Tuba Karahan - Bir rivayete göre 1224'te
Anadolu Selçuklu Hükümdarı I. Alaeddin Keykubat döneminde, bazı kayıtlara göre ise I. İzzettin Keykavus döneminde 1211-1220 yıllarında yaptırıldığı belirtilen Ulu
Cami, Selçuklu mirasını günümüze taşıyor.
4 yıl önce harabe halindeki görüntüsünden
restorasyonla kurtarılarak yenide tarihe kazandırılan 8 asırlık cami, Büyük Selçuklu Devleti'nin İran'daki cami geleneğinin Anadolu'daki yansımasının ilk örneğini oluşturuyor.
Ulu Cami'nin Anadolu'da dört eyvanlı yapısıyla ilk ve tek olduğunu belirten
Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, caminin ve civarındaki yapıların tarihi yansıtmasının yanı sıra Anadolu'nun ana
yurt olmasında da önemli etkileri bulunduğunu kaydetti.
Yazlık ve kışlık bölümlerinin yanında orta avlunun da bulunduğu caminin
kıble bölümündeki Şahabiyye-i Kübra Medresesi'nin dönemin ilk üniversitesi olma özelliğini taşıdığını ifade eden Gürkan, medresede yetişenlerin Anadolu'ya ışık saçan birçok ilim adamı olduğunu bildirdi.
Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin bu medresede eğitim gördüğünü belirten Gürkan, Mevlana'nın eğitimini tamamlamasının ardından 4 yıl burada görev yaptığını, daha sonra Anadolu topraklarında eğitim verdiğini söyledi. Gürkan, din alimi Muhittin Arabi'nin de bu medresede 8 yıl hocalık yaptığını kaydetti.
Caminin bulunduğu alanın önemine işaret eden Gürkan, Ulu Cami'nin çevresindeki camilerde bulunan 5 minarenin arasında kalan güvenlikli bir
külliye olduğunu söyledi.
Külliyede mimarların da yetiştirildiğini ve bu mimarların Anadolu'ya dağılarak
Sivas ve Konya'daki birçok tarihi ve ihtişamlı yapıyı inşa ettiklerini ifade eden Gürkan, bu külliyeyi günümüze tam olarak kazandırabilmek için Şahabiyye-i Kübra Medresesi'nin bulunduğu yerde kazı çalışmalarının yapıldığını, buranın da kazılar sonrası bütünüyle ortaya çıkarılması halinde Vakıflar Bölge Müdürlüğünce restorasyon çalışmalarıyla bugüne kazandırılacağını kaydetti.
-MİNBERİ ETNOGRAFYA MÜZESİ'NDE SERGİLENİYOR-
Selçuklu geleneğini temsil eden ilk eser olarak büyük önemi bulunan külliye, Memluklüler ve sonra da
Osmanlı İmparatorluğu döneminde geçirdiği restorasyonların ardından en son 1966'da yeniden ele alınmış. Ancak o tarihten 2007'ye kadar harabe haline gelen külliyenin cami kısmı 2007'de Vakıflar Bölge Müdürlüğünce tekrar
restore edilerek tarihe kazandırılmış. Avlusu, eyvanı, mihrap önü, tuğla kubbesi, çini işlemeleri ve taş duvarlarıyla ince işçiliği bakımından oldukça zengin olan caminin minberi
Ankara Etnografya Müzesi'nde sergileniyor.
(TBK-AY-HAN)29.09.2011 13:35:55