Anayasa Mahkemesi (AYM), üç yıl içinde biriken
dosyaları bitirme noktasına getirdi.
Mart 2011 sonu itibariyle AYM'de 2010 yılı dışında bekleyen dosya kalmayacak.
Yargıtay ve
Danıştay'da ise biriken dosyaların sayısı yüz binleri aştı.
Anayasa Mahkemesi'nde 2010 yılı sonu itibarıyla incelemesi devam eden, karara bağlanmayan
Yüce Divan, Yüce Divan Değişik İşler, Siyasi Parti Kapatma, Siyasi Parti İhtar, Değişik İşler, İptal Davası ve İtiraz Başvurusu olmak üzere 265
dava bulunuyor. 2007 yılında toplam dosya sayısı 385 iken bu sayı 2010 yılı sonunda 265'e düştü. 2007 yılında devreden dosya sayısı 268 iken, 2008 yılında 278, 2009 yılında 207, 2010 yılında ise 143 dosya devretti. Yetkisiz kişilerce yapılan başvurular, 1993 yılına kadar esas numarası verildikten sonra verilen gerekçeli kararlarla görevsizlikten reddedildi. Anılan tarihte bu uygulamadan vazgeçilerek bireysel başvurular esas defterine kaydedilmeksizin reddedildi.
Anayasa Mahkemesi'nin iş yükünü ise özellikle CHP'nin açtığı davaların oluşturması dikkat çekiyor. Kendisinin 2007'de göreve geldikten sonra, AYM üyelerinin de desteğiyle birikmiş dosyaları karara bağlamayı iş edindiğini dile getiren Başkan
Haşim Haşim Kılıç, Mart 2011 sonu itibariyle AYM elinde 2010 yılı dışında bekleyen dosya kalmayacağını söyledi.
"SİYASİ SORUNLARA ODAKLANDILAR"
Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Haşim Kılıç'ın
Yargıtay ve Danıştay başkanlarının bugüne kadar üyeleriyle yargıdaki birikmeyi nasıl çözebileceklerine dair bir toplantı dahi yapmadıklarını belirterek, "Üzülerek söyleyeyim,
yüksek yargı bugüne dek uyumaktan başka bir şey yapmadı. Belli günlerde konuşma yapıp
mesaj vererek sorun çözülmüyor." açıklamasına yargı çevrelerinden
destek geldi.
Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı
Sinan Kılıçkaya, Kılıç'ın açıklamalarının çok doğru ve yerinde olduğunu söyledi. Şuana kadar yüksek yargı başkanlarının son 10 yılda
adli yıl açılışlarında yaptığı binlerce sayfalık konuşma dokümanlarına bakıldığında yargının gerçek sorunlarıyla ilgili on sayfa yazının dahi bulunamayacağını savunan Kılıçkaya, yüksek yargının yöneticilerinin sorunlardan çok siyasi sorunlara odaklandığını belirtti.
İşini yapmayanların, başka işlerle meşgul olanların işlerinin birikmesinin
doğal bir süreç olduğunu vurgulayan Kılıçkaya, yeterli hâkim ve savcının olmamasının ise dosyaların birikmesinin mazereti olamayacağını ifade etti. Yüksek yargı mensuplarının şimdiye kadar yaptığı tek teklifin daire sayılarının artırılması olduğunu hatırlatan Kılıçkaya, daire sayıları artınca buna karşı çıktıklarını ve kendileriyle çeliştiklerini kaydetti.
Yargı reformlarına karşı çıkılmasının sebebinin "Yargının elden gitmesi ve bağımsızlaşması" olduğunu dile getiren Kılıçkaya, yargının tıkanması pahasına değişiklikleri engelleme içine girdiklerini ifade etti. Yargının kendine çeki düzen vereceğini belirten Kılıçkaya, 10 yıl önce bir Anayasa Mahkemesi başkanının bu tür açıklamalar yapamayacağını, bugün yargının bağımsız hale geldiğinin bir göstergesi olduğunu söyledi.
"MAKAM KAPMA PEŞİNE DÜŞTÜLER"
Emekli Yargıtay savcısı
Ahmet Gündel de Kılıç'ın açıklamalarının son derece yerinde olduğunu ifade etti. Başkanın sözlerini kendilerinin yıllardan beri söylediklerini dile getiren Gündel, iş yoğunluğu, dosyaların sağlıklı bir şekilde karara bağlanamama probleminin bugün çıkmadığını, yıllardan beri varolduğunu söyledi.
Dosyaların tutukluluk durumları incelenmeksizin beklediğini dile getiren Gündel, insanların cezaevinde perişan olduğunu vurguladı. Kılıç'ın dediği gibi Yargıtay ve Danıştay Başkanları ve üyelerinin oturup "nasıl bu dosyaları sağlıklı bir şekilde bitirebilecek
sistem geliştirebiliriz, siyasi otorite ile paylaşalım, ortadan kaldıralım" gibi bir düşünceye sahip olmadıklarının altını çizen Gündel, sadece önlerine gelen dosyalara baktıklarını, ağırlıklı bir şekilde makam kapmanın peşine düştüklerini belirtti.
Yargıtay'da her zaman mutlaka bir
seçim olduğuna dikkat çeken Gündel, Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı Başkanlığı, daire başkanlığı,
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelik seçimi,
Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı ve üyeliği gibi birçok seçimin yapıldığını hatırlattı.
İşin tetkik hâkimlerine yıkıldığını dile getiren Gündel, bu fedakâr insanların dosyaları inceleyerek hazırladıklarını ifade etti. "Nasıl çözelim?" diye bir zahmete kendilerini sokmadıklarını anlatan Gündel, "Konumlar, statü oluşturmuşlar. Bir
yaşam düzeni,
tatlı hayat diyebileceğim, yıllardır devam ettirdiler, devamından yana oldular. En çok sıkıntıyı, Yargıtay'da işi olan vatandaş gördü. Bu düzenin değişmesinden son derece mutlu olmaları gerekir. Yüksek yargıda bir devrim yapılmıştır. Bu devrimin yararlarını önümüzdeki süreçte göreceğiz." diye konuştu.