Zafer Akpınar - Bursa'nın
İznik ilçesinde yaşayan öğretmen çift, 2009'da dünyaya gelen çocuklarının göbek bağını beşe bölüp, parçalardan birini Kafkaslar'daki Elbruz Dağı'nın zirvesine, diğerini Almanya'daki Heidelberg
Üniversitesinin bahçesine gömdü.
Çift, iki parçadan birini
Tibet'e gömecek, diğerini okyanusa atacak. Son parçayı ise 18 yaşından sonra çocuklarına verecek.
İznik'te bir
ilköğretim kurumunda görev yapan Soner Sarıhan (35), AA muhabirine, 1998'den bu yana kendisinin sosyal bilgiler, eşinin ise
sınıf öğretmeni olduğunu söyledi.
Yıllardır
dağcılık sporuyla da ilgilendiğini ifade eden Sarıhan, bugüne kadar
Türkiye ve çeşitli ülkelerde çok sayıda tırmanışının olduğunu anlattı.
Sarıhan, 2009'un
Ağustos ayında Tibet Çınar adını verdikleri bir çocuklarının dünyaya geldiğini anlatarak, şöyle konuştu:
''Türk toplumunun adetlerine göre, bebeklerin göbek bağları cami, üniversite, kamu kurum ve kuruluşları gibi yerlere gömülüyor. Biz de Tibet Çınar'ın iki isminin de beş harften oluşması nedeniyle göbek bağını beşe böldük. İlk parçayı Almanya'nın Heidelberg Üniversitesinin bahçesine gömdük. Niye bu üniversite? İkinci Dünya Savaşı'nda İngiltere'nin bombalamadığı tek yer bu üniversite. İnsanlar öldürülmüş, kentler harap edilmiş ancak bilime, eğitime ve üniversiteye saygıdan bu yer bombalanmamış. Biz de özellikle bu üniversiteyi seçtik. Mantık,
akıl ve bilim, oğlumuzun hep yolunu aydınlatsın istedik.''
Diğer parçayı Kafkaslar'ın ve Rusya'nın en yüksek dağı olarak nitelendirilen 5 bin 642 metre yüksekliğindeki Elbruz Dağı'nın zirvesine gömdüklerini dile getiren Sarıhan, ''Oğlumuz, dağlar kadar gururlu ve başarılı olsun diye zirve seçtik. Neden bu zirve? Dağcı olarak tırmandığım en yüksek nokta burasıydı'' dedi.
Geriye üç parça kaldığını vurgulayan Sarıhan, şunları kaydetti:
''Bir parçasını Tibet topraklarına gömeceğiz. El değmemiş topraklarda, bir yanı hep
doğal ama gizemli kalsın diye buraya gömeceğiz. Aslında en büyük etken adının Tibet olması. Diğer parçayı bir okyanusa atacağız. Oğlumuzun gönlü, okyanuslar kadar derin ve vicdanı
denizler kadar geniş olsun diye böyle
tercih ettik. Mavi, deniz ve ufuk
özgürlük, sonsuzluk demek. Anlamları var. Oğlumuzun hayatı, dünyada
yaşam alanlarının karalarla sınırlandırıldığı gibi olmasın. Özgür olsun. Diğer parçayı saklayacağız. 18 yaşından sonra kendisine vereceğiz. Kendisi ne isterse onu yapsın.''
Sarıhan, ayrıca, her yıl çocuklarının
doğum gününü farklı dilde kutladıklarını belirterek, geçen yıl Rusça, bu yıl Macarca
kutlama yaptıklarını sözlerine ekledi.
(ZAK-KAK)04.10.2011 10:37:20