10 yıldır Türkiye’de yaşayan, eşi ve çocuklarıyla mutlu bir yaşamı olan ABD vatandaşı Joy Anna Crow Subaşıgüller’in, 10 gün gibi çok kısa bir sürede ülkeyi terk etmesi istendi.
Aile ikamet izninin uzatılması için yaptığı başvuru, hiçbir somut gerekçe gösterilmeden reddedilen Joy Anna Crow Subaşıgüller’in elinde sadece İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi tarafından tebliğ edilen red kararı var. Orada da da reddedilme gerekçesi olarak sadece "diğer nedenler" işaretli.
İkamet izninin uzatılmadığını öğrendiğinde önce şoka girdiğini anlatan Joy Anna Crow Subaşıgiller, "Şimdi ise çok üzgünüm. Türkiye’yi ve Türkleri çok seviyorum. 10 yıldır bu ülkede yaşıyorum ve bunlar hayatımın en iyi yıllarıydı. Bunun için minnettarım. Çocuklarım burada, babaanneleri, dedeleri, ailemiz burada. Üzülüyorum. Ben tehlikeli biri değilim. Evde çocuklarıma bakıyorum sadece…" diye konuştu.
Joy Anna Crow Subaşıgüller, Başkent Kilisesi pastörü Lütfü Subaşıgüller'in eşi. Mahkemeye başvurarak karara itiraz eden Subaşıgüller çiftinin küçük yaşta üç çocukları var. Derin Mercy dört aylık, David Deniz iki yaşında, ablası Defne Grace ise dört yaşında.
Aile birliği ve bütünlüklerinin bozulmasına yol açacak bu kararın düzeltilmesi isteyen Pastör Subaşıgüller, DW Türkçe’ye duygularını şu sözlerle aktardı:
"Daha anne memesinden süt içen küçücük yavrularımız varken neden eşimin Türkiye’yi terk etmesi isteniyor? Aile bütünlüğümüzü nasıl koruyacağım? Çocuklarım annesiz yaşayamaz ama babasız da yaşayamazlar. İnancımıza göre bizde boşanmak yasak. 'Mecburen hep birlikte gidecekler' diye mi düşünüyorlar? O zaman bizden istenen ailecek evimizi, akrabalarımızı, yuvamızı, ülkemizi terk etmemiz mi? Ben Türk vatandaşıyım, üç çocuğum Türk vatandaşı. Onlar henüz anlayacak yaşta değil ama ileride onlara bunu nasıl izah ederim?"
"Tehdit gibi görülmek bizi çok üzüyor"
Aile ikamet izninin reddedilmesi gerekçesindeki "diğer nedenlerin" ne olduğu dava sürecinde netlik kazanacak.
Ancak Lütfü Subaşıgüller, yaşadıklarının kendilerini derinden üzdüğünü anlatırken, "Görünen o ki eşim de, yabancı ülke vatandaşı olan diğer Protestan cemaati mensubu din görevlileri ya da eşleri gibi milli güvenliğe, kamu düzenine tehdit gerekçesiyle sınır dışı edilmek isteniyor ve bu bizi çok üzüyor" diyor.
Eşinin ikametinin uzatılmamasıyla, aslında kendisinin de vatanından kovulmak istendiğini, bunun kendisine "tarifi imkansız bir acı" verdiğini anlatan Pastör Subaşıgüller, kesinlikle ülkesini terketmek istemediğini vurguladı.
"Biz ülkemiz için dua eden, ülkenin çıkarlarını koruyan insanlarız. Asla kamu düzenini, milli güvenliği tehdit eden bir noktada değiliz" diyen Lütfü Subaşıgüller, duygularını şöyle dile getirdi:
"Ben vatanımı, ülkemi çok, çok seven biriyim. Irk değil ama vatan milliyetçisiyim. Eğer herhangi bir şüphe veya herhangi bir şey varsa mahkeme huzuruna çıkarın, 'suçunuz budur' deyin, 'kanıtlar şudur' deyin yargılayın. İşlediğimiz bir suç varsa hapis yatalım. Adaletin kestiği parmak acımaz. Ama birilerinin asılsız ithamları nedeniyle karım artık kendi ülkesi gibi gördüğü Türkiye’den, ben de kendi vatanımdan ayrılmak zorunda kalmamalıyım.