İZMİR (A.A) - Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. İzzet Özgenç, "4. Yargı Paketi" ile yapılan düzenlemenin doğru
olduğunu, düzenlemenin suçun mahiyetini ortadan kaldırmadığını, sadece usul
bağlamında bir takım düzenlemelerin yer aldığını söyledi.
Dokuz Eylül Üniversitesi, Gediz Üniversitesi ve Hukuk Bilimleri Araştırma
Merkezinin düzenlediği İzmir 4. Uluslararası Hukuk Kongresine katılmak üzere
İzmire gelen Özgenç, gazetecilerin kamuoyunda 4. Yargı Paketi olarak bilinen dün
TBMMde yasalaşan İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla ilgili sorularını cevapladı.
Özellikle tutuklamalar ile tutuklama sebepleri ve şartları konusunda kanunda
her hangi bir değişikliğin yapılmadığını belirten İzzet Özgenç, sadece
tutuklamayla bağlantılı olarak usul bağlamında belli bir takım düzenlemelerin yer
aldığını kaydetti.
Özgenç, "Yapılan düzenleme doğrudur. Suçun mahiyetini ortadan kaldırmıyor,
usul bağlamında bir takım düzenlemeler yer alıyor. Suç oluşturan fiiller
bakımından her hangi bir değişiklik meydana gelmemiştir" dedi.
İhaleye fesat karıştırma düzenlemesiyle ilgili bir soruya Özgenç, "İhaleye
fesat karıştırma suçu bağlamındaki düzenlemede suçun mahiyeti ortadan kalkmıyor
sadece suçun cezası azaltılıyor. Bu suçlar artık Ağır Ceza Mahkemelerinde değil,
Asliye Ceza mahkemelerinde yapılacak. Bugüne kadar açılmış davalara Ağır Ceza
Mahkemeleri bakmaya devam edecek" diye cevap verdi.
Pakette yar alan "İhaleye fesat karıştırma" ile ilgili düzenlemelerin suçun
tanımında meydana getirdiği olumsuzlukları gidermeye yönelik olduğunu ifade eden
Özgenç, "Sadece şunu söyleyebiliriz. Eski devlet ihale kanununa göre muhammen
bedel açıktı. Kamu ihale kanununda ise yaklaşık maliyet gizli tutuluyordu.
Yaklaşık maliyetin gizli tutulması karşısında şayet bu gizliliği ihlal ediyorsa
ihaleye fesat karıştırma suçunu işliyordu. Yapılan değişiklikle yaklaşık
maliyetin açıklanması ihaleye fesat karıştırma suçunu oluşturmuyor. Onun
gerekçesi şu, yaklaşık maliyet her ne kadar kamu ihale kanununa göre gizli
tutulsa bile bu bir ölçüde tahmin edilebilen bir durum. Bu nedenle kişilere ağır
cezalar verilmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Dolayısıyla gizlilik ihlali
sadece teklif içeriklerinin gizliliğinin ihlaliyle sınırlı tutulmuştur"
açıklamasında bulundu.
Yeni düzenlemeyle suçun cezasının azaltıldığını kaydeden Özgenç, şunları
söyledi:
"5 yıldan 12 yıla kadar cezası olan bir suçun temel şeklinden dolayı
verilecek ceza miktarı 3 ile 7 yıl arasında değişiyordu. Yine değişiklikten
önceki şekliyle kamu açısından bu suçun işlenmesiyle bir zarar meydana gelmişse
ceza yarı oranında artırılıyordu, bugün yapılan değişiklikle eğer ihaleye fesat
karıştırmış olmakla birlikte, bu fesat karıştırma fiili sonucunda kamu açısından
bir zarar meydana gelmemişse, faile verilebilecek cezanın miktarı 1 ile 3 yıl
arasında tutulmaya başlandı. Değişiklikten önce 7,5 ile 18 yıl arasında ceza
verilmesi gereken bir durumda şu anda 3 yıl ile 7 yıl arasında ceza
verebiliyoruz. 5 yıl ile 12 yıl arasında ceza verebileceğimiz bir durumda ise
yeni düzenlemeye göre 1 ile 3 yıl arasında bir cezaya hükmetme imkanımız
olabilecek. Yani ceza miktarlarında büyük oranda bir düşme meydana gelmiştir. Bu
düşme siyasetin tercihidir. Ama bir ifrat tefrit sonucunu doğuran bir değişiklik
olduğunu düşünüyoruz."
