AFYONKARAHİSAR (A.A) - Avrupa Birliği (AB) Bakanlığı Müsteşarı
Büyükelçi Haluk Ilıcak, Türkiyenin AB için, siyasi, ekonomik ve sosyal açılardan
vazgeçilmez bir ülke haline geldiğini belirterek, Türkiyenin AB ile
bütünleşmesi, Türkiyenin üyeliği, medeniyetler çatışmasını önlemek bakımından da
son derece önemli. Bugün AB, kendi dışındaki, kendisini çevreleyen ülkeler
tarafından bir Hristiyan birliği olarak görülüyor. Bu yargıyı değiştirmenin en
önemli birinci önceliği Türkiyenin ABye üyeliği dedi.
Bakanlık ve AB iş birliğinde düzenlenen bir otelde düzenlenen Türk Yerel
Medyası AB Yolunda Projesi Birinci Bölgesel Bilgilendirme Seminerinde konuşan
Ilıcak, 2012de başlatılan seminerin ikinci ayağının ilk toplantısının, Kurtuluş
Savaşını sona erdiren Büyük Taarruzun başladığı Afyonkarahisarda yapılmasının
memnuniyet verici olduğunu belirtti. Türkiye-AB ilişkilerinin önündeki en büyük
engelin, her iki tarafın ön yargılarının bulunduğunu ifade eden Ilıcak, bu
seminerlerdeki temel hedefin de ön yargıları önlemek, halka doğruları anlatmak
olduğunu, yerel medyanın da bunda önemli rol üstlendiğini kaydetti.
Türkiye-AB ilişkilerinin 1959da başladığını, 1987de tam üyelik
müracaatında bulunan Türkiyeye, 1989da ABye girmeye ehil olduğu yanıtı
verildiğini, fakat ABnin tek pazara geçiş sürecinde yaşadığı sıkıntılar ve
Türkiyenin ekonomik koşulları nedeniyle tam üyelikin hemen başlayamayacağının
kararlaştırıldığını anlattı.
Sarkozynin gündeme getirdiği, Türkiyenin Avrupa ülkesi olup olmadığı
konusundaki tartışmaların hiçbir yeri, zemini ve gerekçesi yoktur. AB 1989
kararıyla Türkiyenin bir Avrupa ülkesi olduğunu tescil etmiştir. Geri kalan her
şey ya tarih bilmemektir, ya da ön yargılı davranmaktır diyen Büyükelçi Ilıcak,
2005te başlayan müzakereler gereği tamamlanması gereken 33 teknik fasıldan
13ünün açıldığını bildirdi. 20 fasıldan 17sinin siyasi nedenlerle bloke altında
olduğunu dile getiren Ilıcak, Güney Kıbrıs Rum Kesimine Türkiyedeki havaalanı
ve limanların açılmaması dolayısıyla 8 fasılın konsey tarafından bloke
edildiğini, buna ilave olarak Güney Kıbrıs Rum yönetiminin 6, Fransanın ise 5
faslı daha bloke etmiş durumda olduğunu aktardı.
Fransadaki değişim sonrasında, Fransa hükümetinin fasıllar üzerindeki
blokajı kaldıracağına inandıklarını, İrlanda dönem başkanlığında Türkiyenin
tekrar resmi müzakere sürecine dönebileceğini kaydeden Büyükelçi Ilıcak,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
Türkiyenin AB ilişkileri, yalnız Türkiye değil, AB açısından da çok
önemli. Çünkü bugün ciddi bir krizden geçen AB ülkeleri, bu krizi ancak Türkiye
ile aşabilecekler. Bu net olarak ortada görülebiliyor. ABye baktığımızda
yaşlanan bir nüfus, eskiyen bir teknoloji ve ekonomi var. Türkiyede ise bunun tam
tersi genç dinamik bir nüfus ve gittikçe gelişen bir ekonomi var. Dolayısıyla bu
iki taraf birbirini tamamlayıcı bir rol üstlenmiş durumdalar. Ama bu, bütün AB
ülkelerinin görmesi, ABnin başına ileriyi görebilen liderlerin gelmesine bağlı.
