Ortadoğu, Siyaset ve Toplum kongresi

Ortadoğu, Siyaset ve Toplum kongresi -Dışişleri Bakanı Davutoğlu: (1) -Bölgemizde son 1,5 yıl içinde yaşanan gelişmeleri ilk andan itibaren tarihin doğallaşması olarak gördüm -Tarihin doğallaşması süreci sancılı oluyor, çok


SAKARYA (A.A) - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiyenin bulunduğu bölgede 1,5 yıl içinde yaşanan gelişmeleri ilk andan itibaren tarihin doğallaşması olarak gördüğünü belirterek, Tarihin doğallaşması süreci sancılı oluyor, çok sancılar yaşanıyor ama suni yapıların, suni psikolojilerin çözülmeye başladığı, tarihin doğal seyrine oturmaya başladığı bir dönemden geçiyoruz dedi.
     Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen Ortadoğu, Siyaset ve Toplum kongresine video konferansla katılan Davutoğlu, çok önemli konuların ele alınacağı toplantının doğru bir zamanda yapıldığını söyledi.
     Türkiyenin bulunduğu bölgede çok büyük bir dönüşüm yaşandığına dikkati çeken Davutoğlu, Arap Baharı 2010 yılı sonunda ilk başladığında yüzyıllık büyük bir dönüşümün izlerinin ilk işaretlerini görmeye başladıklarını söylediğini hatırlattı.
     Bölgedeki gelişmelerle ilgili birçok analizde statik resim analizi yapıldığını ifade eden Davutoğlu, Yani günlük konu neyse onunla ilgileniliyor, o konu etrafında tartışmalar yapılıyor ve bütün büyük dönüşüm tek bir olay etrafında anlaşılmaya çalışılıyor. Aslında bu o olayın kavranması açısından bir takım imkanlar sunsa da uzun dönemli dönüşümünü ve tarihi akışı anlamak açısından doğru bir zemindeki yürümemizi güçleştirir diye konuştu.
     Sürecin doğru anlaşılması ve doğru bir zeminde kavranmasının büyük önem taşıdığına işaret eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
     Parçadan bütüne doğru gitmek değil de bütünden parçaya doğru gitmek, parçaları birleştirerek bütünle ilgili kanaat oluşturmak, sonra da bütünle ilgili oluşturduğumuz o kanaatten tekrar parçalara gelerek olayı doğru anlamak zorundayız. Nehrin akış seyrini doğru anlamak, nereye doğru gittiğini, debisini doğru kavramaya çalışmak gerekiyor.
     Bölgemizde son 1,5 yıl içinde yaşanan gelişmeleri ilk andan itibaren tarihin doğallaşması olarak gördüm. Tarihin doğallaşması süreci, doğal akışına oturma süreci sancılı oluyor, çok sancılar yaşanıyor ama suni yapıların, suni psikolojilerin çözülmeye başladığı, tarihin doğal seyrine oturmaya başladığı bir dönemden geçiyoruz.
    
