Adana Barosu Başkanı Aziz Erbek, Adana 4. Ağır
Ceza Mahkemesinin, 5 kişinin öldürülmesi olayıyla ilgili müebbet ve 36 yıl
hapis cezası verdiği iki kardeşin CMK'nın 102. Maddesi kapsamında
tahliye taleplerinin ret edilmesini doğru bir karar olarak değerlendirdi.
Söz konusu davada işlenen her bir cinayetin ayrı bir fiil ve ayrı suç olduğunu ifade eden Erbek, verilecek cezanın da ayrı olacağını ifade etti. Adana 4.
Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararın içeriğini bilmediğini açıklayan Erbek, "Eğer kişi birden çok suç işlemiş; o her biri için ayrıca yargılanıyor ve tutuklanıyorsa
evet 'her biri için ayrı değerlendirme yapmak lazım.' Ama çok sayıda maktulün olduğu bir ceza davası, tek bir suç, tek bir kastın sonucu oluşmuşsa bunu ayrı tutuklama sürelerine tabi tutmak kanaatimizce doğru değildir." dedi.
TUTUKLAMA SÜRELERİ YARGININ İÇİNDE OLDUĞU DURUMU GÖSTERİYOR
Son günlerde gündemi oluşturan tutuklama sürelerinin yargının içinde bulunduğu durumu göstermesi bakımından çok büyük önem taşıdığını vurgulayan Erbek, "Yıllardır hukukçular söylüyor. İlk derece
mahkemelerinden başlayarak Yargıtay'ın yükünün ağırlığını her ortamda dile getiriyoruz. Bunun sonunda davaların sonuçlanma sürelerinin uzaması kamuoyunun adalete olan güveni ciddi şekilde sarsıyor." diye konuştu.
Meselenin bu kadar çarpıcı bir şekilde ortaya çıkmasının sorunun çözümüne çare olmasını umduğunu belirten Erbek, tutuklamaların sona erdirilmesiyle sanki sanıkların
beraat ettiği gibi bir yanlış algıya sokulduğunu kaydetti.
Erbek, şöyle devam etti: "Oysa bu sanıkların yargılaması devam ediyor. Mahkeme davanın sonunda
tutuklama kararı verdiğinde bu kişiler yeniden cezaevine konulacak. Tutuklama sürelerinin uzunluğu yıllardır biz hukukçular tarafından çarpıcı bir şekilde eleştirilmekteydi. Yasa koyucunun 2004 yılında çıkardığı bu
düzenleme ile
Avrupa Birliği müktesebatına uygun şekilde tutuklama süreleri makul sürelere çekme çabası bugün karşımıza toplumsal bir sorun olarak çıktı. Bu konuda yargının kendisini sorgulaması gerektiği gibi yürütmenin de bu sorunların çözümü için gerekli adımları atmamasının tespitini yapmak gerekiyor."
Yargının
iş yükü altında ezildiğini hatırlatan Aziz Erbek, en basit bir davanın iki üç yıl sürdüğüne dikkat çekti.
Erbek, Bu koşullarda yetersiz olan hakim ve diğer yardımcı
personel sayısının giderilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.