Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç, "Artık, tarihsel düşmanlıklar ve nefret üzerine oluşturulan politikalar ile
bölgesel barış ve huzur ortamını yakalamak mümkün değildir." dedi.
Arınç,
Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) ve Dışışleri Bakanlığı Stratejik
Araştırmalar Merkezi (SAM) Başkanlığı tarafından Bursa'da düzenlenen '
Balkan Ülkeleri
Medya Forumu'na katıldı.
Kosova Devlet Bakanı Mahir Yağcılar,
Karadağ Devlet Bakanı Rafet Husovic,
Sırbistan Devlet Bakanı Süleyman Ugljanin'in de katıldığı forumun açılışında konuşan Arınç,
Balkanların tarihinin hep birlikte yazıldığını ve kaderinin birlikte inşa edildiğini söyledi.
Balkanlarda bir zamanlar var olan
çatışmaların artık son bulduğunu hatırlatan Arınç,
Türkiye olarak komşularla sıfır problem, çok iyi ilişkiler kurmayı amaçladıklarını dile getirdi. Arınç, şöyle konuştu:
"Balkanlar, halen
Avrupa'nın en kırılgan bölgesidir. Avrupa'da kalıcı barış ve istikrarın tesisi açısından bölge herkes için bir sınav niteliğindedir. Türkiye olarak bizim Balkanlara politikamız, herkes için güvenliktir, düzeyli siyasi diyalogdur, karşılıklı
ekonomik ilişkilerdir. Bölgenin çok etnikli çok kültürlü ve dinli sosyal dokusunun muhafazası olarak dört temel esasa dayanmaktadır. Tüm bölge ülkelerinin Avrupa ve Avrupa-
Atlantik perspektifini gönülden destekliyoruz. Balkan politikamızı yürütürken, 'bölgesel sahiplenme' ve 'kapsayıcılık' ilkelerini esas almaktayız. Bölge liderlerinin yakınlaşma ve uzlaşı çabalarını takdirle izliyor ve destekliyoruz."
Türkiye'nin
Yunanistan ile ilişkilerine de değinen Arınç, ikili ilişkilerin iyi niyetle her alanda geliştirilmesine çalışıldığını ifade etti. Arınç, aynı şekilde Sırbistan,
Bosna-
Hersek,
Hırvatistan, Kosova,
Makedonya,
Bulgaristan,
Slovenya,
Romanya, Karadağ ve
Arnavutluk ile ilişkilerin geliştirildiğini vurguladı.
"TARİHSEL DÜŞMANLIKLARLA HUZURU YAKALAMAK MÜMKÜN DEĞİL"
Artık, tarihsel düşmanlıklar ve nefret üzerine oluşturulan politikalar ile bölgesel barış ve huzur ortamını yakalamanın mümkün olmadığını ifade eden Arınç, şöyle devam etti: "Aynı coğrafyayı paylaşan bizler bütün enerjimizi kısır çekişmeler, faydasız inatlaşmalar, rasyonel olmayan talepler ve tarihsel düşmanlıkları sürdürmek yerine, insanlarımızın,
demokrasiden, özgürlüklerden, huzur ve refahtan pay almaları için kullanmalıyız. İlişkilerimize korkularımız, komplekslerimiz değil, ümitlerimiz ve özgüvenimiz yön vermelidir. Biz, içinde akraba ve soydaş topluluklarımızın da yaşadığı Balkanları, kendi evimiz gibi görmekteyiz."
"MEDYANIN TARİHİ SORUMLULUĞU"
Balkan ülkelerinin ve halklarının bu yeni dönemdeki karşılıklı ilişkilerini geliştirmede, dostluğun ve kardeşliğin tesisinde medyanın rolüne de değinen Arınç, şunları kaydetti:
"İşte bugün bu sorumluluğun gereğini konuşmak ve birlikte tartışmak üzere buradayız, aynı çatı altındayız. Geçtiğimiz nisan ayının ortalarında yine bana bağlı olan Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumu'nun ev sahipliğinde
Güneydoğu Avrupa
Kamu Hizmeti Medyası Birliği Toplantısı'nı gerçekleştirdik. Kamu yayıncılığında yeni arayışların tartışıldığı o toplantının ardından gerçekleşen bu toplantı bir ilk olma özelliğini taşımaktadır. Buradan ortaya çıkacak fayda, öncelikle yüz yüze gelmemizdir, birbirimizin gözünün içine bakmamızdır. Soğuk
Savaş dönemlerinde, aramızda
demir perdelerin olduğu zamanlarda bu imkanlardan bile mahrum kaldık. Kişisel, toplumsal tecrübelerimizi birbirimize aktaramadık. Aynı tarihi tecrübeye sahip, aynı coğrafyanın, aynı kültürel haritayı paylaşan devletlerin, politikacıları, aydınları, yazarları,
gazetecileri olarak uzun yıllar birbirimizden haberdar olamadık."
Türkiye'nin, demokrasi çıtasını yükselterek, hukuk düzeninde büyük adımlar attığının altını çizen Arınç, 2002 yılından bu yana
AK Parti iktidarının, demokratik ve ekonomik istikrar çıtasını en üst düzeye çıkardığını, bireysel özgürlükler, temel
insan hakları ve
basın özgürlüğü alanında tarihi adımlar attığını ifade etti. Türkiye'nin; içeride demokratik istikrara ve ekonomik kalkınmaya paralel olarak dışarıdaki itibarını da en üst düzeye taşıdığına işaret eden Arınç, "Türkiye'de bugün 163'ü yaygın, 73'ü bölgesel, 2 bin 368'i yerel olmak üzere toplam 2 bin 604 gazete; 3 bin 469
dergi ile toplam 6 bin 73 süreli yayın; 24'ü yaygın, 15'i bölgesel, 210'u yerel, 77'si kablolu, 143'ü uydu olmak üzere ve TRT'nin 11 kanalı ile toplam 480 televizyon; 35'i yaygın, 98'i bölgesel, 931'i yerel, 53'ü uydu olmak üzere ve TRT'nin 12 kanalı ile toplam bin 129
radyo kanalı ile çok canlı ve dinamik bir medya ortamına sahiptir. Tabii bunlara internet medyasını da eklememiz gerekmektedir. Bugün hanelerin yüzde 41.6'sında, girişimlerin de yüzde 90.9'unda internet kullanılmaktadır. 2004 yılında özgürlükçü bir basın kanunu yürürlüğe koyduk. Radyo Televizyon Yasası'nı, Avrupa
Sınır Ötesi Yayıncılık Anlaşması ve AB standartlarına uygun olarak yeniledik. Ayrıca, internet yayıncılığıyla ilgili de bir yasal
düzenleme de şu an hükümetimizin gündemindedir." şeklinde konuştu.
Konuşmanın ardından,
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniveristesi Rektör Vekili Sebahattin Balcı, Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya'ya Kırgızistan'ın yaylalarını gösteren tablo
hediye etti.