18 Martın unutulan kahramanı Cemal Çavuş

18 Martın unutulan kahramanı Cemal Çavuş -Yenilmez Armada olarak 18 Mart 1915te Çanakkale Boğazına gelen itilaf kuvvetleri, Anadolu ve Rumeli yakalarında konuşlanan kahraman Türk topçusunun isabetli atışları ile Nusret Mayın Ge


ÇANAKKALE (A.A) - Mehmet Bayer - Çanakkale Savaşlarının nice unutulan kahramanlarından birisiydi Ezineli Cemal Çavuş... Çanakkale Savaşları kahramanı Seyit Onbaşı ile aynı tabyada görev yapan Ezineli Cemal Çavuş, hemen hemen aynı ağırlıktaki top mermisini sırtlayıp, namluya sürdü ve boğazın geçilmezliğine katkı sundu.
     Yenilmez Armada olarak 18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale Boğazına gelen itilaf kuvvetleri, Anadolu ve Rumeli yakalarında konuşlandırılan kahraman Türk topçusunun isabetli atışları ile Nusret Mayın Gemisinin Erenköy koyuna bıraktığı 26 mayın sonucu Çanakkaleyi geçemedi.
     Çanakkale Savaşları kahramanı Seyit Onbaşı ile aynı tabyada görev yapan Ezineli Cemal Çavuş da hemen hemen aynı ağırlıktaki top mermisini sırtlayıp, namluya sürdü ve boğazın geçilmezliğine katkı sundu. Tarihin tozlu sayfalarında kalan Cemal Çavuşun bu hareketi, diğer Türk neferlerinin olağan üstü çabaları gibi anılarda kaldı.
     Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 18 Mart günü bu düşman gemileri yaralayan topları kim attı- sorusunun cevabının günümüze kadar hep tartışıldığını, yapılan tartışmalarının özünü propaganda amacıyla yayımlanan Harp Mecmuasının 2nci sayısının kapağındaki Seyit Onbaşının resmi ile altındaki Çanakkale istihkamında 215 kıyye ağırlığındaki mermiyi sırtında taşıyan güçlü bir kahraman nefer: Mehmet oğlu Seyit. Ordumuzda harp aşkından bir örnek şeklindeki yazının teşkil ettiğini bildirdi.
     Atabay, 18 Mart gününün unutulan kahramanlarından birinin de Ezine doğumlu Seddülbahirde Ağır Topçu Beşinci Alay, Birinci Tabur, Birinci Bölük, Dördüncü Topçu Çavuşu Cemal olduğunu belirterek, Cemal Çavuşun 1934 yılı 18 Mart törenlerine katılmasını 18 Martın kahramanlarından 24lük mermileri göğsünde taşıyan Cemal Çavuş olarak nakledildiğini ve tüm mülki erkan ile halka böyle takdim edildiğini söyledi.
     Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, Hakimiyeti Milliye Gazetesinin 18 Mart 1934 günü yapılan töreni, sayfalarında şöyle aktardığını ifade etti:
     Boğaz harbinde Mecidiye Kalesinde askerlik etmiş ve 24 santimetrelik topun vinci kırılması üzerine mermiyi göğsünde, topun namlusuna yerleştirmiş olan Cemal Çavuş da merasimde hazırdı. Bu kahraman, halka takdim edilmiş, akılların kabul etmeyeceği yüksek bir hatıranın sahibi olan bu Türk evladı, çok alkışlanmıştır.
     Cumhuriyet Gazetesinden Aslan Tufan Beyin, 1936 yılında Cemal Çavuş ile bir mülakat yaptığını, mülakat sırasında Aslan Tufan Beyin Cemal Çavuşun Cumhuriyet Gazetesinde çıkan fotoğrafının yer aldığı nüshayı uzatarak, Bak bakalım Çavuş, bu koca mermiyi taşıyan kim- diye sorduğunu aktaran Atabay, şu bilgileri verdi:
     Cemal Çavuş, gazeteyi alarak sandalyenin üstünde bağdaş kurduktan sonra büyük bir dikkatle bunu incelemeye başladı. Uzun bir sessizlikten sonra, Kim çekmiş bunu dedi. Aslan Bey, bu soru karşısında sadece tarih diyebildi. Cemal Çavuş, resme bakarken iyice dalmıştı. Gözlerinde belli belirsiz bir iki damla yaş toplanmıştı. Muhabir, oluşan bu duygusal havayı dağıtmak için, o resimde mermi taşıyan sen olduğun söyleniyor ne dersin- diye sordu. Cemal Çavuş, resme dikkatlice baktıktan sonra, evet bu fotoğrafta ben de varım amma mermi taşıyan değil, arkadaki. Mermiyi kaldıran Edremitli Seyit Hüseyindir. O yavuz bir pehlivandı. Ben de pehlivandım amma o 84 okka çekerdi, ben 74 okka. İkimiz de gülleleri sırtımızda kaldırırdık.
     Atabay, Cemal Çavuşun mülakatında Topları ikimiz de kaldırırdık dediğini, ancak Tabya Komutanı Hilmi Beyin hatıralarında bu konuyla ilgili Cephane tamamlama işlemlerini hızlandırmak için 190-215 kilogram ağırlığındaki mermileri koltuğunda ve sırtında taşıyanlar vardı şeklindeki ifadesinin sayının birden fazla olduğu anlamına geldiğini vurguladı.
     Cemal Çavuşun, 18 Mart günü, topların kaldırılmasıyla ilgili olarak, Aslan Tufan Beyin Gülleleri sırtınızda kaldırmaya ne lüzum vardı- Vinç yok muydu- sorusuna, Vardı amma kırıldı, kırılınca top sukut etti. Bunu işletmek lazımdı diye cevap verdiğini anlatan Atabay, Aslan Tufan Beyin Cemal Çavuştan topu yeniden kaldırmasını istemesi üzerine, Cemal Çavuşun bunun ancak topun başında olabileceğini söylediğini belirtti.
     Atabay, bunun üzerine bir araçla tabyaya doğru hareket edildiğini, Cemal Çavuşun yolda kendisi hakkında bazı bilgiler verdiğini, Çanakkale Savaşları sırasında 11 yerinden yaralandığını, müttefik donanmasının 26 Şubat taarruzunda Seddülbahir Havan Bataryasında görev yaparken, bataryaya top isabet etmesi üzerine toprağın altında kalarak ölümden döndüğünü, hastanede 2 gün tedavi edildikten sonra yeniden görevine döndüğünü anlattığını kaydetti.
    
