BOLU (A.A) - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri
Başkanlığı, mutlaka hac ibadetini yapan ve yaptıran irşat görevlileri ile diğer
organizasyonları birbirinden ayırması gerekir dedi.
Bozdağ, Abantta düzenlenen 2012 yılı Hac ve Umre Organizasyonu
Değerlendirme Toplantısında yaptığı konuşmada, Diyanet İşleri Başkanlığının
zor ve meşakkatli bir görevi en iyi şekilde yerine getirdiğini anlattı.
Hac kadar zor bir ibadeti, usulüne uygun bir şekilde sağlamanın zorluğuna
işaret eden Bozdağ, Ama bütün bu zorluklara rağmen bizim bu zorlukların
içerisinde kolaylıkları çoğaltmamız, hac ibadetini yapanların bu ibadetin ruhuna,
maneviyatına uygun bir şekilde bu ibadeti yerine getirmelerini temin etmemiz
konusunda başta Diyanet İşleri Başkanımız olmak üzere hepimize büyük görevler
düşüyor. Çünkü bu bizim birinci ve öncelikli vazifemizdir diye konuştu.
Bozdağ, hükümet olarak Türkiyede hac ve umre vazifesini yerine getirmek
isteyen vatandaşların en iyi şekilde bu ibadeti yapmaları için yapılması
gerekenler konusunda hiçbir limitlerinin olmadığını vurgulayarak, her türlü
desteği vermeye hazır olduklarını ifade etti.
-Hac hizmeti ile seyahat işleri birbirinden ayrılmalıdır-
Diyanet İşleri Başkanlığı, mutlaka hac ibadetini yapan ve yaptıran irşat
görevlileri ile diğer organizasyonları birbirinden ayırması gerekir diyen
Bozdağ, şunları kaydetti:
Benim bildiğim, bunu ayırmaya mani bir hal de yoktur. Ayırmak lazım. Çünkü
otobüsün intikaliyle otelle, lokantayla bir din görevlisinin, Diyanet İşleri
Başkanlığının ilgilenmesi, enerjisini boşa harcamasından başka bir şey değildir.
Onlarla ilgilenenler ayrı olmalı ama ibadet kısmıyla ilgilenenler mutlaka ayrı
olmalıdır. Bu noktada bütün vatandaşlarımızın da ortak talebi var. İlk defa giden
bir şoförü düşünün, yolu nasıl bilecek- İlk defa bir şoför götürülüyorsa bir
yandan bu şoför arkadaşımız, Ben hac ibadetini yapacağım diye büyük bir keyifle
oraya geliyor. Bir yandan hac ibadeti yapacak. Öte yanda bilmediği yollarda
şoförlük yapacak, öte yandan hiç yolu bilmeyen hacı efendileri bilmedikleri
mekanlara götürecek. Çok zor bir iş.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, bunun için o yolları ezbere bilen, hemen
dendiği zaman nereden gelinip nereye gidileceğini bilen, bu işleri yapanlardan
hizmeti satın almaları gerektiğini anlatarak, Sadece bunun için değil, pek çok
hizmet için bunu yapmak lazım dedi.
Bu hizmetleri verenlerin kafasında, Hac ibadetimi de yapayım gibi bir
endişenin olmaması gerektiğini vurgulayan Bozdağ, onun için bu endişeleri ortadan
kaldırıcı şekilde bu hizmetleri yapanlarla ilgili ayrı ayrı değerlendirmeler
yapmanın şart olduğunu ve bu noktada yeni adımlar atılmaya büyük ihtiyaç
duyulduğunu söyledi.
-Hac ve Umre Eğitim Merkezi kurulacak-
Bozdağ, din görevlilerinin mutlaka eğitim almaları gerektiğine dikkati
çekerek, Hükümet olarak hem eğitim merkezi kurulmasında hem de bu konuyla
ilgili kadro iddiasında ve bunlara kaynak tahsisinde varız ve bu konuda adım
atmaya hazırız diye konuştu.
Bu hizmetin millet için önemli olduğunu ifade eden Bozdağ, bu konuda
yapılacak çalışmalara hükümet olarak destek olacaklarını bildirdi.
Bozdağ, Türkiyede hem eğitim merkezi kurulmasında hem de kadroların
verilmesi konusunda kanun çalışması yaptıklarına vurgu yaparak, sözlerini şöyle
sürdürdü:
Din İşleri Yüksek Kurulu ile ilgili Diyanet Akademisinin kurulması gibi
pek çok konuyu içine alan bir çalışma var. Bunun içerisinde bir tanesi hac ve
umreyle ilgili eğitim merkezi de olabilir, diğer kadrolar da olabilir. Siz
projesini ürettiğinizde onu biz hükümet olarak hayata geçirme konusunda hiçbir
sıkıntımız yoktur, hayata geçireceğiz. Şimdiden Hac ve Umre Eğitim Merkezi veya
Merkezlerinin ve bu konudaki kadroların hayırlı olmasını diliyorum.
-Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesini yöneltilen eleştiriler-
Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesine birtakım eleştirilerin getirildiğine
değinen Bozdağ, diyanete ayrılan bütçeden Türkiyede ciddi rahatsızlık duyanların
olduğunu söyledi.
Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığının, Türkiyenin birlik ve
beraberliğinin, dirlik ve düzeninin çimentosu olan bir kuruluş olduğunu
belirterek, Atatürkün bu kuruma büyük önem verdiğini anlattı.
Atatürkün Çankayada Diyanet İşleri Başkanı ve Genelkurmay Başkanına yer
tahsis ettiğine dikkati çeken Bozdağ, Şimdi maalesef bakıyorsunuz yeri
geldiğinde, Biz Atatürkçüyüz diyor. Ama öte yandan da Atatürkün
yaptıklarından bihaber. Atatürk ne vermiş- En iyiyi vermiş, kendisine komşu
kılmış ve her türlü imkanı vermek için seferber olmuş. Neden- Çünkü bu teşkilat,
Türkiye için çok önemlidir diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanlığının herhangi bir mezhebin veya tarikatın
temsilcisi olmadığına dikkati çeken Bozdağ, şunları kaydetti:
Olamaz da zaten. Çünkü anayasa ve yasalar, Diyanet İşleri Başkanlığına
İslam dinini anlatma ve ibadet yerlerini öğretme görevi veriyor. Yasa, A veya
B tarikatını öğretin diye bir görev vermemiştir. Ama maalesef din, İslam,
mezhep ve tarikat konusunda bilgisi olmayanlar, İslama, Kurana ve sünnete dair
bilgileri dahi mezhep ve tarikat eksenli değerlendirme cehaleti içerisinde
bulunabiliyorlar.
-Diyanete karşı tahammülsüzlüğün somut göstergesi
Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesine bakıldığında bunun yüzde
95,7sinin personel giderlerine ait olduğunu ifade ederek, eleştirenlerin, Niye
ilgili başkanlık kendi bütçesinden cami yaptırmıyor, yatırım bütçesine niye
yatırım koymuyorsunuz, bunu neden çoğaltmıyorsunuz, hac ibadetinde bu kadar
sıkıntı var, bunlar neden giderilmiyor şeklinde eleştiri yapmaları gerektiğini
bildirdi.
Personele verilen maaştan ibaret olan bütçeyi eleştiren bir yaklaşımın
bulunduğunu dile getiren Bozdağ, Bu fevkalade haksız, fevkalade yanlış ama çok
açık ve net söylüyorum, diyanete karşı tahammülsüzlüğün somut bir göstergesidir
ifadesini kullandı.
Bozdağ, insanların manevi alanda güçlenmesinin önemli olduğunu belirterek,
Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesinin fazla olmadığını, aksine
fazlalaştırılması gerektiğine inandığını ve artırmaya da özen göstereceklerini
kaydetti.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 50 bin nüfuslu yerleşim merkezlerinde
caminin olmadığını vurgulayarak, Büyük şehirlerde konut alanları
oluşturulurken, camileri vatandaşlarımızın ihtiyacı olacak merkez yerlere koymak
ve şehrin bu çerçevede yapılanmasına öncelik ve önem vermek zorundayız. Aksi
takdirde cuma, bayram ve teravih namazları cami dışında kılınamadığı için
camilere ihtiyaç var. Bu konuda bizlere önemli görevler düşüyor şeklinde
konuştu.
-Kabenin etrafındaki Osmanlı revakları-
Osmanlı Revaklarının kaldırılması yönünde değerlendirmelerin olduğunu
anımsatan Bozdağ, hükümetin yıkılmaması konusunda birtakım girişimlerde
bulunduğunu söyledi.
Bozdağ, Kabe-i muazzamanın etrafında yapılan revakların yıkılmasının söz
konusu olmadığını vurgulayarak, sahil kısmındaki revakların yerinin
değiştirileceğini, diğer kısımlarda ise kotun biraz aşağı düşürülerek yerinde
muhafaza edilmesi kararının alındığını anlattı.
Bozdağ, revakların Türk şirketi tarafından restore edildiğini belirterek,
Sudi Arabistan hükümetine olumlu yaklaşımlarından dolayı teşekkür etti.
Muhabir: Onur Orhan / Ömer Ürer
Yayıncı: Murat Paksoy