Geçen gün trafiğin çok yoğun olduğu ana yollardan birinde giderken, yolda içinde tahtaların olduğu büyük bir siyah poşet gördüm. Arkadan trafik aktığı için, bir tarafa çekilip bu poşeti almam çok zordu. İlerideki bir çıkıştan çıkarak tekrar yan yoldan geri geldim. Geriden poşeti gördüm ve emniyet şeridine dikkatli bir şekilde arabamı dörtlüleri yakarak park ettim. Trafiğin hafiflemesini kollayarak, poşeti güçlükle kenara çektim, daha sonra da yolun kenarındaki duvardan aşağıdaki boş alana bıraktım. Sonra da yoluma devam ettim.
Tıpta, vücutta normalde olmayan ve dışarıdan vücudun içine giren maddelere yabancı cisim denir. Bu küçük bir demir parçası olabilir, tahta parçası olabilir veya özellikle çocuklarda ağızdan alınarak mideye ve akciğerlere gitmiş olan metal veya plastik cisimler olabilir. İşte ben de bundan dolayı yoldaki gördüğüm bu poşete yabancı cisim dedim.
"Yoldaki bir engeli kaldırmak’’ insana sadaka sevabı kazandıran bir hadisi şeriftir. Maalesef çoğu zaman bu sevap atlanır. Benzer şekilde, Ankara’da ailecek bir arkadaşımıza iftara gitmiştik. İftardan dönüşte, büyük bir ana yol olmasa da işleyen bir yolda, önümüzde bir karaltı gördüm. Yol aydınlık olmadığı için bunun ne olduğunu tam kestiremedim. Arabayı oğlum kullanıyordu. Bu cismi bypass ederek geçti. Ben geriye dönmesini ve bu cismi yoldan kaldırmamızı söyleyince o da ilerden geriye döndü. Emniyetli bir şekilde arabamızı sağ tarafa çekerek dörtlü sinyallerimizi yaktık. Sonra bu cisme yaklaştığımızda, bir logar boşluğunun demir kapağının yerinden çıktığını gördük. Oğlumla ikimiz, güçlükle o kapağı tekrar yerine yerleştirdik. Sonra yolumuza devam ettik. Oğluma ‘’belki bugün tuttuğumuz oruç sevabı kadar sevap kazanmış olduk inşallah. İşin esasını öbür alemde göreceğiz ve öğreneceğiz. Çünkü eğer biz bu kapağı yerine koymasaydık, arkadan gelecek olan bir arabanın tekeri bu çukura girerdi, sonra ya araba takla atardı veya tekeri kırılırdı, belki içindekiler ölebilirlerdi, yararlanabilirlerdi. İnşallah böylece bunların hepsinin önüne geçilmiş oldu’’ dedim.
Projeksiyon olarak, yapılan bu iyiliklerin sadece Allah’ın rızasını kazanma düşünülerek yapıldığı için karşılığını öbür alemde görürken, eğer bunu yapmasaydık neler olabileceğini de yine öbür alemde bize gösterecekler’’ demiştim.
İsviçreli hocamızla Antalya’daki bir toplantıdan Burdur üzerinden arabamızla Ankara tarafına gidiyorduk. Önümüzde yolun ortasına gelmiş ve karşı tarafa geçmeye çalışan bir kaplumbağa gördüm ve arabayı durdurdum. Kaplumbağayı tutup yolun öbür tarafına koydum. Arabaya gelince hocamız ve eşi bana; " çok teşekkür ederiz’’ dediler.
Amerika’da, Pakistanlı bir abimizle birlikte bir şehre arkadaşlarımızı ziyarete gitmiştik. Şehir kenarındaki yolda, bir ağacın büyük bir dalının kırılarak yola düşmüş olduğunu gördük. O arabayı kullanan arkadaşımıza, dikkatli bir şekilde bu ağacın arkasında dörtlüleri yakarak durmasını rica ettim. Sonra onunla birlikte güçlükle dalı sürüyerek yol kenarına koyduk. Arabaya gelince Pakistanlı dostumuz da çok teşekkür etti ve "bu ne güzel bir hareket’’ dedi. Bu davranışı değişik yerlerde anlattı.
