BOLU (A.A) - Zaman Gazetesi Yazarı Hüseyin Gülerce, 6 asırdan
beri Avrupadayız. Böyle bir birlik kurulurken Türkiyenin içine alınmaması
elbette bir dışlamadır dedi.
Gazeteci ve Yazarlar Vakfınca Türkiye üzerine farklı bakışlar konusuyla
bu yıl 27ncisi düzenlenen Abant Platformunun, ikinci gününde, AB Yolunda
Türkiye başlıklı oturumda konuşan Gülerce, AB üyeliğinin Türkiye için tarihi
bir konu olduğuna işaret ederek, 6 asırdan beri Avrupadayız. Böyle bir birlik
kurulurken Türkiyenin içine alınmaması elbette bir dışlamadır. 60 sene önce ile
bugünkü Türkiye, çok farklı. 40 yıl sonra daha da farklı olacak. Yani Türkiyenin
ABye ihtiyacı olduğu gibi ABnin de Türkiyeye ihtiyacı var diye konuştu.
Gülerce, Türkiyenin, son yıllarda darbe davalarıyla ciddi şekilde
ilgilendiğini belirterek, ABnin bu zihniyet değişimine destek vermesi
gerektiğini kaydetti.
Türkiyede yargı ve silahlı kuvvetlerde önemli sıkıntıların yaşandığını
ifade eden Gülerce, şunları söyledi:
Biz de ferdi değil de devleti ön plana alan bir yargı zihniyeti var. Bu
zihniyet, ABnin destekleriyle değişir. Bakın AİHMin verdiği cezalar bir
göstergedir. Bununla birlikte silahlı kuvvetlerimizde de zihniyet değişimi
gerekiyor. Üyesi olduğumuz NATOda tüm silahlı kuvvetler, savunma bakanlıklarına
bağlıyken, bizim Genelkurmay Başkanımız, Savunma Bakanlığına bağlanmayı yine
reddetti. Hala İç Hizmetler Kanununun 35. maddesi değiştirilemiyor.
Gülerce, Türkiyenin yakın geçmişinde çok sayıda darbe yaşandığını
vurgulayarak, kimsenin, bu darbelere gereken tepkiyi göstermediğini savundu.
-AB ve ABD darbelere tavır koymadı-
AB ve ABDnin, Türkiyede yaşanan darbelerde devreye hiç girmediğini dile
getiren Gülerce, Türkiyede 10 yılda bir darbe yapılırken ne AB ne de ABDnin
buna bir tavır koymadığını ifade etti.
Gülerce, AB üyeliğindeki en önemli şeyin, Türkiyenin medeniyetler
ittifakında alacağı rol olduğunu belirterek, şu anda Avrupanın pek çok şehrinde
Türklerin, diyalog merkezleri kurduğunu, bu merkezlerde çok çeşitli konuların
tartışıldığını kaydetti.
AGOS Gazetesi muhabiri Lilit Gasparyan da Türkiyenin sadece yargı konusunda
ABye ayak uydurmak amacıyla üye olması gerektiğini söyledi.
Türkiyenin kendi halkı için reform üretmesi gerektiğini belirten Gasparyan,
Türkiyenin bu reformları yaptığı zaman ABye girmesine gerek bile kalmayacağını
anlattı.
Türkiyenin insan ilişkileri konusunda Avrupadan daha iyi konumda
bulunduğunu dile getiren Gasparyan, Bu ülkede bir sıcaklık kavramı var, AB
ülkelerinde var olmayan. Burada komşuma selam vererek evden çıkıp işe
gidebiliyorum. Ama Fransada böyle bir şey yok. Eğer Türkiye bir gün ABye
girecek olursa ben yaşamak için başka bir ülkeye taşınacağım. Çünkü Türkiye ABye
girdikten sonra yavaş yavaş diğer ülkeler gibi soğuk bir ülke olacak dile
konuştu.
-Vatandaşların meşru taleplerinin yerine getirilmesi gerekir
Gazeteci ve Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı Cemal Uşak ise Türkiyenin Kürt
sorununu çözmeden ABye girmesinin imkansız olduğunu öne sürdü.
Uşak, tüm vatandaşların meşru taleplerinin yerine getirilmesi gerektiğine
işaret ederek, Türkiye, Kürt sorununu çözmeden ABye girmeyi düşünmemeli. Bütün
vatandaşlarının makul taleplerini yerine getirememiş bir Türkiyenin ABde yeri
olacağını düşünmüyorum ifadelerini kullandı.
Türkiyede daha çok ekonomik açıdan AB üyeliğinin istendiğini aktaran Uşak,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
İnsan haklarını ve demokratik değerler açısından da Türkiye halkının AByi
istediğini düşünüyorum. Bilindiği üzere, Türkiyede ana gövde, büyük kitle
dindardır ve yakın zamana kadar dindarların büyük kısmı ABye karşıydı. Özellikle
iktidarın ana gövdesini oluşturan kitleye göre AB, Hristiyan Kulübüydü. 28
Şubatın, o uğursuz hadisenin olumlu bir yanı, dindarların zihniyetinde bir
değişikliğe yol açması oldu. Türkiyenin ABye sadece ekonomik sebeplerden dolayı
değil insan hakları ve demokratik değerler açısından istemesi gerekiyor.
Helsinki Yurttaşlar Derneği Üyesi Ümit Fırat da Türkiyede reformlar
yapılırken iç dinamiklerin göz ardı edildiğini belirterek, Türkiyenin, bu zamana
kadar kendi iç dinamiklerini dikkate alarak herhangi bir reform sürecine
girmediğini söyledi.
Muhabir: Emin Gürbüz / Mehmet Özcan / Atakan Çelik
Yayıncı: Murat Paksoy