     -Şu anda üçüncü depremin içindeyiz-
    
     Davutoğlu, 21. yüzyılda sömürgecilik, Soğuk Savaş ve Soğuk Savaş sonrası dönemin arka arkaya yaşandığını ifade ederek, sömürge döneminden önce etnik ayrımların fazla yaşanmadığı bölge yapısı bulunduğunu, sömürgeciliğin birlikteliği parçaladığını anlattı.
     Babil ve Şam arasında İngiliz ve Fransız sömürge devletlerinin, Mısır ile Libya arasında İngiliz ve İtalyan devletlerinin sınırlar koyduğunu belirten Davutoğlu, Öyle bir sınır yapılanması oldu ki sömürge devletleri nerede başlıyor ve nerede bitiyorsa, ulus devlet yapıları da ona göre şekillenmeye başladı. Sömürge devrinin bir de mantığı oluştu, Türkler Araplara, Araplar Türklere karşı şeklinde konuştu.
     Soğuk Savaş döneminde de küresel parçalanmanın bütün bölgeye yansıdığına işaret eden Davutoğlu, Batı yanlısı-Sovyet blokuna yakın ülkeler şeklindeki bölünmelerin Suriye ile Mısır arasında büyük duvarlar ördüğünü söyledi.
     Davutoğlu, Soğuk Savaş döneminin ardından Ortadoğuda Soğuk Savaş yapılarıyla hesaplaşacak sosyal durumun ortaya çıkamadığına dikkati çekerek, Soğuk Savaş döneminde 3 deprem yaşandığını bildirdi.
     Şu anda üçüncü depremin içindeyiz diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
     Birinci deprem, 1991de Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla ortaya çıkan jeopolitik deprem. Bu deprem Saraybosnadan, Berlinden Çine kadar olan alanda büyük dalgalanmalar, büyük fay kırıklarını ortaya çıkardı. Hala Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya ile uğraşıyoruz. Halen Dağlık Karabağ sorunuyla, Ermenistanın Azerbaycan topraklarını işgal etmesiyle uğraşıyoruz.
     Bosna Hersekte pazar günü seçim yapıldı. Srebrenitsada kimin belediye başkanı olacağı konusu o jeopolitik depremin bir sonucu büyük ölçüde. Bütün gücümüzle Srebrenistada yapılan etnik kıyımı meşrulaştıracak bir sonucun çıkmaması için büyük çaba sarf ettik, birçok aktörle birlikte... Bunu şunun için söylüyorum. Bu jeopolitik deprem bütün sonuçlarıyla geniş Avrasya coğrafyasını etkiledi ancak yeni yapılar da ortaya çıktı. Bu yeni yapılar içinde demokratik sistemler, yeni parlamenter yapılar, yeni bir siyasi kültür oluşmaya başladı.
     İkinci büyük depremin ise 11 Eylül 2001de yaşandığını vurgulayan Davutoğlu, aynı süreçte büyük bir güvenlik travması yaşandığını, bütün dünyanın güvenlik travmasıyla yeni bir anlayışa yönlendirilmeye çalışıldığını savundu.
     1991 yılında özgürlüğün temel kavram olarak ortaya çıktığını, 2001de ise güvenliğin ağırlıklı kavram olarak ortaya çıkmaya başladığını anlatan Davutoğlu, güvenlik travmasının genellikle Müslüman toplumlar üzerinde etki yaptığını bildirdi.
    
     -Filistin sorunu-
    
     Davutoğlu, 1991de Filistin Devletinin kurulması için vaatler verildiğini, geçen yıl Mahmut Abbasın BM Genel Kurulunda Filistin Devletinin müracaatını ilan etmesine rağmen Filistinli kardeşlerinin büyük bir baskı altında kalmaya devam ettiğine dikkati çeken Davutoğlu, şöyle konuştu:
     Bunun bölgede oluşturduğu büyük bir travma var. Bölge insanı hangi etnik ya da mezhebi temelde olursa olsun, Filistin sorunu bağlamında kendisinin onurunun zedelenmiş olduğunu derinden hissediyor ve tepki veriyor. Sadece bu vaatleri gerçekleştirmeyen büyük güçlere karşı değil, kendi liderlerine karşı da tepki arayışı içindeydi. 2008den itibaren üçüncü büyük depremin izlerini yaşamaya başladık, ekonomi-politik krizde.
     Esas itibarıyla 2011de üçüncü büyük deprem olarak niteleyebileceğimiz siyasal ve ekonomik politik depremler etrafımızda etkisini göstermeye başladı. Arap uyanışı böyle bir dönemin işaretleri olarak görülebilir.
     Muhammed Buazizinin kendisini 2011 yılı aralık ayında Tunusta yaktığında bir anlamda isyanı temsil ediyordu. Bu isyan hem Tunus ölçeğinde eşitsizliklere, adaletsizliklere, diktatöre, tek insan yönetimine karşı bir isyandı hem de bölgede ekonomi-politik eşitsizlikler ve özellikle İsrailin baskıları sonucunda ortaya çıkan o psikolojik travmaya karşı bir isyandı. Bunun sonuçları görüldü.
    
     (Sürecek)
    
     Muhabir: Mehmet Özcan / Ömer Ürer
     Yayıncı: Kemal Kaymak / Atakan Çelik
<< Önceki Haber Ortadoğu, Siyaset ve Toplum kongresi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER