BURSA (A.A) - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İnanıyorum ki
kadının eli pek çok yere değdiğinde nasıl ortalık güzelleşiyor, yeşilleniyor,
iklim değişiveriyor ve birden Akdeniz oluyorsa, dünya barışını koruma konusunda
da Bursada atılan bu adımın, konuşulan sözlerin, varılan kararların iklimi
yeniden bahar yapacağını, yaz yapacağını düşünüyorum dedi.
Arınç, AK Parti Kadın Kolları tarafından Merinos Atatürk Kongre ve Kültür
Merkezinde (AKKM) 15 farklı ülkeden kadınların katılımıyla düzenlenen
Uluslararası Barış ve Kadın Sempozyumunda yaptığı konuşmada, bu sempozyumun,
katıldığı diğer sempozyumların içinde en başarılısı, katılım yönünden en güzeli,
konu bakımından da en önemlisi olduğunu söyledi.
Sempozyuma katılan kadınların bir kısmının akademisyen, bir kısmının
aktivist, bir kısmının da gazeteci olduğunu belirten Arınç, şöyle konuştu:
Keşke içlerinde Yemenden Tevekkül Karman da olabilseydi. Tevekkül Karman
kim diyeceksiniz- Hata bendedir, keşke ismini vermek suretiyle onu da davet
ettirebilseydim. 2 ay kadar önce Yemene gitmiştim. Yemen, biliyorsunuz bir
demokrasi geçiş süreci yaşıyor. Yemende de olağanüstü kötü olaylar cereyan
etmişti. Bu olaylarda genç bir kadın, Tevekkül Karman, hem olayların
yönlendirilmesinde hem kadın haklarının korunmasında hem de gençlerin bu
eylemlerde müspet hareket etmesinde çok önemli rol oynamış ve Nobel Barış
Ödülünü kazanmıştır. Tevekkül Karmana Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı da
verildi. Sizin kadar Türkiyeyi çok seviyor ve sizin kadar Türk tarihine hayran
ve Yemende 300 bine yakın şehidimizin hatırasını en canlı yaşayanlardan
birisi.
Arınç, sempozyuma Asya, Afrika, Balkan ve Ortadoğu ülkelerinden katılımcılar
olduğuna işaret ederek, Yani bizim coğrafyamız, bizim geçmişimiz. Geçmişte aynı
bayrağın altında bulunduğumuz pek çok ülke, aynı kaderi paylaştığımız pek çok
insan. Biz, bugün aynı kaderin birbirini kardeş yaptığı insanlarız. Kadınıyla,
erkeğiyle, gençliğiyle... Dolayısıyla bugünkü sorunlar, aynı zamanda bizim de
sorunlarımızdır. Filistini Türkiyeyle birlikte düşünüyoruz. Kosovayı,
Makedonyayı Türkiyeyle birlikte hayal ediyoruz. Kazakistanı, Bulgaristanı
birlikte gözlemliyoruz, birlikte kucaklıyoruz. Atayurdumuzu, ana yurdumuzu
biliyoruz dedi.
-İklim değişiveriyor ve birden Akdeniz oluyorsa...-
Sempozyumun ana temasının dünya barışının kurulması olduğunu vurgulayan
Arınç, şunları kaydetti:
Aynen suya atılan taş gibi halkaların içi genişleyecek. Yani önce ülkemiz,
sonra bölgemiz, sonra bütün dünya... Bunların birbiriyle etkilenmesi aynı anda
oluyor. Yoksa Türkiyeyi, bölgemizi düşündürten dünya barışına şu kadar yüz yıl
sonra sıra gelir diyebilirsiniz. Hayır öyle değil. İklim değişirse bütün dünya
da birlikte değişecektir. Barış gelirse bir anda, bir günde gelecek. İnsanlar,
bundan artık çok kolay etkilenecekler. Dünyada bir iletişim devri yaşanıyor.
Dünyada bilgiye ulaşmak, sadece tıklamakla mümkün. Günler, haftalar, aylar
beklemeye hiç gerek yok. O yüzden biz Mısırda meydana gelen haberi, canlı olarak
televizyonlarda izleyebiliyoruz. Bosna Hersekte konuşulanı, bizim Boşnakça,
Sırpça, Hırvatça haber yayını yapan Anadolu Ajansımızdan (AA) birkaç saniye
sonra işitebiliyoruz. Amerikada, Japonyada yaşanan olayı bir anda öğrenebilmek
mümkün. O yüzden barış denen bu efsunlu kelime, şuanda bir yerde kendini
gösterebilse inanın bütün insanlık bundan fevkalade olumlu etkilenecek. Tabii
kavgaların, savaşların, çatışmaların, olumsuzlukların yaşandığı bir zaman dilimi
içerisindeyiz. Fakat inanıyorum ki kadının eli pek çok yere değdiğinde nasıl
ortalık güzelleşiyor, yeşilleniyor, iklim değişiveriyor ve birden Akdeniz
oluyorsa, dünya barışını koruma konusunda da Bursada atılan bu adımın, konuşulan
sözlerin, varılan kararların iklimi yeniden bahar yapacağını, yaz yapacağını
düşünüyorum.
Arınç, Bosnada yaşanan dramın, Türkiyede ruh dünyalarında çok kötü anılar
bıraktığını ifade ederek, şöyle devam etti:
1992den 1995e kadar süren süreçte binlerce gencin, kadının, ailenin
yaralandığını, öldüğünü, Srebrenitsada olduğu gibi kıyıma uğratıldığını
biliyoruz. Dayton gibi bir antlaşma, dünyanın en karmaşık, en anlaşılmaz, en
yürütülmez antlaşmasına imza koyan merhum Aliya İzzetbegoviçi rahmetle anarken,
onun söylediği söz çok önemlidir; En kötü barış, en iyi savaştan iyidir.
Gözlerimiz yaşlı olarak bu barış antlaşmasına imza atıyoruz, yeter ki silahlar
sussun, insanlar ölmesin, yeter ki barış sayılabilecek bir adımı bu kadar
zayiattan, acıdan sonra atabilmiş olalım. Dünyanın her yerinde artık barışa doğru
bir girişim kordonu fevkalade biliyorum.
-Kıyafet ayrımcılığı-
Kadınların hayatın her alanında mutlaka etkin olması gerektiğini, siyasette,
eğitimde, sağlıkta, sanatta ve diplomaside mutlaka var olacaklarını ifade eden
Arınç, geçmişe oranla elbette bu alandaki katılımların çok daha güçlü olduğunu,
kadınların özellikle siyasette de etkin olmalarının fevkalade önemli olduğunu
vurguladı.
Arınç, Türkiyenin 2012 yılı Aralık ayında bir yıl dönümü yaşadığını
hatırlatarak, şunları kaydetti:
Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 78. yıl dönümünü kutladılar.
78 yıl önce 5 Aralık 1934te anayasada yapılan bir değişiklikle kadınlar seçme ve
seçilme hakkına kavuştular. O tarihte ne Fransada ne İtalyada ne de İsveçte
kadınların böyle bir hakkı yoktu. Türkiye, öncü ülkelerden birisi oldu...
Partimizde 280 erkek milletvekili bulunmaktadır. Bu durumda kadın
milletvekillerinin oranı, yüzde 14,2ye ulaşmıştır. Dünyada kadınların mecliste
yer alma oranlarının ortalaması 19,7dir. Bu rakama göre Türkiyede kadınların
siyasette yer alma oranları son dönemde artış göstermesine rağmen istenilen
seviyede değildir. AK Parti olarak sözümüz odur ki önümüzdeki milletvekili
seçimlerinde kadınların partideki oranları, bu seviyenin çok çok üstüne
çıkacaktır. Elbette kadın milletvekillerimizin oranlarının fevkalade yüksek
olmasını istemenin yanında, kadın milletvekillerimiz için artık ayrımcılıklardan
başta geleninin kıyafet ayrımcılığı olduğunu düşünürsek, bu konudaki ayrımcılığın
da sona ermesini yürekten diliyoruz.