Bu çerçevede baktığımızda biz süreçten ümitliyiz. Türkiyenin AB üyeliği, zamanı
geldiğinde düşünülebilecek siyasi bir karar. Norveç, AB ile müzakerelerini
tamamladı ama üye olmamayı seçti. Bizim de ABye söylediğimiz de bu: Bırakın biz
süreci devam ettirelim, sonuçlandıralım, fasılların hepsini açıp kapayalım, sonra
karar verelim. Belki siz hayır diyeceksiniz, belki biz hayır diyeceğiz.
Türkiye için ABye tam üyelikten çok sürecin başarıyla götürülmesi ve
tamamlanmasının önemli olduğunu vurgulayan Ilıcak, İnşallah bunu da
başaracağız, iyi yoldayız, iyi yönetiliyoruz. Bu şekilde de Türkiye AB için, hem
siyasi, hem ekonomik, hem de sosyal açılardan vazgeçilmez bir ülke haline
geliyor. Türkiyenin AB ile bütünleşmesi, Türkiyenin üyeliği, medeniyetler
çatışmasını önlemek bakımından da son derece önemli. Bugün AB, kendi dışındaki,
kendisini çevreleyen ülkeler tarafından bir Hristiyan birliği olarak görülüyor.
Bu yargıyı değiştirmenin en önemli birinci önceliği Türkiyenin ABye üyeliği.
Türkiye, nüfusunun yüzde 99u Müslüman olan, İslamla demokrasiyi
birleştirebilmiş kaynaştırabilmiş bir ülke. Dolayısıyla Türkiyenin ABye üye
olması aynı zamanda tüm dünyaya, ABnin bir Hristiyan kulübü olmadığını
gösterecek, bu ülkelere demokrasi yolunda bir teşvik sağlayacaktır.
-Artık karakola giden hiç kimse Başıma
bir şey mi gelecek diye düşünmüyor-
Seminerin açılışına katılan Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu,
Türkiyenin AB üyeliği konusunda kamuoyunda farklı algı ve yargıların
bulunduğunu, Türkiyenin ABye üyeliği konusunda sürekli sorun çıkarıldığı, çifte
standart uygulandığı gibi konuların da halkın AB üyeliğine soğuk bakmasına yol
açtığını söyledi.
Türkiye-AB ilişkilerinin başladığı süreçten bu yana, Türkiyede nelerin
değiştiğinin farkında olmak gerektiğini ifade eden Balkanlıoğlu, Yakın zamana
kadar, aşırı ilaçlamadan, kimyasal madde kalıtımı bulunduğundan ABnin ithal
etmediği gıda ürünleri iç piyasada satılıyor ve tüketiliyordu. Gıda standartları
son derece düşük ve sağlığa aykırıydı. Hak arama hürriyeti, emniyetle asayişle
ilgili sorunlar, karakollarda yaşanan sorunlar, gözaltı süreleri gibi AB uymayan
birçok standart vardı. Her türlü temizlik, düzen, bakım, hastane standartları,
kanun önünde eşitlik prensiplerine uymayan birtakım ayrıcalıklar olduğu konuları
vardı dedi.
