İZMİR (A.A) - Suriyedeki savaşı görüntülemeye çalıştığı sırada
yaralanan AA Baş Foto Muhabiri Sinan Gül, gazetecilerin, sadece savaş bölgesi
değil, normal olaylarda dahi yıprandığını belirterek, bunun kamuoyu tarafından
görülmesi gerektiğini söyledi.
Bornova Belediyesi tarafından 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla
Bornova Nikan Salonunda düzenlenen ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı
Atilla Sertelin moderatörlüğünü yaptığı panele, Suriyedeki olayları takip
ederken geçen yıl temmuz ayında ayağından vurularak yaralanan AA Baş Foto
Muhabiri Sinan Gül ile gazeteci Uğur Dündar konuşmacı olarak katıldı.
Gül, panelde yaptığı konuşmada, gazetecilerin hayatı en uç noktalarda
hisseden insanlar olduğunu, hissettiklerini, yazdıkları haberle çektikleri
fotoğraf ve görüntülerle diğer insanların da hissetmesini amaçladığını ifade
etti.
Suriyeden önce de Irak, Libya, Mısır ve Tunusta görev yaptığını, ancak
Suriyenin içlerinde en karmaşık bölge olduğunu anlatan Gül, Suriyeye gitmeden
önce AAnın Türkiyede ilk ve dünyada ikinci kez açtığı Savaş Muhabirliği
Eğitimine dahil olduğunu söyledi.
-Eğitimin büyük faydasını gördüm-
Gül, bu eğitimin Suriyede karşılaştığı durumlarda çok büyük faydasını
gördüğünü ifade ederek, Suriye deneyimini şu sözlerle anlattı:
Suriye dipsiz bir kuyuydu. Orada güvenmemiz gereken insanları bulmalıydık.
Çocukların dahi ellerinde silahın olduğu bölgelerde güvenebileceğiniz birilerinin
olması şart. Düşmanınız o kadar çok ki, bunun farkına varamıyorsunuz. Suriyeye
girmek istememin en önemli nedeni, o zamana kadar profesyonel anlamda gazeteciler
görüntü çıkaramamıştı. Bu dramı bizim aktarmamız gerekiyordu. Mayınlı arazilerden
riskli bir yolculuktan sonra Halepe vardık.
Olay günü bir baskın olacağını öğrendik, ancak bize keskin nişancı
olmayacağı söylenmişti. Çapraz ateş altında kaldık. Önce vuruldum, sonra silah
sesini duydum. Tökezlediğimi sandım ama vurulmuşum. Öleceğimi zannettim. Hayatta
kalma güdüsüyle aldığım eğitimdeki ilk yardımı uyguladım. Bana yüzyıllar gibi
geldi, ama 45 dakika beklemişim. Muhalif liderlerden biri kamyonla gelerek
kurtardı. Ben oradan çıkarıldım, ama arkadaşlarım 18 saat çatışma altında kaldı.
Yani yıpranıyoruz. Yıpranmak değil ölüyoruz. Sadece savaş bölgesi değil, normal
olaylarda bile o kadar yıpranıyoruz ki, bunu insanların görmesi gerekiyor.
Herkesin kaçarak uzaklaştığı yere biz koşarak gidiyoruz. Bunun anlamını size
bırakıyorum.
Sinan Gül, tüm yaşadıklarına rağmen gazetecilik yapıyor olmaktan pişman
olmadığını sözlerine ekledi.
-Uğur Dündar: Aklıma Aziz Nesin geliyor-
Panelde konuşan gazeteci Uğur Dündar ise Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin 10
Ocak nedeniyle kar musikisi dinletisi organize ettiğini belirterek, Sanki
her şey seyrinde devam ediyor, gazeteciler baskı altında değil, Türkiye, dünyanın
en büyük gazeteci cezaevi haline gelmemiş gibi bizim cemiyetimiz kar musikisi
dinletisi organize ediyor. 10 Ocak denince aklıma Aziz Nesin geliyor dedi.
Türkiye Gazetecileri Federasyonu Başkanı Atilla Sertel ise 1960 yılından
1972 yılına kadar 10 Ocakın Basın Bayramı olarak kutlandığını, 1972deki
askeri muhtıra ile hakların geri alınmaya başlandığını ve zaman içinde bugünün
bayram olmaktan çıktığını dile getirerek, gazetecilerin, giderek kendi söküğünü
dikemeyen, hakkını hukukunu savunamayan duruma geldiğini ifade etti.
Muhabir: Tolga Albay / Ufuk Kırabalı
Yayıncı: Şükran Yücel