Gözümün nuru, başımın tacı, evimin erkeği, ümit kaynağım, yaşama sevincim neredesin..?
Neredesin yanımda olduğunda tasamın tastamam silindiği yiğidim. Bugün senden ayrılalı doksan dört gün oldu. Ne zormuş hasretin. Bilmezdim yiğidim. Saklasam da âlemden duygularımı, dik tutmaya çalışsam da zalimlere karşı başımı, nemli gözlerim sana hasretimi ayan ediyor yiğidim.
Ahh! Şimdi yanımda olsaydın. Yine çıksaydık akşamüstleri, akasyaların gölgelediği balkona. Sana ikram ettiğim çayın yanında bana şiirler okusaydın çoşkulu. Bilmiyorum, Mevlam bir daha nasip eder mi o günleri.
Yiğidim! Çekilirmiş her derdin türlü cefası. Biz seninle ne badireler atlattık. Yşrmi dört yıldır seninle aşamayacağımız engelin olmadığını hakkal yâkîn gördüm. Ama sensizlik kırdı kolumu kanadımı. Kaldım ıssız sahralarda. Ekmeksiz susuz kalmaktan betermiş sensiz olmak yiğdim. Kalmadı ne eski ne yeni dost dediklerimiz. Yalanmış insanların teveccühleri. Sahteymiş dostların tebessümleri.
Yiğidim! Sağlığından haberdar olmak, benim için müjdelerin en güzeli. Bizi her daim her halinden haberdar et.
Evimin direği, yaslandığım dağ. Yirmi dört yıldır ilk defa bu kadar ayrı kalıyorum senden. Ayrılığına katlanılacak gibi değil ama; burada kalsaydın seni parmaklıklar arasında görmeye tahammül edemezdim. Hasret hararetini harlayınca ben de bu düşüncelerle teselli ediyorum kendimi.
Ey yüzüne baktıkca neşemin katlandığı , Sevgimin arttığı, Korku ve endişemin zayi olduğu erkeğim. Anlatıp da moralini bozmayım dedim ama, Gidince de bilmeni isterim memleketimizin hâlini. Bombalar patlıyor şehirlerin merkezlerinde. Her gün onlarca fidan düşüyor hayatın baharında toprağa. Ateş salıyor birileri garibanların hanelerine. Sönen ocaklar, yıkılan hayaller, biten umutlar var şimdi çoğrafyamızda.
Ahh yiğidim! Ne hayallerimiz vardı seninle. Ama ben kaybolan yiten hayallerimiz değil de; imanın şartlarından biri olan "Ahirete imanın" bu kadar zayıflamasına, hatta olmamasına yanıyorum. Üç günlük dünya için birbirlerini gambazlayan konu komşuları, düne kadar can ciğer arkadaşlarımızın, "Aman bize bir şey olmasın" diye, selamı bile esirgediği, dünya perest bir toplum olmasına tahammül edemiyorum. Hele komşularla kuytularda denk geldiğimizde, "Aslında biz sizin çok iyi insanlar olduğunuzu, sizin hakkınızda söylenenlerin iftira olduğunu da biliyoruz ama size destek olursak ekmeğimizden oluruz" demeleri yok mu... işte bu laflar beni daha çok üzüyor. Demek ki bu zavallılar rızkı verenin Rezzak olduğunu idrak edememişler. Yazık, yazık ki ne yazık.
Ey Rabbin "Vedud" ism-i şerifinin tecelli ettiği, gönlüme taht kuran, rikkat-i kalp sahibi erkeğim. Kızımız günden güne büyüyor. Her gün yeni yeni kelimeler öğreniyor. Ama akşamları her zaman ki geldiğin sokağa bakan pencereden dakikalarca ayrılmıyor. Karanlık iyice çökünce sessizce sokuluyor kollarıma. Senin resmini elinden düşürmüyor. Her akşam resmini öpüp resminle giriyor yatağa. Bazende pencerede bekliyor, gelmeyince huysuzlaşıyor. Kapımızı çalan yok da; bazen kapıcı çöp sormak için zile bastığında çok heyecanlanıyor, babam geldi diye koşuyor kapıya. Seni göremeyince başını öne eğip dönüyor sessizce.
Sen gittin gideli beraber yatıyoruz kızımla. Hasretini hafifletmek için sık sık parka götürüyorum. Diğer çocuklarla biraz oynuyor. Ama bazı çocuklar parka babalarıyla geliyorlar. İşte o zaman çocuk bir garip oluyor. Oyunu bırakıp sessizce babalarıyla oynayan çocukları seyrediyor. Sonra da elimden tutup beni eve doğru çekiyor. "Gidelim" diyor. Parkta oynamaya doymayan çocuk şimdi parkla da teselli olmuyor. Zormuş be hayatım sensizlik zormuş.
Kızımın yanında gözyaşlarıma hakim olmaya çalışıyorum. Ama onu uyuttuktan sonra, geçiyorum salona, söndürüyorum ışıkları. Ağlıyorum doyasıya. Rahatlıyor insan. Sakinleştikten sonra da sarılıp kızıma uyumaya çalışıyorum. Uyuduğum da söylenemez ama hayatta kalmak için gerektiği kadar dinlenmeye çalışıyorum.
Biliyorum hayatım senin ne kadar duygusal, ama ondan bin kat da yiğit olduğunu. Bunları seni ağlatmak için değil seninle dertleşmek için, içimi dökmek için yazdım. Üzdüysem affet beni.
Sağlığına dikkat et. Bizi merak etme. Elbet bulunur her derdin çaresi. Sıkma canını. Hani bir şarkı vardı senin sevdiğin. Şimdi onu dinliyorum. "Bu da gelir bu da geçer ağlama"
Allaha emanet ol. Kal sağlıcakla...