O dönemler Avrupaya gıptayla özenerek bakıldığını, Mehmet Akifin bu
konudaki bir şiirinde Avrupalıların yaşantısı tıpkı bizim dinimiz gibi
diyerek serzenişte bulunduğunu hatırlatan Vali Balkanlıoğlu, artık Türkiyenin
standartlarının yükseldiğini belirterek şunları söyledi:
Kanunlarımızda dünya standartlarına, insan haklarına, AB standartlarına
uymayan hükümler tek tek elimine ediliyor, AB normlarına göre düzenleniyor. Artık
karakola giden hiç kimse Başıma bir şey mi gelecek diye düşünmüyor. Yaşam
standardının yükselmesi; insan onuruna yakışan bir ülkede, temiz, hijyen
koşullarda, sağlığımızdan ve geleceğimizden bir endişe duymadan yaşayabileceğimiz
koşullarda bir ülkede bulunmak anlamına geliyor. Bunu da çok iyi işlemek
gerekiyor. Başka ülkelerin devlet başkanlarının söylediği önemli değil. Bizim
ABye girmemiz, vatandaşlarımız, ülkemiz için faydalı mı değil mi, bunu anlamak
önemli. En azından demokrasi dışı müdahalelerden kurtulma süreci açısından
önemli. Bazıları seçimle gelmeden, tepenize oturup boza pişirmek istiyorlar.
Bunlar AB yakınlaşması sayesinde belli bir noktaya geldi, herkes olması gereken
yere çekildi.
Gazetecilere de seslenen Balkanlıoğlu, şöyle dedi:
AByi halka anlatma konusunda yerel medyanın da önemi büyük. Türkiye şu
anda belli bir yere gelmişse, bölgesinde saygınlık kazanmışsa, parası ve
pasaportu değer kazanmışsa, vatandaşımız çok daha iyi koşullarda yaşıyorsa,
ihracatımız 153 milyar dolara yükselmişse, IMFye borç verecek düzeye gelmişsek,
bunda ABnin payı çok büyük. Bugün en düşük memur maaşı bile bin doların
üzerinde. Bu nedenle sizin, yerel medyanın rolü büyük. Türkiyenin AB ilişkileri,
katılım süreciyle ilgili kamuoyu oluşturmak gerektiğinde biraz da bu yönleri göz
önüne almak lazım.
-İngiliz diplomattan stratejik gereklilik vurgusu-
İngiltere Büyükelçiliği Müsteşarı ve Küresel İşler Daire Başkanı Peter Spoor
ise, İngilterenin, Türkiyenin nihai üyeliğini güçlü şekilde desteklediğini,
Türkiyenin AB üyeliğini, stratejik gereklilik olarak değerlendirdiklerini
belirtti.
İngiltereye göre, Avrupada, iyi bir ekonomi, siyaset ve güvenlik için
Türkiyenin öneme sahip olduğunu, güçlü Türkiyenin, güçlü Avrupa demek
olduğunu dile getiren Spoor, bu amaçla İngilterenin 2003ten bu yana Türkiyede
çeşitli projelere destek sağladığını aktardı. AB sürecinin yerelde başlayacağına
inandıklarını, kamuoyunun gündemini oluşturmada yerel medyanın önemli olduğunu
ifade eden Spoor, şunları kaydetti:
Türk halkının, Türkiyenin gerçekten ABye katılıp katılamayacağı
konusundaki şüpheci yaklaşımının arttığı bu günlerde yerel medyanın
bilgilendirilmesi daha da önem kazandı. Özgür ve iyi bilgilendirilmiş medya, zor
olan bu süreçte kamuoyunun bilgilendirilmesi asçısından kritik rol oynamaktadır.
Türkiyenin ABye nihai üyeliği için, kritik öneme sahip olan iç reformların
hızından da Türk kamuoyunun haberdar olması gerekir. Türk halkı ancak bu şekilde
daha bilgili ve bilinçli olacak ve halkın desteğiyle ABnin önemi artacaktır.
İngiltere de AB üyeliği yolunda zorluklarla karşılaşmıştır, tıpkı Türkiye gibi.
Biz de sebat ettik ve birlik içindeki yerimizi kazandık. İrlanda dönem
başkanlığının olumlu niyetlerini memnuniyetle karşılıyor, Türkiye dahil diğer
aktörlerin de hızlı ve gerçek ilerleme için ellerinden geleni yapmasını
istiyoruz. Bu projenin Türkiye için faydalı olacağına inanıyorum.
Muhabir: Serdar Yılmaz - Mustafa Güngör
Yayıncı: Kamuran Akkuş