Ankara Valisi Alaaddin
Yüksel, Ankara'nın kaliteli bir
ürün olduğunu belirterek, ''Markaların şehri olacağız, Ankara'yı bir dünya
markası haline hep birlikte getireceğiz'' dedi.
Yüksel, ITEC İnternationel School, İncesu Gayrimenkul Danışmanlığı,
ARES Group ve Ankara Genç İş Adamları Derneği'nin ortaklaşa Rixos Otel'de düzenlediği ''Ankara'nın Markaları Zirvesi 2011''in açılışında yaptığı konuşmada, markanın muhatabının insan olduğunu ifade etti.
Çok müthiş bir yüzyılın yaşandığını belirten Yüksel, yüzyılın nasıl geliştiğini, neler getirdiğini en iyi anlayanların, yorumlayanların ve takdir edenlerin
gençler ve genç iş adamları olduğunu kaydetti. Dünyada değişimin baş döndürücü hızda yaşandığını anlatan Yüksel, ''Hepimiz biliyoruz ki küresel bir milenyum tiyatrosu perde açtı ve orada karma karışık bir bir oyun oynanıyor. Yapılması gereken şey bu perdenin karşısında oturan bütün dünya insanının burada nasıl oyun oynandığına iyi bakmasıdır'' dedi.
Değişimin devlet yönetimleri,
hizmet anlayışları ve vatandaş devlet ilişkilerinde de yaşandığına işaret eden Yüksel, devletle ilişkilerinde artık vatandaşların devlete, ''bana adam gibi muamele yapın, beni fark edin, benim gözümün içine
bakan bir yapı oluşturun, beni de hizmetlerin içine katın, insan haklarına saygılı olun bana adam gibi davranın, beni göz ardı etmeyin'' dediğini, insanların artık devletten etkili, verimli, hızlı hizmet istediğini dile getirdi. Marka konusunda ise ''Artık alemin kralını cebinde parası olan kişi olduğu anlaşılıyor'' diyen Vali Yüksel, şunları kaydetti:
''Dünya şehirlerinin süper ligde oynaması gerekiyor. Şimdi yapılması gereken, Ankara'nın tüm akil insanlarının ortak
akılda buluşmasıdır. Bu şehrin içinde yaşayan insanların markalara yatırım yapması gerekir. Hangi
kentler fason işlere talipse yoluna devam etsin, ama bu kent fason işlerle uğraşan bir kent olmamalıdır ve elbette olmayacaktır.
Herkesin markayla buluşmada bir gerekçesi vardır. Herkesin gerekçesini adam gibi yakalayacaksınız. Yani kafalarına bir çizik atacaksınız. Bir çizik atmak, markanın genel tanımı budur. Sizi hiç unutmayacak. Size ulaşmada gerekçesini kendi yaratacak. Ürününüz, yaşadığınız şehre felsefik bir katkı sağlayacak ve kullananlar bunu başkalarına da anlatacak. Bunu yaparken meşhur olmakla marka olmayı iyi ayırt etmek gerekiyor.
İşi fazla abartmaya gerek yok. Her insanın bir hizmet ya da mal almada bir gerekçesi vardır. Bunu iyi tespit edip, bu şehri bir markalar şehri yapacağız. Zaten Ankara kendisi kaliteli bir ürün. Şimdi yapılması gereken kenti yüreğinde hissedenlerin
takım çalışması yapmasıdır. Bu kentte sadece üniversitelerin, organize sanayi bölgelerinin olduğunu söylemek bu kenti marka yapmaya yetmez. Turizmin bile bu şehirde çok ciddi konuşulması gerekiyor. Bu şehirde tüm bunların konuşulması için her şey var, muhteşem bir insan yapısı var. Biz Ankara olarak kaliteli bir ürünüz ve markaların şehri olacağız. Ankara'yı bir dünya markası haline hep birlikte getireceğiz. Ben Ankara'ya güveniyorum, Ankara'yı gezdikçe, sizleri tanıdıkça güvenim daha da artıyor.''
-ATO BAŞKANI BEZCİ-
Ankara
Ticaret Odası (ATO) Başkanı
Salih Bezci konuşmasında markanın bir mal veya hizmetin kimliği olduğunu kaydetti. Markanın bir malı diğerinden ayırdığını belirten Bezci, söz konusu malın yararlarını ve kalitesini sembolize edip, hatırlanmasına katkıda bulunabildiğini kaydetti.
Ürünlerin fabrikalarda, markaların zihinlerde oluşturulduğunu belirten Bezci, insanların bir markayı satın alırken sadece o ürünü değil, ürün hakkındaki tüm algıyı satın aldıklarını belirterek şunları kaydetti:
''Marka üründen öte bir şeydir. Marka nedir? sorusuna
cevap ararsak. Tüketici ile ürün arasında kurulan ilişkidir. Tüketiciyle duygusal bağdır. Kişilikli, karakterli, itibarlıdır. Cesur ve etkileyicidir. Dayanıklıdır, zariftir. Kaliteli ve güvenilirdir. Tutkuludur, hassastır ve duyarlıdır. Marka olmak için,uygulanabilir bir iş planı, her zaman geçerli bir strateji, bilgili ve inanan bir
ekip gerekmektedir. Markalaşmak demek reklam yapmak değildir. Marka olmak
logo, ambalaj ve reklam yapmak değildir. Markalaşmak bütünleşik
iletişim gerektirmektedir. Dünyanın en güçlü markaları marka stratejisinden hiç ödün vermeden ve değerini her gün artırarak çalışmaktadır. Hiçbir zaman (ben oldum, ben en büyük markayım) demiyorlar.