     -Cemal Çavuşun görev yaptığı topuyla tekrar karşılaşması-
    
     Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, Cemal Çavuşun görev yaptığı topuyla karşılaşmasının da oldukça ilginç olduğunu, aracın topun yanına gelince Cemal Çavuşun herkesten önce inerek, eski günlerindeki heyecanıyla topun üzerine çıktığını ve Vah vah, o günlerde aslan gibi kükrüyordu, şimdi ölmüş. O zaman buna kız gibi bakıyorduk, ufak bir pası bile yoktu. İngilizler, mütarekede bu koca topun namlusunu dinamitle uçurmuşlardı dediğini söyledi.
     Cemal Çavuşun o anı yeniden yaşıyor gibi büyük bir heyecanla 18 Mart gününü anlatmaya başladığını dile getiren Atabay, konuşmada şu anekdotların yer aldığını kaydetti:
     Ben eskiden Seddülbahirde çalışıyordum. Oradaki bataryalar susunca, beni emaneten bu tabyaya vermişlerdi. İşte 18 Mart vakası burada oldu. Ben o zamana kadar 7.5, 10.5, 15lik ve 21lik toplarda çalıştım, amma bu toplarda bulunmamıştım. Bunlarda da çalışmak nasipmiş. 18 Mart sabahı şafakla beraber düşman 17 parça gemiyle boğazı zorlamaya başladı. Belki daha fazla idi ama bize öyle demişlerdi. Yüzbaşı Hilmi Bey, batarya kumandanımızdı. Ateşe başladık. Daha ilk partide bizden üç yaralı, arkadan da üç şehit verdik. Topun son nişangahı da kırılınca fena vaziyete girdik. Fakat ateşe devam ediyorduk. Düşman mermileri mütemadiyen üzerimize çullanıyor ve gemiler de gittikçe yaklaşıyordu. O sırada ufak bir mermi gelip, topun matafora kolunu (vinç kolu) götürdü. Bu vaziyette topumuz artık sukut etti. Çünkü mermileri topun ağzına kaldıracak alet kalmamıştı. Bu sırada yüzbaşı gözlerini Seyit Hüseyin ile bana dikti. Nasıl dedi kendinize güveniyor musunuz- Edremitli pehlivan kollarını sıvadı ve yerde duran 220 kilogramlık gülleyi sırtladı, topun ağzına kadar götürdü. O benden daha kuvvetli bir delikanlıydı ama ben bunu kendime yediremedim ve ikinci gülleyi de ben sırtladım. Topumuzun bir tane cansız vinci vardı, şimdi ise iki tane canlı matafora kazanmıştı. Hiç unutmam, dördüncü mermiyi kaldırıp da topa koymuş ve sallamıştık ki dürbünle düşmanı seyreden yüzbaşı sevinçle bağırdı, Bouvet gidiyor arkadaşlar, gayret. Biz daha fazla gayrete geldik. Öteki bataryalardan da müthiş bir yaylım başlamıştı. Akşam olup düşmanın boğazdan çıktığını görünce biz de bir oh çektik.
    
     -Yıllar sonra 220 kiloluk mermiyi yeniden kaldırdı-
    
     Atabay, Aslan Tufan Beyin Cemal Çavuştan Seyit Onbaşının fotoğrafında olduğu gibi bir mermiyi kaldırmasını istediğini, bunun üzerine Cemal Çavuşun topu kaldırdığını ve Çanakkaleli fotoğrafçı İhsan (Berkin) Bey tarafından da fotoğrafının çekildiğini bildirdi.
     Cemal Çavuşun 18 Mart 1950 tarihinde Çanakkale Savaşlarının 35inci yıl dönümü törenlerinde de yer aldığına işaret eden Atabay, Cemal Çavuşun Mecidiye Tabyasında 220 kilogram ağırlığındaki mermiyi tek başına topa koyan Cemal Gazi olarak takdim edildiğini, göğüsünde nişan ve madalyalarla dolu bu sevimli ihtiyarın halk tarafından şiddetle alkışlandığını sözlerine ekledi.
    
     Yayıncı: Doğan Sarıtaş
<< Önceki Haber 18 Martın unutulan kahramanı Cemal Çavuş Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER