Emrah Yorulmaz - Ağrı'da vatani görevini yaptığı sırada 17
Ağustos 1999
Marmara depreminde 1,5 yaşındaki oğlu ve hamile eşini kaybeden
Erkan Saraç, depremden sonra askerden izne gelirken olaydan habersiz bir şekilde eşine ve çocuğuna aldığı hediyeleri 12 yıldır saklıyor.
İzmit'teki Arızlı
Irak Konutları'nda anne-
baba ve kardeşiyle yaşayan 30 yaşındaki Erkan Saraç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1997 yılında çok sevdiği eşi Sakine Saraç'la evlendiğini 1998 yılında ise oğlu Emre'nin dünyaya geldiğini söyledi.
1999 yılının ortalarında vatani görevini yapmak için
Manisa Kırkağaç ilçesine gittiğini anlatan Saraç, burada acemi eğitimini tamamladıktan sonra da usta birliği için Ağrı'nın
Doğubeyazıt ilçesine sevk edildiğini belirtti.
17 Ağustos 1999 günü depremin meydana geldiği saat 03.02'de vatani görevini yaptığı birlikte
nöbet tuttuğunu kaydeden Saraç, ''Nöbet sırasında içimde bir şey oldu, sanki içimden bir şey koptu. Değişik bir şey, duygusal bir şey yaşadım. O sırada tabi deprem olmuş. Arkadaşlar falan haberleri izl
erken onlar haber verdi. Kocaeli'de deprem oldu diye. Telefonlar çalışmıyordu ailemi çok merak ettim'' diye konuştu.
Depremden sonraki birkaç gün boyunca Kocaeli'den haber alamadığını ifade eden Saraç, daha sonra afet bölgesinde oturan askerlere 5 gün izin verildiğini, kendisinin de eşine ve 1,5 yaşındaki oğlu Emre'ye çeşitli hediyeler alarak yola çıktığını aktardı.
Bu süre içinde depremde ailesini kaybedeceği düşüncesinin hiç aklına gelmediğini belirten Saraç, şöyle devam etti:
''İzmit'e gelip evimi gördüğümde ise
manzara çok değişikti. Oturduğu bina yıkılmıştı. Kayınvalidem ve karımın kardeşleri bina enkazının başında bekliyordu. Onların yanına gittim, eşim ve oğlumun nerede olduğunu sordum. Onlar da anlattılar ne olduğunu. Deprem olduğunda 1,5 yaşındaki oğlum Emre annesinin kucağında
vefat emiş. Sonra kendimden geçmişim ve hastaneye kaldırmışlar beni. O gün ölmekten beter oldum. Yaşamak çok zor gelmişti.
Allah kimsenin başına böyle acılar vermesin. Kocaeli'de 45 gün izin yaptıktan sonra vatani görevini tamamlamak üzere geri döndüm ve bitirdim.''
İki yıl evli kaldığı eşinin ölümünden sonra evlenmeyi hiç düşünmediğini dile getiren Saraç, ''Çok severek evlendim. O yüzden evlenmeyi hiç düşünmedim. Aklıma evlenmek hiç gelmedi. 8 yıl boyunca o psikolojiyi üzerimden atamadım. İlk zamanlar öldüklerine inanmıyordum. Sanki tekrar gelecekler tekrar görüşeceğiz gibi bir psikoloji vardı. Ama şimdi bunları atlattım. İzne gelirken eşime ve oğluma aldığım hediyeleri 12 yıldır saklıyorum. Hediyelere bakıp karımı ve çocuğumun anısını hatırlıyorum'' şeklinde konuştu.
''Dünyam'' dediği vefat eden eşiyle en son depremden 3 ay önce acemi birliğinden izne geldiğinde görüştüğünü anlatan Saraç, daha sonra eşinin kendisini otogardan Ağrı'ya uğurlayışını asla unutmadığını vurguladı.
Depremden 10 gün önce eşini telefonla arandığını ve hasret giderdiklerini dile getiren Saraç, ''
Hamileliğinin nasıl gittiğini sordum. İzne geleceğimi söyledim. O da çok sevindi. Birbirimizi çok seviyorduk'' dedi.