-"Düzenlemeyle tahliyelerin önü açılmıştır diyemeyiz"-
Düzenlemenin yeni tahliyelerin önünü açıp açmayacağıyla ilgili bir soruya
İzzet Özgenç, şöyle cevap verdi:
"Mevcut düzenlemeyle yeni tahliyelerin önü açılmıştır diyemeyiz, böyle bir
şey yok ama bir vesileyle eski dosyalar yeniden ele alınıp o dosyalar bağlamında
ilgili kişiler bakımından tutuklama şartları gerçekleşmiş midir gerçekleşmemiş
midir yeniden bir değerlendirmeye tabi tutulabilir. Bu çerçevede bir takım
insanlar serbest bırakılabilir. Bu serbest bırakma, kanunda bugüne kadar bu
insanların serbest bırakılması için sebep yoktu, engel vardı şeklinde bir
anlayışa dayanmayacak. Kişilerin şartları yeniden değerlendirilecek. Tahliye
edilmelerini gerektiren bir durum var mı yok mu buna göre bir karar
verilebilecektir. Yapılan düzenleme bugüne kadar bir insanın tahliyesini
engelleyen bir sebep vardı da şimdi o sebep ortadan kalktı şeklinde bir
değerlendirmeye sebebiyet verebilecek bir düzenleme değil."
Özgenç, önemli değişikliklerden birinin de Terörle Mücadele Kanununun 6. ve
7. maddesinde yapıldığını, bu değişiklikte özellikle terör örgütlerinin
propagandasının yapılması, terör örgütlerinin bildirilerinin yayınlanması,
basılması fiilleriyle bağlantılı olarak cebir şiddet unsuru getirildiğini ifade
etti.
Getirilen düzenlemenin pratikte uygulama bakımından fazla bir değişikliğe
sebebiyet vereceğini düşünmediğini belirten Özgenç, şunları söyledi:
"Yürürlükteki yasa, örgüt üyesi olmadığı halde örgüt adına suç işleyen kişi,
hem işlediği suçtan dolayı hem de örgüt üyeliğinden cezalandırılıyordu. Bu hüküm
uygulamada çok ağır sonuçlar doğuracak şekilde uygulanıyordu. Mesela bir kişi
terör örgütünün üyesi değil ama terör örgütünün propagandasını yaptığı için
Terörle Mücadele Kanunu hükümlerine göre 1 yıl hapis cezasına mahkum oluyordu ama
bu kişi aynı zamanda terör örgütü üyesi kabul edilerek ceza kanununun 314.
maddesine göre 5 yıl, Terörle Mücadele Kanununun 5. maddesine göre de yarı
oranında artırılmak suretiyle 7,5 yıl ile cezalandırılıyordu. Yani propagandayla
ilgili kişi sadece 1 yıl değil, toplam 8,5 yıl hapis cezasına mahkum oluyordu.
Yine mesela, bir kişi terör örgütü adına düzenlenen bir gösteri ve yürüyüşüne
katıldığı için 1 yıl ceza alması gerekirken 8,5 yıl ceza alması sonucunu doğuran
bir durum vardı. Yani kuzusu anasından daha büyük bir uygulama vardı. Yapılan
düzenlemeyle bunların önüne geçilmek amaçlanmıştır. Bu amaçla, doğru bir
düzenlemedir."
Muhabir: Ali Rıza Karasu
Yayıncı: Nevbahar Kabaklı