Marka konusunda konferans vermek benim haddim değil. Konuşmama giriş olması için bu kısa sunumu yapmak zorunda kaldım. Benim asıl ilgi alanım, Ankara'da marka yaratılmasına katkıda bulunmak ve Ankara'nın markakent olmasına hizmet etmektir. Bunun için farklılıklarımızı öne çıkararak, markalaşma çalışmalarının sürekliliğini sağlayarak, zamanın aşındırıcılığına karşı koruyarak, değerlerimize sahip çıkarak, potansiyellerimizin farkına vararak, yenilikçi ve yaratıcı düşünceyi hakim kılarak, müşteriye, kendimize, kentimize, saygı duyarak, profesyonel ekiplerle bütünleşmiş pazarlama iletişimi sistemini kurarak çalışmak zorundayız.''
-MARKA YARATMAK BİR YATIRIMDIR''-
Marka yaratmak, marka olmak ve marka kalmanın bir yatırım olduğuna işaret eden Bezci, marka yaratmanın maddi ve manevi açıdan da zorluğuna işaret etti. Markanın uzun bir
yolculuk olduğunu belirten Bezci, Ankara'nın,
2023 yılında ''markankara'' olması isteniyorsa günler, aylar ve yıllarca
disiplinle ve işin özünden uzaklaşmadan çalışmak zorunda olduklarını söyledi. Plansız ve odaklanmamış reklam harcamaları ve tesadüfi başarıların marka olmaya yetmeyeceğini belirten Bezci, Ankara'nın markalaşma yolundaki projelerini doğru seçmek ve stratejik alanlar belirlemek zorunda olduklarını anlattı.
Ankara'da global marka olma yolunda ilerleyen markalar bulunduğunu, bunlardan bir kaç tanesinin markalaşma konusunda önemli adımlar attığını belirten Bezci, bunların marka danışmanları ve profesyonel iletişimcilerle çalıştıklarını, sadece Ankara'da değil,
yurt dışında da fabrikaları bulunduğunu, hem global üretici, hem global tedarikçi durumunda olduklarını, ARGE'ye önem verdiklerini ve müşteri memnuniyetine inandıklarını anlattı.
Bu firmaların 58
ülkeye ihracat yaptıklarını belirten Bezci, ''Yakın bir gelecekte dünya pazarında marka olmuş olarak görürseniz hiç şaşırmayın'' dedi.
-ASO BAŞKANI
ÖZDEBİR-
Ankara
Sanayi Odası (FMT) Başkanı
Nurettin Özdebir de markanın her şeyden önce bir güven unsuru olduğunu belirterek,
tüketicilerin bu güvenle o markadan beklentilerini, prestij ve ihtiyaçlarının tam karşılanmasını satın aldığını kaydetti. Bu güvenin ise kolay kazanılan ve yalnızca reklamla sağlanabilecek bir şey olmadığını anlatan Özdebir, dünyadaki global markaların ise global ülkeler ve şehirlerden çıktığına işaret etti. Çin'in dünyanın en büyük ihracatçı ülkesi olduğuna anımsatan Özdebir, ancak bilinen bir markası olmadığını kaydetti. İsviçre'nin Türkiye'den
küçük bir ülke olmasına rağmen bir çok markaya sahip olduğunu, Almanya'nın
Mercedes gibi bir markası olduğunu ifade eden Özdebir, Mercedes markasının arkasında, disiplin düzen ve tertip bulunduğunu söyledi.
Ankara'nın İstanbul'dan sonra ticaretleşme ve markalaşmada ikinci sırada yer aldığını belirten Özdebir, Ankara'nın son zamanlardaki gelişimiyle dünyada bir global başkent olma yolunda ilerlediğini bildirdi. Bunun markaların tanıtımına da büyük katkı sağlayacağını belirten Özdebir, Türkiye'deki önemli marka kuruluşlara bakıldığında bunların temelinin Ankara'da atıldığının görüldüğünü kaydetti.
Bu markaların Ankara'da yerleşmesini sağlayacak iklimin yaratılmasının kendilerinin görevi olduğuna kaydeden Özdebir, Ankara'nın son zamanlarda oldukça önemli bir hamle yaparak ilerlediğini, bunun ise hep beraber oluşturulan bir marka değeri bulunduğunu söyledi. Özdebir bu marka değerine hep birlikte sahip çıkılması gerektiğini ifade etti.
''Şehrimize sahip çıkmamız lazım'' diyen Özdebir,
sivil toplum kuruluşları olarak bu konuda aralıksız çalışmaları gerektiğine vurgu yaptı.
(ÖZK-TAM-GZA)31.05.2011 13:07:47