BURSA (A.A) - ABDdeki düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonunun
uzmanı Prof. Dr. Joshua Walker, ciddi anlamda yüksek Müslüman popülasyonu olan
Türkiyenin, dünya siyasetinde rol oynamaya başladığını bildirdi.
Uludağ Üniversitesi (UÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası
İlişkiler Bölümü ile Haydar Aliyev Vakfı Türkiye Temsilciliğince düzenlenen 3.
Uludağ Uluslararası İlişkiler Konferansı, Rektörlük A Salonunda devam ediyor.
Prof. Dr. Walker, konuşmasına, 10 yıldır Ortadoğu bölgesinde çalıştığını ve
konuya Pentagonda birlikte çalıştığı arkadaşlarının pek çoğundan daha hakim
olduğunu ifade ederek başladı.
Walker, Pentagondaki arkadaşlarının büyük çoğunluğunun bölgedeki ülkelerin
çoğunluğunu henüz tam anlamıyla tanımadığını dile getirdi.
ABDnin kurulduktan kısa bir süre sonra da Avrupa ile ciddi bağlantılara
geçmeye başladığını anlatan Walker, Tarihsel olarak 17, 18 ve 19. yüzyılları
düşündüğünüzde ne demek istediğimi anlayacaksınız. Tabii bugün de ciddi bir üçgen
var burada. Yukarıda kuzeyde Rusya var, önce Rus Çarlığı, daha sonra Sovyetler
Birliği ve şu anda da Rusya Federasyonu. Güneyde İran var. Bizim bulunduğumuz
yerde de eskiden Osmanlı, günümüzde de Türkiye Cumhuriyeti var dedi.
-Süper güç olmak geçmişteki anlama gelmiyor-
Rusya, İran ve Türkiyenin tarihteki en başarılı üç imparatorluk olduğunu
belirten Walker, şöyle konuştu:
Washingtonda doğrudan hissettiğimiz bir şey var. Bu bölgenin gerçekten
kendine ait politik dinamikleri var. Bunu biz de yeni yeni anlamaya başlıyoruz.
Dünya, Bakü, Erivan, Tiflis, Washington, Ankara, Moskova ve Tahrandaki
liderlerden ibaret değil. Dünya siyaseti bunlardan ibaret değil. Dolayısıyla
dünyanın diğer bölgelerinde olan olaylar birbirini doğrudan etkiliyor. Eskiden
Moskova ile Washington arasında bir anlaşma yapıldığında bölgedeki diğer ülkeler
bu anlaşmaya uymak durumundaydı. Çünkü düşünce şöyleydi: Rusya dünyanın bu
yanını, Amerika dünyanın diğer yanını kontrol ediyordu. Şu anda durum değişti.
Amerika belki bir süper güç. Ama süper güç olmak eskisi gibi değil. Eski anlama
gelmiyor. Eskiden süper güç, kuralları güçsüz devletlere istediği gibi
dayatabiliyordu. Şu anda bunun olmadığını görüyoruz. Yine aynı şekilde Amerika
Kongresinde ciddi anlamda tartışmalar olduğunu biliyoruz, dünya siyaseti
anlamında. Sadece ABDde değil, bütün meclislerde bu böyle. Daha da
demokratikleştikçe buradaki fark giderek kapanıyor.
-Kafkasyadaki enerji havuzu sonrası, dünya politikası değişti-
Prof. Dr. Joshua Walker, Azerbaycan ve Kafkasyada enerji havuzunun ortaya
çıkmasının ardından dünya genelinde ciddi anlamda politika değişikliği olduğunu
söyledi.
ABDde eskisi gibi önyargı bulunmadığına dikkat çeken Walker, Avrupa ve
Amerikalılarda eskiden şu vardı, Osmanlılar genellikle dünyanın Müslüman olan
öteki tarafı olarak değerlendirildi. Şu anda tabii ki durum bu değil diye
konuştu.
Türkiyenin topraklarının yüzde 7sinin Trakyada yer aldığını belirten
Walker, şöyle devam etti:
Avrupalıların bazen böyle bir düşüncesi olabiliyor, bu sizi Avrupalı yapar
mı- Amerikada bu bakış açısı çok farklı. Türkiyenin özellikle NATOya üye
olmasından sonra, ciddi anlamda Amerikada Türkiye algısının değiştiğini söylemek
mümkün. Türkiye çoğunluğu Müslüman olan bir ülke, bu nasıl bir farklılık
yaratmakta. ABDde de çok ciddi Müslüman popülasyonlar bulunmakta, bunu stratejik
açıdan değerlendirmemiz gerekiyor, dini açıdan değil. Ciddi anlamda yüksek
Müslüman popülasyonu olan Türkiyenin dünya siyasetinde rol oynamaya başladığını
görüyoruz.
