Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)
Trakya Bölge Temsilcisi ve DİSK üyesi sendikaların başkan ve yöneticileri, 15-16 Haziran olaylarının 41. yıl dönümü nedeniyle yürüyüş eylemi yaptı.
DİSK Trakya Bölge Temsilcisi Arif Kuday, DİSK'e bağlı sendikaların başkan ve yöneticileri ile üyeleri, Saraçhane mevkindeki
Edirne Belediyesi'nin Fen İşleri Müdürlüğü şantiyesi önünde toplandı. Sloganlar atarak yürüyüşe geçen 50 kişilik grup, daha sonra Çalışma Ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı Edirne Bölge Müdürlüğü önüne geldi.
KESK Dönem Sözcüsü ve
Eğitim Sen Edirne Şube Başkanı Ayhan Fırtına'nın da
destek verdiği eylemde konuşan DİSK Trakya Bölge Temsilcisi Arif Kuday,
Türkiye'nin sendikal hak ve ihlallerin en yoğun biçimde yaşandığı 25
ülke arasında yer aldığını ileri sürdü.
41 yıl önce bugün büyük bir kararlılıkla sahip çıkılan haklarının, 12
Eylül askeri cuntasının karanlığında
gasp edilerek, ellerinden alındığını ileri süren Kuday, ''İşte Türkiye, hala
12 Eylül'cülerin hazırladığı
yasakçı sendikal yasalarla çalışma hayatında büyük bir ayıbı sürdürmeye devam ediyor. 12 Eylül'le hesaplaşma niyeti olanların bu niyetleri gerçekse eğer, öncelikle yapmaları gereken şey Türkiye'yi 12 Eylül karanlığından, 12 Eylül yasalarından ve yasaklarından kurtarmaktır'' dedi.
Büyük direnişin 41. yılında DİSK'in, sendikal hakların gasp edilmemesi ve 2821-2822 sayılı yasaların demokratikleştirilmesi talebiyle ''Sendikal haklarımız hemen şimdi!'' başlığı ile ülke çapında bir
kampanya başlattığını anlatan Kuday, şöyle devam etti:
''Dünyada sendikal hak ihlallerinin en yoğun biçimde yaşandığı 25 ülke arasındayız. Demokrasinin olmazsa olmazı,
işçilerin,
emekçilerin hakları için özgürce örgütlenebilmeleri, kendi geleceklerine dair söz söyleyebilmeleridir. Sendikasız, grevsiz ve toplu sözleşmesiz
demokrasi olmaz. Türkiye ne yazık ki demokrasiyi hala içselleştirebilmiş değil. Demokrasi sözcüğünün dudaklarda bu kadar eğreti durmasının nedeni budur.
'İleri demokrasi' sözünü ağızlarından düşürmeyen AKP iktidarı, sendikal yasakların devamını yıllardır kırk dereden su getirerek sağlamıştır. Artık bu orta oyununa son verilmelidir. Bıçak kemiğe dayanmıştır. Emekçilerin hak gasplarına tahammülleri kalmamıştır. Türkiye alnına sürülen bu lekeyi, emek ve demokrasi düşmanlığı lekesini bir an önce silmelidir.
Emeğin susturulduğu bir süreçten geçiyoruz. Hak ve
adalet, sadece gücü olanların ve o güce tapanların kullanabildikleri,
özürlü iki sözcük haline geldi. Biz haksızlığa
boyun eğmeyenler, biz mücadele geleneğimizin ışığında yürüyenler, biz itaat etmeyenler, susturulmak isteniyoruz. Ama bizi susturamazlar dostlar. Çünkü,
fabrika önlerinde kurulan direniş çadırlarından yükselen ses,
makine tezgahlarından, madenlerden yankılanan çığlığın umuda dönüşen biçimidir. Çünkü bu çark şimdi dönse de, bir gün bu oyun perdesini parçalayacak iradeye sahibiz.''
Grup açıklamanın ardından dağıldı.
15-16 Haziran 1970 tarihlerinde
İstanbul merkezli olarak başlayan ve yayılan, Türkiye tarihindeki en büyük işçi eylemlerinden biri gerçekleşmişti.
(MAY-RC-KUM)15.06.2011 15:03:28