Yine bir gün, bir arkadaşlarımızla bir şehre ziyarete gidiyorduk. Arabayı kullanan arkadaşımız da yıllardır bulunduğumuz ülkede yaşıyordu. Önümüzde bir bayanın arabasını emniyet şeridine çekerek kaportayı açıp beklediğini gördük. Arkadaşımız, süratle bu arabanın yanından geçince, ben kendisine "senin yerine ben olsaydım dörtlüleri yakar arabanın arkasında durur, bayana bizim yapabileceğimiz bir şey var mı diye sorardım’’ dedim. Arkadaşımız da bana; "burada bu şekilde davranışlar biraz farklı anlaşılır, bu bayan hemen polisi arardı’’ dedi. Ben de; "arasın, polis geldiğinde yolda kalmış bu bayana, yapabileceğimiz bir şey var mı diye sormak için durduk deriz, polis ne diyecek ki’’ dedim. Neyse yolumuza devam ettik. Ertesi gün kaldığımız şehre dönerken, yine bir araba yolun sağa tarafına, dörtlüleri yakılmış ve arabanın sahibi de cep telefonuyla konuşuyordu. Ben arkadaşımıza, "evet bunu da yine kaçırdın, bu da bir fırsattı, bu insana yardım edebilirdik, o da zaman kaybetmeyebilirdi" dedim. Arkadaşımız bir şey demedi.
Dört beş gün sonra bu arkadaşımız bana bir mesaj gönderdi; "Ben yine bir şehre gittim. Yolda giderken, yolda kalan iki kişiye yardım ettim, hastaneye yatmış bir arkadaşımızı bu düşünceyle özel olarak ziyarete gittim, bir komşumuz da arabasından eşyalar indirirken yardım ettim, inşallah o yapamadığım şeyleri telafi etmişimdir’’ diye yazıyordu.
Hayatın her safhasında, her konuda, insanın gerek kendisi gerek başkaları için yapabileceği, yapması gereken çok önemli işler vardır. Bunlar küçük bir işlem gibi görülen yoldaki bir engelin kaldırılmasından tutun da, her yönüyle hayati olabilecek büyük yardımlar da olabilir. Dinimizin ve insanlığın gereği, hemen her yerde ve her şartda, insanlara bu şekilde yardımlar yapılabilir, yapılmalıdır. Bunlar yapılırsa insan hem bu dünyada hem ötelerde kazanır. Bu açıdan da teoriği, yani bildiğimiz ve Kur’an ve sünnetten öğrendiğimiz konuları pratiğe geçirme yönüyle ciddi, dikkatli ve mesuliyetli olunmalıdır.
Bazı şeyler vardır ki yapılmasa da kimse bir şey demez. Yapılsa da kimse teşekkür veya takdir etmeyebilir. Allah rızasını kazanma hedefleyen gayretler, insanın öbür alemde karşısına çıkar, çıkacaktır. Buradaki karşılık dünyadakilerle mukayese edilemez. Bundan dolayı insan, her an, kazanma kuşağında kaybetmeden, kazanarak hayat yolunda devam etmelidir. Örnekler çoğaltılabilir. Nasıl ki Allah’a giden yollar, yani onun rızasını kazanma istikametinde gösterilen gayretler, mahlukatın nefesleri addedincedir. Ve bu yollar herkese açıktır. O zaman bu yolları kullanmak ve sonsuz öbür alemi kazanma çerçevesinde, devamlı olarak bir avcı gibi av kollanmalıdır.
Bir avı vurmak için, gez, göz, arpacık esasları ele alındığı gibi bu tip bir avlamada da Allah rızasını kazanmak için uygun makul yol ve yöntemler kullanılmalıdır. Allah herkese farklı kabiliyet ve akıl vermiştir. Herkes, bu akıl, kabiliyet ve tecrübeleri ile bu yolları çoğaltabilir, fırsatları yakalayabilir ve böylece durmadan kazanma kuşağında yol alabilir.
İnşallah her birimiz yaşadığımız bu hayatı es geçmeden, çok güzel bir tabirle, "süzerek’’ yaşamaya gayret edelim ve sonra da Allah’ın rızasını kazanmış olarak öbür âleme gidelim.