Müslüman nüfusu çok fazla olan Türkiye açısından baktığımızda, tabii ki
dünyadaki ilk demokrasi bu bölgelerde oluşturuldu. İlk demokrasiye Türk insanları
sahip olmuştu. Dünyanın bu bölgesinde Türkiyede ilk defa kadınlar oy kullanma
hakkına sahip oldu.
-Bölgede ciddi enerji kaynağı bulunmakta-
Prof. Dr. Joshua Walker, enerji ve enerji rezervleri açısından bakıldığında,
Doğu Akdeniz, Hazar Havzası, Karadenizden mi bahsediyorsunuz hiç fark etmez.
Bu bölge de çok ciddi enerji kaynağı bulunmakta. Ancak bildiğimiz bir şey var ki,
bu bölgelerde özellikle ciddi tartışmalar bulunmakta şeklinde konuştu.
Türkiyenin politikalarına bakıldığında, özellikle bölgesel sorunlara
bölgesel çözümler üretmeye çalıştığını ifade eden Walker, şöyle devam etti:
Washingtonun da destek verdiği şey bu. Washington artık her şeyin
ortasında bir yer değil. Washington şu anda ABDde ve buraya oldukça uzak. Bu hem
iyi hem kötü. Kötü olan şey şu, dünyanın neresinde bir şey olursa olsun, Amerika
bu olayın içine mutlaka dahil oluyor. Mutlaka dengeyi sağlayıcı bir şekilde çözüm
bulması gerekiyor. İşin gerçeği Amerikanın özellikle bu ara buluculuk konusunda
çok başarılı olduğunu söylemek zor. Ancak bunun ABDnin samimiyet eksikliğinden
kaynaklandığını düşünmüyorum. Burada özellikle bilgi eksikliği önemli.
Geleceği düşündüğümüzde dünyanın en kritik bölgesinde yer alan bir ülke
Türkiye ve bu bölgede çok kritik bir rol oynayacak. Bu çok belli. Ancak zaman
zaman Akdenizde karşılaştığım bir olgu var. Deyim yerindeyse bir kere gri
alanınız hiç yok. Ya dünyanın kralı olduğunu düşünüyor bu bölgedeki halklar ve
buna Türkiyede dahil, ya da tam tersine dünya sizden tamamen nefret ediyormuş
gibi davranmaya başlıyorlar. Dolayısıyla burada biraz daha dengeyi sağlamamız
gerekiyor. Türkiyenin özellikle kendi bulunduğu bölge içinde, Osmanlıdan beri en
büyük rollerden birine sahip olduğunu biliyoruz. En hızlı büyüyen nüfusu ve en
hızlı büyüyen ekonomisi olan bir ülke Türkiye şu an bölgede. Türkiye komşularıyla
da iyi ilişkiler takip etmek zorunda. Komşularla sıfır problem politikası çok
ideal bir politika, ancak bu durumun böyle olmadığını da biliyoruz. Dolayısıyla
Türkiyenin Azerbaycan ile yaptığı çalışmalara baktığımızda, Türkiye gerçekten
iyi bir ilişkiye sahip olmanın ne demek olduğunu çok iyi bir şekilde anlıyor.
Walker, Türkiyenin dünyada kendisine destek verecek bir ağabey aramamakta
olduğunu belirterek, Türkiyedeki örnek gerçekten çok başarılı bir örnek.
Ekonomik bir dinamiklikten hareketle ciddi bir entegrasyon politikası
çerçevesinde ilerleyen başarılı bir politika mevcut. Kayseri, Bursa ve Konyadan,
benim lakabımla Anadolu Kaplanları dediğim iş adamlarını alıyorlar, dünyanın geri
kalanına hem etnik, hem ekonomik hem de girişimcileri dünyaya tanıtmak anlamında
ve destek vermek anlamında çok ciddi bir çalışma yapıldığını biliyoruz diye
konuştu.
Walkerın konuşmasının ardından, Prof. Dr. Robert Cutler ve Prof. Dr. Igor
Luppov konuşma ve sunum yaptı.
Konferansa, öğretim üyeleri ve uluslararası ilişkiler eğitimi alan
öğrenciler katıldı.
(UMT-KAK)