ANTALYA (A.A) - Türk Nöroloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Prof. Dr. Ersin Tan, Akraba evlilikleri bu ülkenin yüz karasıdır. Akraba
evliliği olduğu takdirde kalıtsal hastalıkların görülme oranı çok yüksektir.
Maalesef Türkiyedeki akraba evlilikleri, dünyada ilk 3-4 içindedir dedi.
Antalyanın Serik ilçesine bağlık Belek beldesindeki Maritim Pine Beach
Otelde düzenlenen 48. Ulusal Nöroloji Kongresi kapsamında, Türk Nöroloji Derneği
yönetim kurulu üyeleri ile hasta derneklerinin temsilcileri ortak basın
toplantısı düzenledi.
Türk Nöroloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ersin Tan, toplantıda
yaptığı konuşmada, nörolojik hastalıkların kişilerin hayatını uzun süreli
etkilediğini, bu hastaların yaşadığı sorunların çözümünde toplumun her kesimine
görev düştüğünü söyledi.
Hastaların yaşam haklarına saygı göstererek yaşamlarını kolaylaştırmak
gerektiğini belirten Ersin Tan, nöroloji kaynaklı kronik hastalıkların
rehabilitasyonu için merkezler kurulmasının önemine işaret etti. Özürlü
hastaların var olan haklarını almalarında yaşanan bazı sıkıntılar olduğunu
vurgulayan Prof. Dr. Tan, hastanelerde kişinin özürlülük durumuna ilişkin 7-8
kişiden oluşan uzman hekimlerin verdiği raporun zaman zaman SGK tarafından
reddedildiğinin altını çizdi. Tan, Bir başka deyişle hekimin verdiğini
bürokrasi engelleyebiliyor. Hastalarımızın özürlülük haklarına saygı gösterilmesi
lazım diye konuştu.
Prof. Dr. Ersin Tan, ALS hastalarının solunumda sıkıntı yaşadıklarını ve
bazı cihazlar kullanmaları gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:
Rapor yazıyoruz, (Cihaza ihtiyacı var) diye. (Henüz özürlülük derecesi
tutmamıştır) diye reddediyorlar. Bu hastalık başladığı zaman ilerleyecek. İki
kere iki dört. Bazı hastalıklar vardır ki belirti verince bunun nereye gideceği
bellidir, ancak bunu anlatmakta güçlük çekiyoruz. Belki anlatıyoruz ama
inandırmakta güçlük çekiyoruz.
Son dönemde fiyatı 400-500 lirayı bulan ve ilaç adı altında pazarlanan bazı
otlarla hastaların istismar edildiğini kaydeden Prof. Dr. Tan, Şarlatanlara
karşı mücadele etmek lazım dedi.
Nörolojik hastalıklarda akraba evliliğinin olumsuz etkisine de değinen Tan,
sözlerini şöyle sürdürdü:
Akraba evlilikleri bu ülkenin yüz karasıdır. Akraba evliliği olduğu
takdirde kalıtsal hastalıkların görülme oranı çok yüksektir. Maalesef
Türkiyedeki akraba evlilikleri dünyada ilk 3-4 içindedir. Akraba evliliği olduğu
zaman maalesef hastalıklı çocuk olma oranı yükselecektir. Bilime inanmayan bir
ülkedeyiz. Hastaların pozitif bilime inanması lazım. Ülkemizde akraba
evliliklerinin önüne geçilmesi lazım.
-Zihinsel fonksiyonları yerinde, ancak kendi vücuduna hapsolmuş-
ALS-MNH Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Alper Kaya, ALS hastalığının yüzbinde
1-2 oranında görüldüğünü, kas güçsüzlükleriyle kendini göstermeye başlayan
hastalık yüzünden hastaların 3-5 yıl içinde kaybedildiğini söyledi. Bugün
hastalığı tedavi edecek bir yöntemin henüz bulunmadığına işaret eden Kaya, böyle
bir durumda hastaların başlangıçta yürüme olmak üzere konuşma, yutma
fonksiyonlarını kaybettiklerini ve yatağa bağımlı yaşadıklarını kaydetti.
ALS hastalarını, Zihinsel fonksiyonları yerinde, ancak kendi vücutlarına
hapsolmuş diye tanımlayan Kaya, ALS hastalarının sorunlarının anlaşılması ve bu
sorunları çözmeye yardımcı olmanın önemini vurguladı. Bu hastalığa yönelik bazı
alternatif tedavi yöntemleri geliştirildiğine dair asılsız haberlere yer
verildiğine dikkati çeken Kaya, Asılsız tedavilerin, ilaç tedavilerinin, aslı
olmayan tedavilerin halkın aklını karıştırmasına engel olmaya çalışıyoruz dedi.
Alper Kaya, kas hastalıkları olan kişilerin konuşma güçlükleri nedeniyle
acil servislerde sorunlarını anlatamadıklarını, ayrıca acil servislerde görev
yapan personelin de nörolojik hastalıklara karşı nasıl müdahale edileceğini
bilmediğini ifade etti. Sık sık yaşanan elektrik kesintilerinin solunum cihazına
bağlı hastaların hayatını riske attığına dikkati çeken Kaya, hastaların
sosyolojik, psikolojik ve fizyolojik desteğe ihtiyaçları olduğunu bildirdi.
