir ve maçı kazanabilirler. Nitekim bazı neticeler de bize bunları göstermektedir. Tabii ki gerek Ronaldo, gerekse Messi şu anda kabiliyet ve kapasite olarak dünya futbolunun en önde gelen isimleridir. Kendilerini geliştiren ve gelişmelerini devam ettirmeye çalışan bu sporcular, geleceğin gençlerine de bu açıdan güzel örnek olmaktadırlar.
Sadece spor alanında değil, hemen her alanda, her insan Ronaldo, Messi örneği gibi, kendi işi ve mesleğini en mükemmel bir şekilde yapmaya gayret etmelidir. Herkes, onlar gibi olamasa bile, bu örneklerin sayısının çok olması, çalıştıkları iş, müessese ve kuruluşları en yukarılara, yani dünya klasmanında ilk sıralara getirir.
Aynı durum sivil toplum kuruluşları yönüyle de geçerlidir. Yaptığı iş ne olursa olsun, herkes, onu en iyi, profesyonelce, günün şartları ve anlayışı çerçevesinde yaparsa, kendi kuruluşları yanında dünyaya da faydalı olur ve rol model özelliği kazanırlar.
Cengiz’in ordusunu defalarca mağlup eden Celalettin Harzemşah’ın tam da bu konuda çok mükemmel bir yaklaşımı vardır. Çok başarılı bir komutan olduğundan dolayı bir sefere çıkarken, yanındakilerin ona ‘’sen galip geleceksin’’ demelerine karşılık onun, ‘’ben bana düşeni yaparım, galip veya mağlup olma benim elimde değil, o kader çerçevesinde Allah‘ın elindedir’’ demiştir.
Benim hatırlayabildiğim, imparator lakaplı Alman futbolcu Franz Beckenbauer, mükemmel bir futbolcuydu. Kendisinin mükemmel oyunu yanında, bütün takımı saha içinde kontrol edebilen, motive edebilen, sahanın hemen her yerinde olmasıyla da eksiklikleri kapatabilen bir oyuncuydu. Aynı şekilde Fransız futbolcu Zinedine Zidane da, aynen pinpon oynar gibi, zarif futboluyla ve isabetli paslarıyla bulunduğu takımı çoğu zaman galibiyete götürmüştür.
Sporcuların bir yandan kendi dallarında bu şekilde başarılar elde etmeleri yanında, onların nezaket ve centilmenlikleri de olduğunda insanlar asla bu sporcuları unutmamışlardır. Bu çerçevede bizim dünyamızdan da Hakan Şükür ve Enes Kanter’i, gerek başarıları gerekse tavır, davranış ve söylemleri ile öncelikle gençlere rol model olmaları açısından zikretmemek haksızlık olur. Halterde Naim Süleymanoğlu, koşuda Jamaikalı Bolt, güreşte dünya ve olimpiyat şampiyonu meşhur Rus güreşçi Medvedev’i de yenen Ahmet Ayık, bu çerçevelerde hatırlanması gereken sporculardır.
Yüzmede, çocukluğundaki hiperaktif ve otistik rahatsızlıklarına rağmen, ailesi ve hocalarının teşvik ve gayretleri ile dünya ve olimpiyat şampiyonu olan Amerikalı yüzücü Michael Phelps‘i de unutmamak gerekir.
Bu sporculara, kendilerini yetiştirme ve kazanma yolunda kılavuz olan mentörlerinin (kılavuzlarının) çok büyük rolü vardır. Ama bir noktadan sonra kılavuzsuz ve mentörsüz kalan bu sporcuların çoğu, maalesef hayatlarının daha sonraki safhalarında çok ciddi sağlık ve moral problemleri yaşamışlardır. Olimpiyat ve dünya şampiyonu Naim Süleymanoğlu, sporu bıraktıktan sonra maalesef bu şekildeki yanlış yollarda, genç yaşında hayatını kaybetmiştir. Aynı şekilde meşhur yüzücü Phelps, alkolizm ve uyuşturucu batağına saplanmış, hapislerde yatmış ve bu kazandığı güzel başarılarla geleceğin gençlerine güzel rol model olma yerine, maalesef bu kredileri insanlık adına kullanamamışlardır.
Boksta Muhammed Ali, çok büyük bir isimdir, şampiyondur, şampiyonlar şampiyonudur. Ama Muhammed Ali, keşke boks değil de başka bir sporu yapsaydı, belki daha başarılı olur ve insanlığa çok faydalı olabilirdi. Çünkü boks asla bir spor değildir. Belki de geleceğin nesilleri boksu yasaklayacaklar ve ‘’böyle gayri insani hareket tarzının nasıl olup da spor olarak kabul edildiğine’’ şaşıracaklardır. Çünkü şimdiye kadar boks yapan dünya kadar sporcu, beyin kanamasından ölmüştür, halen de ölmektedir, bundan sonra da ölecektir.
Nitekim Muhammet Ali de, kafasına aldığı darbelerden dolayı parkinson olmuştur ve hayatının sonuna doğru artık yürüyemez hale gelmiştir. Böyle olmasaydı, kimbilir insanlığa pek çok faydaları olurdu. Keşke bir an önce bu yanlıştan dönülse ve boksun spor olmaktan çıkarılması ve kabiliyetli gençlerin onun yerine başka spor dallarına yönlendirmeleri yapılabilse. Çünkü iki kişinin karşılıklı kavga edip, dövüşüp, birbirinin yüzünü, burnunu, kafasını kırmasına kim acaba spor diyebilir ki.
Sadece sporcuların değil ama her insanın hayatının her safhasında doğru kılavuzlara ihtiyacı vardır, olmuştur bundan sonra da olacaktır. Bu kılavuzlar, bu meşhur ve yetenekli sporcuları, bütün insanlığa daha yararlı olabilecek rol modeller haline getirebilirler. Gençler, bunlara imrenir, esas meslekleri yanında kendilerine faydalı olabilecek bu spor dallarını da yaparken, şampiyon olduklarında, gençlere öncelikle halleriyle, daha sonra da dilleriyle güzel insanlık yollarını gösterebilirler, anlatabilirler.
Benim 2022 Dünya Kupası ile ilgili öncelikle futbol, daha sonra da genel olarak spor bağlamında aklıma gelen çağrışımları bu şekilde sizlerle paylaşmış oldum.