Karısı ve çocuğunun yokluğuna yeni yeni alışmaya başladığını ifade eden Saraç, şöyle devam etti:
''Ailem de benim evlenmemi ve yuva kurmamı istiyor ama ben şimdilik erken olduğunu söyleyerek geçiştiriyorum. Kimse onun yerini tutmaz. Ateş düştüğü yeri yakar. Hiçbir şey eskisi gibi olmaz ama nasip. Çevremdeki insanlar da üzerinden 12 yıl geçtiğini ve evlenmem gerektiğini söylüyorlar. Ama içimden evlenip de mutlu olacağım gelmiyor.''
-''RESMEN KIYAMET KOPMUŞTU''-
Erkan Saraç'ın annesi Nakifet Saraç ise deprem gecesi kızı Ayfer Saraç ile oturma odasında otururken hafif bir sallantı hissettiklerini, daha sonra sallantının şiddetinin arttığını ve bağrışmaları duyduğunu söyledi.
Eşi ve çocuklarının deprem anında uyuduğunu, büyük oğlu Tamer Saraç'ın ise ''
Anne ne oluyor?'' diye bağırdığını dile getiren Saraç, şöyle devam etti:
''Sesini alıyordum ama
cevap veremiyordum. Kıyamet mi kopuyor ne oluyor diye düşündüm. Büyük oğlum bizden önce enkazdan çıkmıştı. Bizi o kurtardı. Ortanca oğlum Coşkun'un üzerine vitrin devrilmişti. Biz onu bulamıyorduk. Daha sonra büyük oğlum vitrini buldu. Sonra ev sahibi geldi. Ev sahibi ve büyük oğlumla beraber vitrini kaldırarak oğlumu çıkardı. Oğlumun bacakları falan kanlar içindeydi. Daha sonra hava aydınlanınca oğlum baygınlık geçirdi. Bizi dışarı çıkardıktan sonra
gökyüzü yere inmişti sanki. Hiçbir yer gözükmüyordu. Resmen
kıyamet kopmuştu.''
Bir süre sonra eşi İsmet ve oğlu Tamer'in aynı mahallede oturan gelini Sakine ve torunu Emre'nin kaldığı binaya koştuğunu belirten Saraç, ''Dedesi enkaza ulaştığı sırada torunum canlıymış. 10 dakika boyunca bir
ağlama sesi duymuşlar. Gelinim zaten o anda ölmüş. İlk gelinim ve ilk torunum oldukları için onları çok seviyorduk'' dedi.
-''OĞLU VE KARISININ YAŞADIĞINI DÜŞÜNÜYOR''-
Ağrı'da askerlik yapan oğlu Erkan'ı karısı ve oğlunun öldüğünü söylemek için aradıklarını ama ulaşamadıklarını bildiren Saraç, ''Depremden 5 gün sonra gönderdiler oğlumu. Oğlum haberi olmadan geldi. Geldiği zaman zaten çocuk şok oldu. Her taraf yerle bir olmuştu. Cenazelerine yetişemediği için çok üzülmüştü. Uzun süre kendine gelemedi'' diye konuştu.
Oğlu askerden geldikten sonra 45 gün izin yaptığını ve daha sonra askerliğini tamamlamak üzere geri döndüğünü bildiren Saraç, sözlerini şöyle tamamladı:
''Oğlum tezkeresini aldıktan sonra 8 yıl bunalımdaydı. Karısının ve çocuğunun cenazelerini görseydi belki biraz ümidini keserdi. Oğlum 12 yıldır sanki karısı ve oğlu bir yerde yaşıyormuş ve tekrar ona dönecekmiş gibi düşünüyor ve hala evlenmedi. Oğlumu evlendireceğim Allah nasip ederse ama kıyamıyorum söylemeye. Bir iki defa söyledim, tepki verince kendi haline bıraktım. Çok acılar çektik. Allah kimsenin başına vermesin.''
(EY-FTH-HMD)16.08.2011 11:58:35