-Uydurma yöntemlerin reklamı yapılıyor-
Türkiye Kas Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Coşkun Özdemir, Türkiye
Cumhuriyetinin, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkün amaçladığı bilim toplumu
olmayı başaramadığını savundu. Toplumun halen bilim dışı yöntemlerle
aldatılabildiğine işaret eden Özdemir, medyada bazı bilim dışı uydurma
yöntemlerin reklamının yapılabildiğine değindi.
Prof. Dr. Özdemir, Türkiyede 100 bin kas hastası olduğunun tahmin
edildiğini, hastalıkları nedeniyle özürlü durumuna düşen vatandaşların kamu
hizmetlerine ulaşımının kolaylaştırılması gerektiğini kaydetti. Özdemir,
hükümetin 2005 yılında imzalanan bir uluslararası anlaşmanın ardından 7 yıl
içinde kamu araç ve binalarını özürlüler için ulaşılabilir hale getirmeyi
hedeflediğini, ancak bunda başarılı sonuca henüz ulaşılamadığını söyledi.
Toplantıya katılan kas hastası Kemal Koçak, kas hastalarının teşhis
döneminde genetik merkezler ve uzan sayısının yetersiz olduğunu, tanı ve teşhis
sürecinde ciddi sıkıntı yaşandığını kaydetti. Özürlü birey sayısını azaltmak için
öncelikle kadın doğum uzmanlarının bilgilendirilmesinin önemine işaret eden
Koçak, kalıtsal hastalığı bulunan aile bireylerinin bilgilendirilmesindeki
çalışmaların da kısıtlı olduğunu söyledi.
Koçak, kas hastalıklarında teşhis sonrasındaki takibin kısıtlı olduğunu,
hastaların kamu kurum ve kuruluşlarına erişiminde de hala sıkıntı yaşandığını
anlattı.
-Alzheimer unutkanlıktan ibaret değil-
Türkiye Alzheimer Derneği Ankara Şubesi Başkanı Prof. Dr. Esen Saka
Topçuoğlu, alzheimer hastalığını tamamen durduracak bir yöntemin halen
geliştirilmediğini, ancak mevcut semptomlara yardımcı olacak ilaç ve davranışsal
yaklaşımlarla hastalara yardımcı olmaya çalıştıklarını anlattı.
Alzheimer hastalarının istismarına karşı daha dikkatli olmak gerektiğine
değinen Topçuoğlu, Alzheimer hastalarına mucize gibi ilaç şeklinde yapılan
alternatif yöntemlerin hiçbir yararı olmadığını bildirdi.
Ankara Şubesi Başkan Yardımcısı Dilek Ürgüray, Alzheimer hastalığının
unutkanlıktan ibaret olmadığını vurguladı. Bu hastaların yakınlarına çeşitli
destekler verilmesi gerektiğini belirten Ürgüray, ayrıca toplumun da alzheimer
hastalığı konusunda bilgi sahibi olmasının önemine işaret etti. Yaşlanan
kişilerin davranış ve hafızalarındaki değişiklikler, tekrar tekrar aynı sormaları
sormalarının alzheimer şüphesini doğurduğunu belirten Ürgüray, bu hastalara
yönelik gündüz ve sürekli bakım evleri kurulması gerektiğini bildirdi.
-MS hastalarının sorunu yanlış etiketlenme-
Türkiye MS Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Aslı Tuncer, MS
hastalığının çoğunlukla genç erişkinlerde, daha çok beyin ve omur ilikteki hasar
nedeniyle ortaya çıktığını kaydetti. Bu bireylerin hayatlarının en yoğun ve en
aktif dönemlerindeyken bu durumla karşılaştıklarını belirten Tuncer, bunun da hem
aileye hem de topluma yıkım getirdiğini vurguladı.
MS hastalarının en çok yanlış etiketlenme sorunu yaşadıklarını belirten
Tuncer, şöyle konuştu:
Hastalık özellikle genç bireylerin hayatlarında iş bulma, iş
bulabilirlerse de haksız yere işten çıkarılma sorununu getiriyor. Doğru bilgi
ışığında hastalığın tanıtılmasında medyanın desteğini istiyoruz. Bu hastaların
evde bakımları önemli. Evde bakım açısından, yıkanmasından, çevrilmesinden,
yürütülmesinden, günlük aktivasyonlarına kadar aslında aile bireylerinin iyi
eğitilmesi gerekiyor. Bu eğitim için de hekime zaman verilmesi gerekiyor. Aile
hekimleri olması gerekiyor. Yanlış yönlendirilen tedaviler bizim hastalığımız
için de önemli. Sülükten yosun tedavisine kadar yanlış uygulamalar oluyor. Bunlar
açısından da Sağlık Bakanlığının yüksek denetimi olması gerektiğini
düşünüyoruz.
Türkiye MS Derneğinden Nazire Yıldırım da, MS polikliniklerinin sayısının
artırılmasını istedi. Toplumun bu hastalığı iyi tanımadığını, denge problemleri
nedeniyle de MSli bireylere, sarhoş muamelesi yapabildiğini anlatan
Yıldırım, Sabahtan iyi olabiliyor, öğleden sonra sıkıntısı olabiliyor. Bu da
işten kaytarma olarak algılanabiliyor ve işlerine son verilebiliyor diye
konuştu.
Türkiye MS Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Kürşad Korkut,
engelli bireylere nasıl davranılması gerektiği ve nelere ihtiyaçlarının olduğunun
halka iyi anlatılmasının önemine değindi.
Muhabir: Güç Gönel
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu