BOLU (A.A) - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Terörle Mücadele
Kanununun 6 ve 7. maddelerinde değişiklik yapmayı düşündüklerini belirterek,
Bir düzenleme içinde bunu yapabileceğimizi düşünüyorum. Önümüzdeki aylarda bu
konu üzerinde sevindirici bir haber verebiliriz dedi.
Arınç, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğince (TOBB) düzenlenen Yeni
Yüzyılda Medya ve İletişim Arama Konferansına katıldı.
Arınç, burada yaptığı konuşmada, 3. Yargı Paketi ile basın yayın yoluyla
işlenmiş ifade özgürlüğü kapsamında ifade edilebilecek suçlarda 5 yıla kadar
erteleme getirildiğini anlattı.
Bu ertelemeden bir milletvekilinin de yararlandığını anımsatan Arınç, BDP
Diyarbakır Milletvekili Kemal Aktaşın Nevruz Bayramında yaptığı konuşmadan
dolayı aldığı mahkumiyetin bu erteleme kapsamına alındığını ve vekilliğinin devam
ettiğini aktardı.
Arınç, buna rağmen, Terörle Mücadele Kanunu konusunda zorluklar yaşandığını
belirterek, Somut bir teklifle karşımıza getirilemeyen bir Terörle Mücadele
Kanunu var. Özellikle terörün çok can yaktığı, şehit haberlerinin arka arkaya
geldiği Türkiyede baskınlar, göz yaşları, insanların ağıtlarının yürekleri her
gün dağladığı bir Türkiyede Terörle Mücadele Kanununun hangi maddesinin ne
şekilde güncelleşebileceği konusunda kimse doğrudan ağzını açmıyor diye
konuştu.
İçerde bulunan ve sayıları 60 civarı hüküm giyen gazetecilerin yaptıkları
şey Terörle Mücadele Kanununa aykırı faaliyette bulunmaktır diyen Arınç,
Sadece 6. ve 7. maddeleri değil, terör örgütünün doğrudan mensubu olmasa bile,
yaptıklarıyla o örgüte destek olmak gibi bir suç kapsamı içindeler. Bunu belki
BDPliler, tamamen bunu kaldırın diye çıkabilirler. Ama onun dışında hiçbir parti
Terörle Mücadele Kanununu tamamen kaldırılsın veya şu maddeleri, şu şekilde
dönüştürülsün teklifiyle gelmedi ifadelerini kullandı.
-Önümüzdeki aylarda bu konu üzerinde sevindirici bir haber verebiliriz
Arınç, kanunun propaganda yapılmasını düzenleyen maddelerin de günümüze
uygun bir düzenleme yapılması gerektiğini kaydetti.
6. ve 7. maddeler yani propagandanın bugün çağdaş bir yorumunun
yapılmasında hemfikiriz diyen Arınç, şöyle devam etti:
Yani bir yazı, bir bildiri, bir konuşma şiddete ve silaha teşvik
etmiyorsa, yönlendirmiyorsa o bildirinin tamamında böyle bir amaç çıkmıyorsa
sadece düz ve net ifadelerle bir propagandaya yönelikse, bu suç olmaktan
çıkabilir bir düşüncemiz var. Bu tarifi yapıyoruz ancak bunun çok kapsamlı
düşünülmesi lazım. Çok merhametli bir düşünce olabilir ama terör gibi bir baş
belasının olduğu Türkiyede güvenlik güçlerinin bulunduğu ve o örgüte veya başka
bir örgüte yazdıklarıyla, çizdikleriyle destek olan, cesaret veren birtakım
olguların yaşandığı Türkiyede, ne yapmalıyız ki propaganda unsuru net olarak
anlaşılabilsin.
Arınç, herkesin propaganda yapabileceğini hatta bunun bir meslek haline
dönüştüğüne dikkati çekti.
Propagandaların terörle irtibatının incelenmesi gerektiğini vurgulayan
Arınç, Ama bunun terörle, şiddetle, silahla, kanla irtibatının çağdaş bir
anlayışla ortaya konulması lazım. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve mahkeme
kararları, bize bu konuda bir değişiklik yapılması ihtiyacını önümüze koydu. 4.
yargı paketi veya başka bir düzenleme içinde bunu yapabileceğimizi düşünüyorum.
Önümüzdeki aylarda bu konu üzerinde sevindirici bir haber verebiliriz. Ama
diğerleri üzerinde doğrusu güçlü bir talep yok, güçlü bir talep olmayınca bunu
ortadan kaldırmamız düşünülemez ifadelerini kullandı.
-Yerel gazetelerin birleştirilmesi-
Arınç, sadece Basın İlan Kurumu (BİK) aracılığıyla her yıl bin 500e yakın
gazeteye milyonlarca ilan dağıttıklarını aktardı.
Yerel gazeteleri ve yerel medyayı desteklediklerini vurgulayan Arınç, bunu
yaparken de denetimleri sürdürdüklerini ifade etti.
60 bin nüfuslu bir şehirde 25 tane yerel gazetenin olmasını tuhaf
karşıladıklarına dikkati çeken Arınç, 5 gazetenin sahibi bir patronsa, bunlar
neden bu kadar çok gazeteciliği seviyor diye bir düşüneceksiniz. İşte BİKin işi
bu. Bu işin kontrolünü yapmaya kalktığımızda da 2 tane şehit verdik dedi.
Arınç, Sakaryada denetim sırasındaki BİK çalışanlarının öldürüldüğünü
anımsatarak, Şoförler Odası Başkanlığı yaptığını söyleyen adam, üstelik yerel
gazete sahibiymiş. Gazetenin tirajı belli değil, ne kadar sattığını kimse
duymamış. Çalışanları da sekreteri ve şoförü. Gazeteci olarak bildirilenler de
bunlar. Kontrol yapılırken iki arkadaşımız maalesef vefat etti, öldürüldü diye
konuştu.
Biz bunu da denetlemek zorundayız. Gazetecilik bu kadar da ayağa
düşmemeli diyen Arınç, sözlerini şöyle tamamladı:
500 tirajı olduğu görülen bir gazetenin bayi satışı 3 bile değil. Sadece
500 tane basıp bizden 20 bin lira ilan parası alıyor. Haksızlık değil mi-
Dolayısıyla buna da bir çeki düzen getireceğiz. Yerel medya bizden ilan
aracılığıyla çok destek alıyor. Şimdi biz bu gazetelerin birleştirilmesi yoluna
gideceğiz. Mehmet Atalay beyin en büyük uğraşı da bu.
Toplantıya Arınçın yanı sıra Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı,
Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk, Basın ve
Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya, BİK Genel Müdürü Mehmet Atalay, TOBB
Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve çok sayıda medya temsilcisi katıldı.
(Bitti)
Muhabir: Mehmet Özcan
Yayıncı: Atakan Çelik