Merkez Bankası (TCMB) ocak ayından bu yana 100 milyar TL karşılıksız para bastı. Karşılıksız diyorum, çünkü Türkiye’de ne arz ne de talep yüzde 50’ye yakın arttı. Bilakis üretim çakıldı. İhracat ilk 6 ayda yüzde 20’ye yakın azaldı.
Zaten basılan para kadar bir döviz girişi olsaydı TCMB’nin kasasında döviz ve altın tutarının artması icap ederdi. Artış bir yana net rezervler haziran sonunda altın hariç -27 milyar dolar.
Tarihte hiç olmadığı kadar yüksek bir döviz açığı TL’nin yabancı para birimleri karşısında değerini belirleyen faktörlerden biri.
SALGIN DÖNEMİNDE ENFLASYONDA REKOR
Enflasyon düşse, döviz gelirleri artsa, bütçe fazla vermeye başlasa, yatırımlar hızlansa risk azalacak, tansiyon düşecek. Amma velâkin Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) haziranda yüzde 12,62’ye yükseldi.
Karşılıksız para basarak ekonomiyi düzlüğü çıkaracağını, hatta faizi indirirek enflasyonu düşüreceğini iddia eden bir hükûmet için fevkalade moral bozucu olsa da netice hiç şaşırtıcı değil.
Dünyada enflasyonun eksiye indiği, Almanya’da TÜFE’nin senelik yüzde 1’in altında seyrettiği bir dönemde yıllık enflasyonun yüzde 13’e yaklaşması TL’nin nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.
TL İÇİN RİSKLER GİDEREK ARTIYOR
440 milyar dolar döviz borcu dikkate alındığında tablo içinden çıkılmaz bir hâl alıyor. Gırtlağa kadar borçlanmış biri marketin, kasabın ya da manavın önünden geçerken nasıl soğuk terler döküyorsa TL için vaziyet pek farklı değil.
Haziran ayında enflasyonun ayrıntıları göstermiştir ki Türkiye’de çift haneli enflasyon kalıcı hâle gelmişti. Bir yıldan önce tek hâneli enflasyonu unutun.
Hatta yüksek çift hanelere herkesin hazırlıklı olmasında fayda var.
Krediler yılın ilk ayında yüzde 30’a yakın arttı ki tek kelime ile çılgınlık bu.
Dünyada en büyük ekonomilerin yüzde 5 ila yüzde 10 arasında küçüldüğü bir dönemde böylesine bir kredi büyümesini teşvik eden hükûmet ateşle oynuyor. Dün arz cenahından gelen fiyat şokları ile artan enflasyon artık talep yönlü tırmanıyor.
TÜFE YÜZDE 15’İN ÜZERİNE ÇIKABİLİR
TÜFE ekim ayına kadar yüzde 15'in üzerine çıkabilir. Zira işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE de tırmanıyor. Çekirdek fiyatlarda yükseliş müteakip aylara dair fiyatlama davranışının yukarı yönlü olacağını gösteriyor.
Bu şartlar altında doların 6,85 TL’de milim sapmaması makul hiç kimseyi ikna edemez. Serbest dalgalı kur rejiminden sabit kur rejimine geçen TCMB’nin kurda biriken enerjinin nasıl bir patlamaya sebebiyet vereceğini bilmiyor olamaz.
Siyasi baskıya boyun eğen Merkez Bankası TL’yi ateşe attı.
Siz siz olun, “yatırımcıların akıl hocası” Moody’s’in “Türkiye’de 2018 yılı ağustos ayında olduğu gibi yeni bir kur şoku tekrarlanabilir.” ikazını hafife almayın. TL alanın yandığı bilmem kaçıncı filmi seyrediyoruz.
Hükûmetin ucunu sivrilttiği mızrak TÜİK’in çuvalına bile sığmıyor...
Sitemizi kullanmaya devam
ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz.
Detaylı bilgi almak için Çerez Politikasını ve Gizlilik Politikasını inceleyebilirsiniz.