29. Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi Toplantısı

29. Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi Toplantısı

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, bugünlerde AB denilince AB'den çok ''Arap Baharı''nın konuşulduğunu belirterek, ''Aslında bu da demokratikleşme, reform süreci, demokrasi rüzgarını yönlendirme sürecidir. Başbakan'ın Mısır ve Tunus'ta gördüğü ilgi Türkiye'nin demokrasi yolunda attığı adımlara saygının gereğidir, AB reformları konusundaki kararlılığımızın neticesidir'' dedi. Bağış, ''29. Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi Toplantısı''nda yaptığı konuşmada, bu toplantıları çok önemsediklerini, 3 yıldır sivil toplum kuruluşlarıyla AB sürecini değerlendirmek için çeşitli toplantılarda bir araya gelindiğini belirterek, Türkiye'nin AB ilişkilerinde hükümetin ve parlamentonun ne kadar önemi varsa sivil toplum kuruluşlarının da o kadar önemi olduğuna inandığını söyledi. AB sürecini vatandaşa anlatmak ve paydaşı olması için çabaladıklarını, komitenin de süreçte önemli bir rol üstlendiğini vurgulayan Bağış, ''Buradaki tablo, aslında AB sürecinin Türkiye için ne kadar önemli olduğunu da ortaya koyuyor. Burada farklı kesimlerden, farklı düşünce yapılarına sahip, farklı öncelikleri olan sivil toplum kuruluşları bir konu etrafında tek ses olabiliyor. Bunu diğer konulardaki toplantılarda vurgulamıştık. Türkiye'nin en sağından en soluna, en doğusundan en batısına, en kuzeyinden en güneyine kadar farklı kesimlerini birleştiren ortak paydadır, AB sürecimiz'' diye konuştu. AB sürecinin, Türkiye'nin kalkınması, demokratikleşmesi, şeffaflaşması süreci olduğunu ifade eden Bağış, bunun iyi değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Egemen Bağış, şöyle konuştu: ''Malum bugünlerde AB denilince AB'den çok 'Arap Baharı' konuşuluyor. Aslında bu da demokratikleşme, reform süreci, demokrasi rüzgarını yönlendirme sürecidir. Başbakan'ın Mısır ve Tunus'ta gördüğü ilgi Türkiye'nin demokrasi yolunda attığı adımlara saygının gereğidir, AB reformları konusundaki kararlılığımızın neticesidir. Çünkü bölgede demokrasi isteyen insanlar, kendi halkı tarafından 3 kez artan bir destekle teyit edilmiş bir demokratik lideri selamlıyorlar. Kendi ülkelerinin de aslında gelmesini istedikleri nokta, Türkiye'nin geldiği noktadır. Dün rakamlar bir kez daha ortaya koydu ki, Türkiye'de demokrasiye yapılan yatırım ekonomiyi de güçlendirmektedir. Buraya gelmeden önce bir yabancı konuğumu ağırlıyordum, Almanya'nın uyum bakanı ile birlikteydim. Ona da söyledim, 'Rakamlar ekonomimizde bir yavaşlama gösteriyor' dedim. Şöyle bir durdu. 'Büyüme oranımız yüzde 12'lerden yüzde 9'lara düştü ama hala Avrupa'nın 6 katı hızla büyüyoruz. Avrupa'da yüzde 1,5 ekonomik büyüme sağlanırken, bugün Türk ekonomisi yüzde 9'larda büyümeye devam ediyor. 2010 yılını yüzde 8,9 ile bitiren Türk ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 12'ye, ikinci çeyreğinde yüzde 9'a yakın büyüdü. Bu da Türkiye'nin potansiyelini ortaya koyuyor. Bu büyümenin arkasındaki gerçek yönlendiren bizim kendi reformlarımızdır, hem siyasi, hem ekonomik, hem de kültürel reformlarımız ülkenin farklı bir noktaya gelmesini sağlamıştır.'' (Sürecek) (SBE-KÖS-SBR)15.09.2011 13:27:51

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER