Gaziantep'te kutnu dokumacılığı yapan sayılı ustalardan olan 93 yaşındaki Mehmet Teymur, ilerleyen yaşına rağmen hala tezgahı başında
kumaş dokumaya devam ediyor.
İlk kez 1932 yılında dokuma tezgahına başına oturan ve o tarihten bu yana kutnu kumaşı dokuyan Teymur, dürüst ve çalışkan kişiliğiyle çevresindekilerden büyük saygı görüyor.
Mehmet Teymur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dürüst ve hilesiz çalışmanın önemine vurgu yaparak, bu sayede her şeyin bereketli olduğunu dile getirdi.
Yaşamı boyunca güneşin doğuşu ile güne başladığını ve her sabah saat 07.00'de iş başı yaptığını anlatan Teymur, ''
Sabahın bereketinden yararlanıyorum. Günün bereketini yakalamak için
erken kalkmak çok önemli. 93 yaşındayım, beni bu yaşımda ayakta tutan çalışma aşkımdır. İnsanlar
emekli olunca bir köşeye çekiliyorlar, bu da insanın çöküşünü hızlandırıyor'' dedi.
Kendisini sık sık ziyaret edenlerin elini öpmek istediğini ve babasından aldığı
ders sayesinde buna asla izin vermediğini kaydeden Teymur, ''
Atatürk döneminde il müftülüğü yapan babam, elini öpmek istediklerinde geri çekilirdi. Sebebini sorduğumda (el öptürmek insana benlik,
kibir ve gurur verir.Benlik en kötü huylardan biridir) derdi. Ben de bunu yaşamım boyunca uyguladım'' diye konuştu.
Evli ve 6 çocuk babası olan Teymur,
darbe dönemleri ve savaş yıllarında zor gürler yaşadığını vurgulayarak, bugün huzur ve mutluluk içinde geçen günleri için şükrettiğini sözlerine ekledi.
-KUTNU KUMAŞI-
Gaziantep'te eskiden beri devam eden kutnu kumaşı dokumacılığı bir dönem bölgenin en önemli geçim kaynakları arasında yer almış el sanatlarından biri oldu.
Kerem'in Aslı'ya söylediği rivayet edilen ''Hint'ten gelirdi kutnu kumaşı...'' hafızalarda yer ederken, tamamen el tezgahlarında dokunan kutnu, ipekli bir dokuma türü olarak
tekstil sektörünün önemli
ürünlerinden biri oldu.
16. yüzyıldan beri yörede dokunan kutnu kumaşı, eskiden özellikle alımlı giyinmek isteyen kadınların hayallerini süslerdi.
Anadolu Selçukluları'ndan bu yana dokunan kutnu kumaşları
Osmanlı padişahları tarafından da
elbise olarak diktirilirdi.
''Filoş'' adındaki suni ipek ve
pamuk ipliğinden dokunan kutnu, hammaddesinde sentetik hiçbir ürün olmadığı için öncelikli
tercihler arasında yer aldı. İpeğin çeşitli
boyalara defalarca batırılarak, kendisine has
renk ve motifler oluşturulması sonucu dokunan kutnu kumaşı,
üretim sırasında şu aşamalardan geçiyor:
Önce bobin halinde olan ip, söküm işlemine tabi tutularak çile haline getirilir. Söküm işlemi için yörede 'devre' adı verilen dört köşeli dolaplar kullanılır. Çözgü iplikleri çile haline geldikten sonra boyama işine geçilir. Yüz derecelik boya kazanlarında ipler boyayı emene kadar bekletilir. Kazandan çıkartılarak sıkılan iplikler kurutulduktan sonra dokuma sırasında kopmaması için mezekçilere gönderilerek düzeltilmesi ve kopukların ayrılması sağlanır. Daha sonra 'taharlanan' yani taraktan geçirilen ipler dokumaya hazır demektir.
Daha çok el tezgahlarında, kimi yerlerde ise motorlu atölyelerde dokunan kutnu kumaşı 'kutnu ve alaca' olmak üzere ikiye ayrılır. 'Mecidiye, hindiye, zencirli, kemha, darcı, sedefli, mekkavi, kürdiye, cütari, rehvancıoğlu, kırkalem,
sultan,
Osmaniye,
mehtap mercan, sedyeli, çiçekli olmak üzere 60'tan fazla çeşidi olan kutnunun hakim rengi sarıdır.
Altın rengindeki sarı, kumaşa renk vermekle kalmaz,
doğal bir
parlaklık sağlar. Kırmızı, mor, yeşil, bordo,
pembe,
mavi ve
siyah renklerin de tercih edildiği kumaş, eskisi kadar olmasa da kimi yörelerde halen
giysi olarak kullanılıyor.
Şimdilerde kutnu kumaşı, yöresel kıyafetlerin yanı sıra dekoratif amaçlı, çeşitli aksesuar, turistik giysi, çanta,
terlik, perdelik kumaş ve folklor kıyafetlerinin üretiminde de kullanılıyor.
(MUH-SEÇ-MRT-HMD)07.06.2011 11:58:05