GAZİANTEP (A.A) - Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 1.
Daire Başkanı İbrahim Okur, Davalarla (Ergenekon davası) birlikte cesaret
edilemeyenler, cesaret edilir hale geldi. Bu süreçle birlikte dün cesaret
edilemeyenlere cesaret edilir hale gelindi dedi.
Okur, Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) Hukuk Fakültesince düzenlenen
HSYKnın Oluşum Yapısı ve Yargı Bağımsızlığı konulu panelde, HSYK olarak 12
bin hakim ve savcıyla görüştüklerini, bu görüşmeden hareketle yargının iş yükünü
hafifletecek bazı tedbirler aldıklarını belirtti.
Yoğun iş yükü altında hakim ve savcıların büyük fedakarlıklar yaptığını
anlatan Okur, O zaman vatandaş olarak baktığımızda, yargının iyi işlemediğini
söylüyoruz. Bir boşanma davası açılırken, davanın ne kadar süreceği
kestirilebilmeli. Bizde bu mümkün değil. Bir ceza davası Yargıtaydan 6 ile 8 yıl
arasında dönüyorsa burada adaletin tecelli ettiğinden bahsedebilir misiniz-
dedi.
Yargıya intikal etmemesi gereken pek çok işin hakimlerin önüne getirildiğini
ileri süren Okur, şunları kaydetti:
Avrupa ve ABDde alternatif uyuşmazlık yolları geliştirmiş, yargıya
intikal etmeden sorun çözülüyor. Yargı en son başvurulacak yer. Oysa bizim
sistemimizde yargı ilk koşulacak yer. Hakem heyetlerimiz yok, ara buluculuk
hayata geçirilmedi, onun için uğraşıyoruz.
-Bu ülkenin yargısının sorunu var-
Okur, Türkiyenin 10 büyük ekonomi arasına girmesi, dünyada sözünün
dinlenilmesi ve itibarlı bir ülke olmasının ekonomik verilerle mümkün olmadığını,
bu hedeflerin istikrarlı hukuk devletiyle gerçekleşebileceğine dikkati çekti.
2008de yapılan bir ankette yargıya duyulan güvenin yüzde 42 olduğunu ancak
2010da bu oranın yüzde 63-64e kadar çıktığını bildiren Okur, şöyle devam etti:
Eğer istikrarlı hukuk devleti yoksa bunları sağlayamazsınız. Yabancı
yatırımcı ülkenize gelmez. Mahkemelerinizde çıkacak kararlar konusunda çelişkili
kararlar varsa yargıya güvenilmiyorsa ne vatandaşınız ne de yurt dışından
gelenler güvenir. O zaman da siz istediğiniz kadar büyük ülke olmaya çalışın,
olamazsınız. Hedeflerimizi büyük koymak zorundayız. Büyük hedeflere giderken de
iyi donanımlı hukukçulara ihtiyacımız var. Adalete, yargıya güven duyulmasına
ihtiyacımız var. Bunlarda da hepimizin sorumluluğu var. Bu ülkenin yargısının
sorunu var.
-İstiklal Mahkemeleri-
Bir öğrencinin İstiklal Mahkemelerinde idam edilen alimlere iadeiitibar
verilecek mi- sorusu üzerine Okur, İstiklal Mahkemelerinin yeniden sağlıklı
bir şekilde tartışılması gerektiğini söyledi.
Okur, şöyle devam etti:
Ben geçmişte verilen kararın doğru ya da yanlış olduğunu, kalkıp
kalkmaması gerektiğini söyleyemem. Ama İstiklal Mahkemeleri süreci Türkiyede
sağlıklı bir şekilde tartışılmalı. Gerekli miydi, değil miydi, yapılanlar doğru
muydu, yanlış mıydı- Türkiyenin tabularından biriydi. Bu tabunun yıkılıp
konuşulmasını istiyorum. İadeiitibar olur mu, olmaz mı, gerekli mi değil mi, bu
mahkemeler gerçekten nasıl çalıştılar- Belki geleceğe de dönük olarak Türkiye
açısından ışık tutması açısından tartışılmalı, değerlendirilmeli. İstiklal
Mahkemeleri rejimi ayakta tutmak için kurulan olağanüstü mahkemelerdi. Bu
mahkemelerin verdiği kararlarla iadeiitibar sağlanır mı, sağlanmaz mı- Bu tamamen
parlamentonun kararıyla şekillenecek.
-Ergenekon davası-
Okur, Ergenekon davasında sona gelindi, konuyla ilgili gelişmeleri nasıl
değerlendiriyorsunuz sorusuna ise Bu davayla ilgili yorum yapmak istemiyorum.
Ergenekonla birlikte cesaret edilemeyenler, cesaret edilir hale geldi. Bu
süreçle birlikte dün cesaret edilemeyenlere cesaret edilir hale gelindi
cevabını verdi.
Okan Üniversitesindeki bir konuşmasında savcılığın prestij kazandığı
sözlerinin yanlış anlaşıldığını hatırlatan okur, Bu konuda bazı eleştiriler
aldım. 2006da 150 savcı ihtiyacımız vardı, 34 aday savcı olmak istemiş. Geriye
kalan 116sını kurayla zorunlu olarak savcı yapmışız. Bu yıl ise 179 kişi savcı
olmak istemiş ve kuraya tabi olmadan hepsi savcı oldu. Eskiden savcı adaylarından
hakimliğe geçmek için başvurulurdu. Şimdi bu yıl 90 aday hakim adaylığından savcı
adaylığına geçmek için dilekçe vermiş dedi.
Okur, Cezaevindeki gazetecilere ilişkin soruya da cezaevindeki kişilerin
gazetecilik faaliyetinde dolayı hapiste bulunmadığını ifade etti.
Muhabir: Adem Yılmaz / Ahmet Caner Baysal / Veli Gürgah
Yayıncı: İbrahim Uyar