AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, ''Başbakan Adnan Menderes'i asanlar, yani Milli Birlik Komitesi, kendi programlarında misyonlarını şöyle ifade ediyorlardı: 'Kümes hayvanlarını ıslah edeceğiz.' Millete bu gözle bakıyorlardı'' dedi. Çelik, Adana'da merkez Yüreğir ilçesi Atakent Mahallesi'ndeki seçim bürosunun açılışında yaptığı konuşmada, bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Aydın'da miting yaptığını, Aydın'ın, 51 yıl önce bugün gerçekleştirilen 27 Mayıs ihtilali sonucu asılan Başbakan Adnan Menderes'in doğduğu yer olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan'ın Aydın'dan Türkiye'ye ilettiği mesaja değinen Çelik, şöyle devam etti: ''51 yıl önce 27 Mayıs'ta o başbakan bu millete sevdalı olduğu için, demokrasi ve hürriyet için, büyük Türkiye için yol yürürken, elinde silah olan eşkıyalar, asker üniforması giymiş eşkıya kılıklılar bir ihtilal gerçekleştirdiler ve bir başbakanı şehit ettiler. O gün gerçekleştirilen bu ihtilalden sonra 12 Mart darbesi, 12 Eylül darbesi ve 28 Şubat darbesi geldi. Eğer o ihtilal olmasaydı, Türkiye bugün belki de 100-150 yıl daha ileride olacaktı. Eğer o ihtilal olmasaydı, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat olmayacaktı, belki 27 Nisan olmayacaktı. Binlerce genç işkenceden geçirilmeyecekti. Bu milletin zenginliği, milli iradesi gasp edilmeyecekti. Üstelik, nasıl bir ihtilal, nasıl bir eşkıyalık biliyor musunuz? Siyasi tarihi bilenler bilir, Başbakan Menderes'i asanlar, yani Milli Birlik Komitesi, kendi programlarında misyonlarını şöyle ifade ediyorlardı: 'Kümes hayvanlarını ıslah edeceğiz.' Millete bu gözle bakıyorlardı.'' Bugün millete söz konusu gözle bakmayı destekleyenlerin bulunduğunu ifade eden Çelik, şöyle konuştu: ''O zamanın Genelkurmay Başkanı Şükrü Erdelhun'un rütbelerini söktüler, öğrencilere tokatlattırdılar. Kore Gazisi Tahsin Yazıcı Paşa'yı tutukladılar. Kara kuvvetleri komutanını tutukladılar. Atatürk'ün silah arkadaşı Ali Fuat Cebesoy'u tutukladılar. Başbakan Menderes'i astı, şehit ettiler. Fatin Rüştü Zorlu'yu, Hasan Polatkan'ı astılar. 5 bin Türk subayını emekli ettiler. Yargıtay'ın yarısını, namuslu hakimlerini, Danıştay'ın üçte birini emekli ettiler. Böyle bir eşkıyalık, yine Türkiye'nin içeride ve dışarıda büyüdüğü, büyük Türkiye olmaya gittiği bir zamanda geçekleştirildi. Yine 'vatanı koruma ve kollama' bahanesi adı altında, bu milletin büyümesini engellemek, bu milletin geleceğe daha güçlü yürümesinin önüne engeller çıkarmak için yaptılar. Ondan sonra bu millet çok yol yürüdü. Önüne 12 Mart, 12 Eylül'leri, işkenceleri çıkardılar. Binlerce genç, bu ülkenin en kaliteli evlatları zindanlarda ömür verdiler.'' Söz konusu güçlerin, Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'nin liderliğine yürüdüğünü gördüklerini ve aynı oyunları oynadıklarını ifade eden Çelik, şunları söyledi: ''Kafadan uydurulmuş bir siyasi yasakla siyasi hayatına son vermeye çalıştılar. 26 Mart günü cezaevinin önünde yaptığı konuşma sırasında, o otobüsün içinde ben de vardım. İstanbul'dan bir otobüsle yola çıktık, Başbakanımızı cezaevine bırakmaya gittik ama o otobüs İstanbul'da camiden çıktıktan sonra cezaevine gidinceye kadar, otobana çıkıncaya kadar neredeyse saatler boyunca metrekare metrekare yol alabildi. Çünkü aynı bugün bu meydana dolmuş sizler gibi, o gün milletimiz bütün yolları, sokakları doldurmuştu. Henüz başbakan olmamış, genel başkan olmamış, partisi bile olmayan birisi, İstanbul Belediyesi Başkanlığı görevindeyken yasaklanmış birisini cezaevine götürüyorduk ama o otobüs ilerleyemiyordu. Çünkü millet şunu biliyordu. Birileri onu cezaevine hazırlasa da millet onu iktidara hazırlıyordu.'' ''Dünyada hangi güç odağı olursa olsun, kimin elinde kuvvet, zorbalık, zulüm olursa olsun, son sözü millet söyler. Milletten daha üstün söz yoktur'' diyen Çelik, şöyle dedi: ''Sanmayın ki sekiz buçuk yılda buraya kolay gelindi. Bir sürü mayın döşendi, tuzaklar kuruldu, provokasyonlar yapıldı. Bu kadrolar bedel ödemeye hazır biçimde bir sürü tehlikeli tuzağı atlatarak ama sizin iradenize inanmış, kulağını ve vicdanını size vermiş olarak bugünlere geldiler. Sizin bize emanet ettiğiniz milli iradeye bu kadrolar hiçbir zaman ihanet etmemiş, bu hakka ve hukuka sahip çıkmıştır.'' (AYC-AG-SRP)28.05.2011 09:34:10