Kız çocuklarının eğitimine, kadınların korunup gözetilmesine mutlaka özen
göstermek gerektiğini belirten Arınç, Kadınlar, hayatın her alanında eskiye
oranla çok yüksek nispette yer almaya başladılar. Çok başarılı olanlar var. Benim
sorumlu olduğum medya ve iletişim sektöründe kadınların görev alma oranı yüzde 30
civarındadır. Türkiyede bazı mesleklerin AB üyesi ülkelerdeki oranlardan çok
daha yukarıda olduğunu söylemeliyim. Özellikle kadın diş hekimlerinde, kadın
öğretmen sayısında ve kadınların diğer bazı sektörlerdeki sayısal oranları Avrupa
ülkelerinin bir kısmından daha yüksektir değerlendirmesinde bulundu.
-Suriyeye yapılan yardımlar-
Dışişleri Bakanlığının yanısıra çeşitli kurumların küresel barışın
temsilcisi olarak ortak akıl ve dayanışma ruhunun güçlenmesi için faaliyet
gösterdiğini ifade eden Arınç, şunları kaydetti:
10 yıllık AK Parti hükümetimizde o noktaya geldi ki dünyanın her bölgesine
yılda 1,5 milyar dolar yardım yapan bir Türkiye var karşınızda. Bunların
içerisinde Myanmardan Haitiye, Bangladeşten Sumatraya kadar Afrikanın
ortasından belki Güney Amerikanın birçok bölgesine kadar kim yardım istemişse
heyelanda da sel baskınında da tsunamide de depremde de fakirlikte, kıtlıkta,
yoksullukta da Türkiye yanlarındadır. İşte Somali örneği ortada, Myanmar, Burma
Müslümanları ortada. Dinlerine bile bakmaksızın yardım isteyen her ele Türkiye
koşuyor. Şuanda Suriyede yaşanan bu vahşetin karşısında ağlamayan, bir gözyaşı
dökmeyen Türk insanı düşünülemez. O yüzden kışın da gelmesiyle Suriyede en son
zannediyorum ki Hamadaydı bir fırının önünde bekleşen insanlara atılan bomba 200
kişinin hayatını aldığında Türkiyenin yine hamiyetli insanları bir anda bir
araya geldiler Suriyeye Bir Ekmek Bir Battaniye kampanyası açtılar.
Hükümetimiz olarak ilk planda 37 bin ton un gönderiyor. Bu 50 bin ton buğdayın
karşılığıdır. Bakanlar Kurulumuz ilk planda Suriye halkına, Suriyede yaşayan
herkese, Hristiyanıyla, Gürcüsüyle, Marunisiyle, Şiisiyle, Sünnisiyle herkese
ekmek götürmek üzere 37 bin tonluk buğdayın, unun hemen gönderilmesine karar
verildi. İkinci olarak da bu sivil toplum organizasyonunda hükümetimizin
öncülüğünde başlatılan yardım kampanyasıyla da hamd olsun milyonlar toplanmaya
başlandı. Suriyenin içerisine biz, 150 bin kişiye Türkiyede zaten en iyi ev
sahipliğini yapıyoruz. Günde 3 öğün sıcak yemeğiyle barınma ihtiyaçlarını
karşılamakta çocuklarının eğitim ihtiyacını karşılamakla dünyaya örnek
sığınmacılara yardım elini uzatan bir Türkiye var. Ama şimdi amacımız Suriyenin
içindeki yoksul, aç, fakir, ekmek bekleşen insanlara Türkiyenin yardım elini
uzatabilmektir.
Muhabir: Büşra Nur Özcan / Haluk Yüksel
Yayıncı: Erdem Gültekin