“Bir havuzda balina görseniz, ne düşünürsünüz? Bu balina, bu havuzun balığı değil, hatta denizin de balığı değil, balina, okyanus balığı dersiniz. İşte insan da aslında kendisi için havuz durumunda olan dünyanın balığı değil, denizin de değil, o da aynen balinada olduğu gibi, hatta ondan da öte, okyanusun bile değil, insanın hayalinin sınırlarını aşan bir sonsuzluğun balığıdır. Böyle olunca da, ona düşen, bütün enerjisini, aklını, varını, yoğunu bu küçücük dünya havuzunda bitirmemesi, sınırları ve derinliği sonsuz alem için kendisine çeki düzen vermesi, oraya hazırlanması, planlarını oraya göre yapması gerekir.’’
Yukarıdaki cümleler, 1982 yılında Harvard Üniversitesi’ne gittiğimde, orada tanıştığım Amerikalı Müslüman bir arkadaşımıza ait. Bu cümlelerden sonra da, bunları açarak çok farklı misallerle bu ana fikir üzerinde düşüncelerini orada bulunan arkadaşlarımızla paylaşmıştı.
Bu örnekte de olduğu gibi, gerek başta insanın olmak üzere bütün canlıların, bitkilerin yapıları, fonksiyonları, gerekse dünya ve kainatın özelliklerinin geçici bir dünya için olmadığı bir gerçektir. Evet, burada her şey geçici olup, kısa bir hayat süresince varlıklarını devam ettirir. Canlıların, bitkilerin yapıları, fonksiyonları, dünyada cereyan eden mevsimler, hava hareketleri, gündüzün ve gecenin durumu, bunların kendi aralarındaki ahenkler, öyle mükemmel ve tarifi imkansız güzellikte yaratılmışlardır ki insanın bunların geçici olduğuna inanması zordur, ama gerçek böyledir.
Fakat bu gerçeğin altında ayrı bir gaye vardır. Bu dünyanın sonunda ayrı bir dünya mevcuttur, o da sonsuz alem olan öbür dünya, yani ahirettir. İşte bu gaye, bu sonsuz alemi kazanmaktır. Bir yandan bu mükemmel yapı ve işleyişler, diğer yandan insanın bu dünyaya sığmayan hayal ve beklentileri ancak sonsuz bir alemde karşılığını bulabilir. İnsanın tüm beklentilerinin kısa bir dünya hayatı süresince gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Bir imtihan olan kısa bir dünya hayatı, sonra da sonsuz kalıcı bir alem, Yüce Yaratıcı’nın bir fiilidir, bir dizaynıdır. Geçici bir dünya için, bu kadar mükemmel bir dizayn, yapı, işleyiş insana niçin ve acaba dedirtebilir.
Gücü sonsuz olan Yüce Yaratıcı için, bu her türlü mükemmel yapı ve işleyişlerinin yaratılışı çok kolaydır. Bizim dar idrak ve kavrayışımızla bu mükemmellikleri ve neticede onları var edeni görüp, sezip, anlayabilmek, bu hususta ciddi kafa yormamıza ve gayretimize bağlıdır.
Bir gözün anatomisi, işleyişi, dış alemden gelen ışıkların, objelerin algılanması, bunların beyindeki görme merkezinde işlenmesi, görülen şeylerin özelliklerine göre, görme merkeziyle diğer merkezlerin çok sıkı irtibatlarından dolayı, görülen vakaya göre ilgili organların harekete geçmesi, mükemmel bir plan ve işleyişi bize düşündürür. Görülen hadise, üzücü bir durumsa, bu sistem çalışır ve bu bağlantılardan dolayı, insanın gözünden yaş akar. Ani hareketler, ses çıkarma gibi farklı reaksiyonlar oluşur. Bunların hepsi, saniyeler değil, saliseler içinde olur.
Bu organların yapısı ve bu şekilde mükemmel bir ahenk içinde işleyişi, gelişi güzel kendiliklerinden olamayacağına göre, bunların hepsini bilen, hepsini çalıştıran, hepsinin üstünde bir kudret vardır ki işte o da Allah'tır (cc).
Küçük havuzdaki balina nasıl ki yaratılışı ve özellikleri itibariyle bu havuzun değil, okyanusların balığı olduğunu bize düşündürüyorsa, aynen bunun gibi işte bütün bu mükemmeliyetler de, sadece insanın değil, bütün canlıların, bitkilerin, kainatın da gelişi güzel olamayacağını, bir kudretin onları yarattığını bize düşündürür.
Zihnimizde geliştirilen düşünceler, hayaller, o kadar kapsamlıdır ki onların bu dünyada gerçekleştirilmesi, dar bir zaman ve dar imkanlar açısından çok zordur. Bu dünya sınırlıdır. Ama öbür alem sonsuzdur. Bu gerçekler bilinirse, insan, o zaman kendisine çeki düzen verir, vermek zorundadır. Çünkü kendisini bu dünyaya gönderen kudret, onun burada yapması gerekenleri yine kendisine Peygamberleri ve onlara indirdiği Kur'an gibi kitaplarıyla bildirmiştir. Bunları yerine getirirse, öbür kalıcı alemde neler kazanacak, getirmezse ne gibi cezalar alacağını da yine açık seçik belirtmiştir.
İnsana akıl ve idrak da verildiğine göre, kendisi bunları anlayacak durumdadır. O zaman bize düşen, herhalde balina misali, “Biz bu dünyanın balığı değiliz, başka alemler için yaratılmışız” gerçeğini hiç unutmadan, burada bizden istenilenleri yerine getirme, belirtilen çerçevelerin dışına çıkmama ve heyecanla öbür alemde lütfedilecekleri beklemektir. Yolumuz açık olsun.