Can yeleği aldınız mı?

Tarık Ziya

Tarık Ziya

02 Oca 2017 14:20
  • Hukuku rafa kaldıranlar ortaya çıkan güven buhranından kendilerinin de zarar göreceğini bilmiyor olamaz. 2010'a kadar 10 senelik planların konuşulduğu Türkiye'de şimdilerde bir gün sonrasını tasavvur etmek mümkün değil. 

    Mülkiyet hakkı bir adamın iki dudağı arasına sıkışmışsa orada ne yatırım olur ne de kalkınmadan bahsedilebilir. Türkiye 2017'ye tam bir tükeniş sendromu ile girdi. Beyin felci vak'alarında nasıl beyin uzuvlara söz geçiremiyorsa Türkiye de o vaziyette. 

    Korku imparatorluğunun mimarlarını durdurmak isteyen kalmışsa bile artık çok geç. Sistem, bin küsur odalı Saray'ın kontrolüne geçti. Mahkemelerin, TBMM'nin, muhalefetin, medyanın, sivil toplumun, seçimlerin hükmü kalmadı. Tek adam rejiminin tescili için referandum kılıfı kullanılacak. Şunun şurasında birkaç ay sonra Türkiye tipi faşizmin ete kemiğe bürünmüş halini bütün dünya müşahede edecek.    

    TARİHÎ FIRSAT HEBA EDİLDİ

    Hukuk azaldıkça adaletsizlik ve fakirlik çoğalacak. Ortalığa saçılan cerahatin kökünün kurutulması adına 17/25 Aralık 2013 tarihî bir fırsattı. O fırsat Reza Zarrab'ın önüne yatan bakanlar ve sıfırlanamayan paralar yüzünden heba edildi. 

    Hukuk sisteminin temellerinden yıkılmasını 'cemaat-AKP kavgası' gibi telakki edip gazetecilerin, siyasetçilerin, işadamlarının, hatta ev kadınlarının tevkif edilmesine ve şirketlere el konulmasına seyirci kalanları da içine alacak bir girdabın merkezine doğru ilerliyor Türkiye.  

    EKONOMİ BU ŞARTLARDA DÜZELMEZ

    Böyle bir atmosferde 2017'de ekonominin düzeleceğini beklemek hoş bir hayalden ibaret. 2016 temmuz-eylül döneminde yüzde 2,7 daralan ekonomi, sene sonunu da ekside kapatabilir. Bu durgunluğun 2017'ye bulaşma ihtimali hayli fazla. 

    En sonda telaffuz edeceğimi burada ifade edeyim: Maalesef 2017, Türkiye için parlak bir sene olmayacak. Siyasî belirsizlikler, Suriye eksenli çok boyutlu riskler ve giderek derinleşen ekonomik kriz 2016'dan daha zor günlerin habercisi. ABD'de faizlerin artacak olması sebebiyle sermaye Türkiye gibi ekonomileri terk etmeye devam edecek. 

    'Dolarını bozdur, TL'ye sahip çık' kampanyasının ne kadar rağbet gördüğü ortada. Ne dolar ne Euro düştü. Bankalarda döviz mevduatı artıyor. Ekonomiden bahis açılan en küçük mecliste 'doların artışı sürecek mi?' suâline cevap aranıyor. 

    HERKES 3,50'YE RAZI, LAKİN DOLAR DURMAZ

    Dikkat ederseniz Saray müşavirleri 'almayın yanarsınız' deseler de vatandaş doların düşmeyeceğini kabullenmiş. 3,50 civarında kalsa buna bile razı herkes. 
     
    Doların nerede duracağı meçhul iken büyüme, enflasyon, cari açık ve dış borç gibi kalemlerde sıhhatli bir hesap yapılamaz. Bunun içindir ki 'ekonominin seyri ne olur?' suâline cevap vermek Türkiye'nin atmosferi dikkate alındığında hiç kolay değil. Nokta atış yaparak 'ekonomi coşacak' diyenlere itimad edilmemeli.

    YİNE TERÖR YİNE GÖZYAŞI

    Miladî 2017 senesine, eğlence mekânı Reina'yı hedef alan terör saldırısının şoku ile adım attık. ABD'nin Türkiye'deki vatandaşları için 22 Aralık'ta yaptığı 'yılbaşında eğlence mekânlarından uzak durun' ikazının ciddi istihbarata dayandığı anlaşıldı. 

    İnsanların sokakta, evinde, alışverişte, okulda, tiyatroda, iş yerinde, otobüs durağında kendisini güvende hissetmediği topraklarda yarına hele hele ekonominin yarınına dâir tahminde bulunulabilir mi?

    5-10 sene sonrasının planlarını yapan ekonomiler elbette var. 

    Onların sokaklarında iki haftada bir bombalar patlamıyor. 

    Gazetecileri, edebiyatçıları fikirlerinden ötürü hapse atmıyorlar. 

    İmzasız ihbarları kale alıp sektörünün lideri holdingleri TMSF'ye devretmiyorlar. 

    On binlerce kişinin hesaplarını bloke etmiyorlar. 

    Millî gelirin artmadığı hallerde formülü değiştirerek bir gecede yüzde 20 zenginleşmeyi hiç bilmiyorlar. 

    Sanayi tesislerini yıkıp yerine AVM / rezidans dikmiyorlar. 

    Köprüden geçiş ücretine yılbaşı gecesi yüzde 48 zam yapmıyorlar. 

    15 milyonluk şehirlerini kış ortasında 48 saate yakın karanlıkta mum ışığına mahkum etmiyorlar. 

    NE KADAR DEMOKRASİ O KADAR REFAH

    Demokrasiyi bir endeks olarak kabul edelim. Bu endeks ne kadar yüksek seviyede ise refah da o ölçüde artıyor. Türkiye'nin demokrasi endeksi yükselmiyor, günden güne geriliyor. Endeks düştükçe fakirleşeceğiz. Çöküşün bu sene son bulacağına dâir fazla ümit kırıntısı görünmüyor. 

    TÜİK'in masa başı oyunları bile bu fakirleşmeyi saklamaya yetmiyor. İki hafta önce '1,8 küçüldük' diyen TÜİK, Alman Commerzbank analistlerinin 'Türkiye'de gerçek küçülme 4,4' raporundan sonra 'pardon 2,7' açıklaması yaptı. Varın açıklanan diğer verilerin halini siz hesap edin.

    Siz siz olun, Saray bezirganlarına kanıp can yeleği almadan 2017 gemisine binmeyin.   

    02 Oca 2017 14:20
    YAZARIN SON YAZILARI