PROF.DR. OSMAN ŞAHİN - TR724.COM
Hizmet Hareketi bugüne kadar ekseriyeti itibarıyla gençlerden oluşan bir topluluk olarak çok önemli hizmetleri deruhte etti. Hareket, sürece kadar olan dönemde, kurumları ile ihtiyacı olan bu genç nüfusa ulaşabiliyordu. Süreç sonrasında ise bir hareketin devamlılığı için gerekli olan en önemli bir dinamik olan gençlere ulaşmakta problemler yaşanmaya başlandı. Çünkü artık bunun vesilesi olan kurumları ellerinden alınmıştı.
Yurt içinde oluşturulan hava insanların Hizmet Hareketinden uzak durmasına yol açmaktadır. Yurtdışında bulunulan yerlerde ise genç nüfusa ulaşılabilmesinde ise bazı zorluklar bulunmaktadır. Hizmetin şu anda karşı karşıya bulunduğu ve en acil olarak çözmesi gereken bir problem olarak bu husus durmaktadır. Oluşan bu yeni şartlarda geliştirilecek yeni stratejiler ve metotlarla bu konunun çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Bir diğer husus ise, Hizmetin şu anda sahip olduğu gençlerin durumu hakkındadır. Burada da iki grup karşımıza çıkıyor. Birinci gruptakiler gerekli şuur ve bilince ulaşmış rehber vasıflarına haiz olan gençlerden oluşmaktadır. İkinci gruptakilerin hizmet ile ilişkilerinin temel sebebi ise ailelerinin Hizmet hareketine mensup olmalarıdır.
Bu ikinci gruptaki gençler ekseriyeti itibarıyla, hizmeti anlama, kabul ve idrak noktasında gerekli olan şuur ve bilinç seviyesine daha sahip değillerdir. Ayrıca süreçte yaşadıkları şoklar ve mağduriyetler sebebiyle de bir kısmı açıktan ve bir kısmı ise şuuraltlarında Hizmet hareketini, ilkelerini, prensiplerini çok ciddi olarak sorgulamaktadırlar.
Ayrıca, buna sebebiyet veren ülkelerindeki topluma karşı da çok ciddi kırgınlık ve nefret hisleri taşımaktadırlar. Bu ise daha önceleri, bu toplum eliyle temsil edilen veya temsil iddiasında bulunulan manevi değerleri sorgulamayı ve bu değerlerden soğuyup uzaklaşmayı beraberinde getirmektedir. Ebeveynlerinin de yaşadıkları hadiselerin etkisiyle, buna sebebiyet veren ülke insanına ve değerlerine karşı kullandıkları menfi dil ve söylemler bu hastalıkları ve travmaları daha da ağırlaştırmaktadır.
Yurt dışına çıkan gençlerin, ayrıca gittikleri yerlerde kendi ülkelerinden daha ileri seviyede bir medeniyet ve hukuk sistemi ile karşılaşmaları kendi değerlerini sorgulamalarının şiddetini daha da arttırmaktadır.
Bu meselenin bir de Türkiye’de yaşayan, Hizmet ile alakası bulunmayan gençlere bakan yönü bulunmaktadır. Ülkede yaşanan hukuksuzluklar, zulümler ve İslam’ın siyasal İslamcılar eliyle yanlış temsil edilmesinden dolayı bu insanlar dinden uzaklaşmaya başlamışlar ve manevi açıdan ciddi bir boşluk içerisine düşmüşlerdir. Hal böyle olunca da farklı arayışlar içerisine girmişlerdir. Maalesef, bütün bu yaşananların etkisiyle bir kısım gençlerin Deizm’e doğru kaydıkları görülmektedir. Deistler bir yaratıcının varlığını kabul etmekte, fakat herhangi bir dini kabul etmemektedirler.
Fethullah Gülen Hocaefendi bu problemin üstesinden gelinebilmesi adına “Yol, Çile ve Âkıbet” başlıklı Bamtelinde yapılması gerekenlere dikkat çekmektedirler: “Bu günümüzde Deizm’e çok ciddî bir kayma var. Bazı İslam ülkelerinde Müslümanlık iddiası, “Siyasî İslamiyet” iddiası var; fakat insanlar/gençler Deizm’e kaymışlar. Şimdi bu mevzuda o haşir meselesi çok iyi işlenip anlatılmalı!.. Zât-ı Uluhiyet mevzuu çok iyi işlenip anlatılmalı!..
Günümüzün insanının anlayacağı şekilde, değişik yerlerden derlenerek, kompoze edilerek, çok ciddî analizlere tâbi tutularak, değişik ilim adamlarının mütalaalarına göre günün sesi-soluğu haline getirilerek anlatılmalı!.. Dün bütün enstrümanlar namına belki bir “ney” vardı. Onları kullanın demek istemiyorum ama şimdi def var, dümbelek var, klarnet var, zurna var, davul var… Bütün bunları hesaba katarak, esasen meseleler ne ile seslendirilecek ise, bir mehter gibi, ona göre seslendireceksiniz. Dolasıyla günümüzün insanının anlayacağı bir dil ile anlatacaksınız onu… Astronomi’nin diliyle, Fizik’in diliyle, Astroloji’nin diliyle, Antropoloji’nin diliyle anlatacaksınız. Çünkü adamlar, o dil ile anlatılan şeylerden anlıyorlar. Bu itibarla da bunların her birisi esasen O’na bakan pencerelerdir. Siz, o pencereleri o istikamette değerlendireceksiniz.”
Hocaefendi, imanın esasları ve İslam’ın temellerinin zamanın dili ve enstrümanlarıyla yeniden ele alınıp değerlendirilmesi ve muhtaç insanlara seviyelerine göre anlatılması gerektiği üzerinde durmaktadırlar.
Günümüzdeki genç neslin anlayacağı bir dil kullanılarak onlara ulaşmak gerekmektedir. Yeni kuşağın hayat tarzı, zevkleri, alışkanlıkları ve onları cezbeden hususlar çok farklıdır. Bugünün gençlerinin hayatında müzik daha çok yer tutmaktadır. Onlar zamanlarının önemli bir kısmını sosyal medyada geçirmektedirler. Birçoklarının hayatında elektronik aletlerde ve internet üzerinden oynanan oyunlar çok geniş bir yer tutmaktadır. Dolayısıyla bu neslin beyin yapısının şekillenmesinde bu hususlar çok etkin bir rol oynamaktadırlar. Doğal olarak, onlara daha önceki yıllarda kullanılan metotlar ve stratejiler yeniden revize edilmeden ve yeni metotlar geliştirilmeden ulaşabilmek pek mümkün gözükmemektedir.
Bu revizyon ve yeni metotların bulunması adına neler yapılabilir, kimler bu işi deruhte edebilir, ne gibi stratejiler geliştirilebilir, bu işler yapılırken hangi Kur’ani ve Nebevi düsturlardan istifade edilmelidir, yaşanan hadiselerin yol açtığı travmaların yol açtığı problemler nasıl aşılmalıdır gibi cevaplanması gereken sorular ve üzerinde çalışılması gereken çok sayıda hayati konular vardır.
Sonraki yazılarda bunlardan bazıları üzerinde durarak, neler yapılabilir sorusuna bazı cevaplar bulmaya çalışalım inşaAllah.