KASTAMONU (A.A) - Özkan Beyer - Marmara, Karadeniz ve Ege
bölgelerinde orman hastalıklarının başında gelen kestane kanseri hastalığı
ormanları tehdit ediyor.
Ağaçların tamamen kurumasına neden olan kestane kanseri, hızla yayılan
hastalıklar arasında yer alıyor. Hastalığın yayılmasındaki en önemli faktör ise,
bulaşık aşı kalemleri ve hastalığın sorun olduğu yerlerde hasadın dallara sırıkla
vurularak yapılması gösteriliyor.
Hastalık paraziti, hasatta meydana gelen yaralardan girerek, yeni
enfeksiyonlara yol açıyor. Sağlıklı ağaçlara taze yaralardan giren parazit,
hastalıklı kabuk dokusunda önce çöküntülere, daha sonra çatlak ve yarıklara neden
oluyor. Yaprakların kurumasıyla yayılan hastalık gövdeyi çevreledikçe ve aşağıya
doğru ilerledikçe sürgünleri kurutuyor. Sonunda ağacın ölümüne yol açıyor.
-Doç. Dr. Sabri Ünal-
Kastamonu Üniversitesi(KÜ) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim
Üyesi Doç. Dr. Sabri Ünal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kestane kanseri
hastalığının, Türkiyedeki kestane ağaçları açısından önemli bir hastalık
olduğunu ifade etti.
Ünal, kestane kanseri hastalığına karşı tedbirlerin alınması gerektiğini
belirterek, Hastalığın tespit edildiği alanlardaki kanserli dallar kesilerek
hemen yakılmalıdır. Eğer kanser hastalığı gövdede bulunuyorsa, kanserli olan
taraf çok iyi bir şekilde yontularak, temizlenmeli yaranın üzerine katran ve
macunla kapatılmalıdır. Çıkarılan yongalar hemen yakılmalıdır. Hastalığın büyük
ölçüde bulaştığı bu tür meşcereler temizlendikten sonra en kısa sürede hastalığa
karşı dirençli ağaç türleriyle ağaçlandırılmalıdır şeklinde konuştu.
-Hastalığı yenen ırkla tedavi-
Hastalığın sorun olduğu bazı ülkelerde, hipovirülent C. parasitica ırkları
kullanıldığını aktaran Ünal, ırkların hastalıkla başarılı bir şekilde mücadele
ettiğini ifade etti.
Ünal, hipovirülent ırkın, hastalık yapma yeteneğinde olmayan hastalık etmeni
olduğunu ifade ederek, Üstelik herhangi bir ağaca bu hastalık bulaştıktan sonra
hastalık yeteneğinde olabilen hipovürilent ırkla antagonistik etki veya
anastomozis denilen mekanizma yoluyla savaşabilmektedir. Bu hipovirülentlik ağaca
taşındığında ağacın zaman içerisinde iyileşmesine yardımcı olur diye konuştu.
Ünal, hipovirülent ırkın ağaca herhangi bir zararı olmadan canlılığını
sürdürmesini sağladığının altını çizerek, şunları kaydetti:
Hipovürilent ırkla bulaşmış olan ağaçların korunması gerekir. Hipovirülent
ırkların tanıtılması gerekmektedir. Vürilen ırkların bulaşmış olduğu ağaçlarda
görülen gövde üzerinde fungusun (mantarın) sporları olan sarı, kırmızı, turuncu
renklenme veya noktalar hipovürilent ırkların bulaşmış olduğu ağaçlarda bulunmaz.
Hipovirülent ırkların bulaşmış olduğu ağaçlarda, kanser hastalığının en tipik
belirtisi olan gövde ve dallardaki kabuklarda çöküntü ve boynuna ince yarıklar
görülmez. Gövde veya dal üzerinde kabuğun doğal rengine göre biraz daha koyu
renkte küçük çatlaklar bulunur. Hipovirülent ırkların bulaşmış olduğu kestane
ağaçlarında gövde ve ağaçlarda özellikle şişme meydana gelir. Gövde ve dallar
adeta yara aldıktan sonra kapanmış gibi bir görünüm arz eder.
-Yaşlı ve ölü ağaçlar ormandan çıkarılmalı-
Yaşlı ve hastalıklı ağaçlarla ölü fertlerin özellikle ormandan çıkarılması
gerektiğini ifade eden Ünal, bunun yanı sıra hastalıklı gibi görünen ancak
hastalığı yenmiş ve hastalıkla mücadele edebilen hipovirülent ırkların bulaşmış
olduğu ağaçların bir süre ormanda bırakılması gerektiğini vurguladı.
Ünal, Çünkü ağaçlarda doğal biyolojik mücadele başlamıştır. Damgalarda
hipovirülent ırklar ormanlarda korunmalıdır. Damgaya çıkacak ekipte hipovirülent
ırkların tanımlayabilecek bir teknik eleman muhakkak bulundurulmalıdır diye
konuştu.
Yayıncı: Ebubekir Gülüm