ANTALYA (A.A) - NATO Parlementerler Asamblesi Türk Grubu Başkanı
Ali Rıza Alaboyun, Güvenliğin ve bölgedeki barışın korunması için Türkiye ve
Türk halkı büyük bir bedel ödüyor dedi.
Antalyanın Serik ilçesine bağlı Belek beldesindeki Papillion Aysha Otelde
düzenlenen 19. Uluslararası Antalya Güvenlik ve İşbirliği Konferansının açılış
oturumunun ardından, Türkiye ve NATO: Bugünkü Güvenlik Ortamında Tehdit ve
Risklerin Karşılanması konulu panele geçildi. Paneli yöneten NATO
Parlementerler Asamblesi Türk Grubu Başkanı Ali Rıza Alaboyun, Türkiyenin
NATOya önemli katkılarda bulunduğunu ve NATO üyesi olma statüsünden de
faydalandığını anlattı.
Dünyada birçok değişikliğin olduğunu, bu değişikliklerin yeni tehdit ve
riskleri doğurduğunu belirten Alaboyun, bunun da NATOyu yeni stratejiler
belirlemeye ittiğini kaydetti. Alaboyun, ittifakın bir parçası olarak Türkiye ile
Türkiyenin farklı operasyonlardaki katkısının çok büyük olduğunu vurgulayarak,
Türkiyenin benzersiz bir coğrafyası ve jeostratejik bir konumu olduğunu söyledi.
Alaboyun, Türkiyenin bölgesindeki ülkelerle tarihi, kültürel ve ekonomik
bağları da bulunduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
Bu konu fırsatlar getirdiği gibi belirli zorlukları da beraberinde
getiriyor. Güvenliğin ve bölgedeki barışın korunması için Türkiye ve Türk halkı
büyük bir bedel ödüyor. Türkiyenin çevresinde küresel ve iç problemler yaşayan
Suriye, İran gibi ülkeler var ki, İranın nükleer konuları da var. Bu ülkelerdeki
şiddet ve çatışmalar, Türkiyeye güvenlik zorlukları getirdiği gibi ekonomik
zorluklar da getiriyor.
-NATO Bosnada buz kırıcı oldu-
NATO nezdinde Danimarka Daimi Temsilcisi Büyükelçi Carsten Sondergaard,
NATOda operasyonların kilit unsur olduğunu vurguladı. Birleşmiş Milletlerin
Bosna Hersekte yaşadığı zorlukları örnek gösteren Sondergaard, BMnin Bosnadaki
risklerle tam olarak savaşamadığını, yetkilerinin yetersiz olduğunu,
donanımlarının da sürdürülebilirlik göstermediğini ifade etti.
BMnin bu süreçte güçlü bir caydırıcılık sağlayamadığını kaydeden
Sondergaard, Bu nedenle kriz oldu. Yalnızca NATOnun doldurabileceği bir
boşluktu bu. Bosna aslında bir buz kırıcı oldu NATO operasyonları açısından
dedi.
Sondergaard, NATOnun operasyonlar için bölgesi dışına çıkabildiğini,
müttefiklerin operasyonlara katılmasının ise zorunlu olmadığını anlattı. NATOda
son yıllarda değişimler olduğunu, bunun da devam edeceğini belirten Sondergaard,
Çünkü dünyada değişiklikler oluyor. Operasyonlar yeni NATOnun bir parçası
haline geldi diye konuştu.
Operasyonların yeni ortakların NATOya katılımını sağlamada bir itici güç
olduğunu vurgulayan Sondergaard, ortak sayısının arttığını ve operasyonlar
sayesinde sayının artmaya devam edeceğini dile getirdi. Sondergaard NATO
kuvvetlerinin ortak üyelerin kuvvetleriyle artık daha verimli ve etkili şekilde
çalıştığını da belirterek, Daha fazla operasyon görmeye devam edeceğimizi
düşünüyorum dedi.
-Azerbaycanın enerji kaynakları-
Azerbaycan Atlantik İşbirliği Derneği Genel Sekreteri Elhan Mehtiyev, Hazar
Havzasının dünyanın yüzde 15lik gaz rezervine sahip olduğunu kaydetti.
Azerbaycanın enerji kaynaklarının Avrupa ve Türkiyeye ihracatında Türkiye ve
ABDnin siyasi desteği olduğuna işaret eden Mehtiyev, Türkiye, Azerbaycana
Hazar enerjisi ve taşıma hatları konusunda güven vererek dünya pazarlarına
açılmasında yardımcı oldu dedi.
Yapılan incelemelere göre Azerbaycanda 2,6 trilyon metreküp doğal gaz, 7,2
milyar varil petrol kaynağı bulunduğuna işaret eden Mehtiyev, Azerbaycandan 33
ülkeye petrol ve gaz ürünleri ihracatı yapıldığını bildirdi.
Mehtiyev, enerji sektöründe çok para olduğunu, enerji kaynakları olan
ülkelerin elde ettikleri paranın ise iç siyaset aracı haline geldiğini kaydetti.
Enerjiden gelen paranın yerel rejimlerin gücüne güç katmak için kullanıldığını,
ancak halkların temel haklarının bundan olumsuz etkilendiğini belirten Mehtiyev,
şöyle konuştu:
Baküde enerji sözleşmeleri sonucunda rejimin sürdürülebilirliğine tam
destek sağlanmış oldu. Bence Körfez ülkelerinde yaşanan kötü uygulamalar, Hazar
Havzasında öngörülmüyor. Tabi o zaman şöyle bir soru gündeme geliyor: Kimin
enerji güvenliği ve kimin güvenliği- Çoğulcu bir fark gözetilmesi gerekiyor.
Enerji güvenliği endişeleri ve güvenlikle ilgili gündeme gelen konular kesinlikle
rejimlerin güçlendirilmesi için feda edilmemelidir. Çünkü uzun vadede bunlar
güvensizlik getirebilir. Yerel otokrasiler enerji kaynaklarıyla ilgili Hazar
Havzasında manipülasyon yapmamalı.
Muhabir: Güç Gönel
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu