Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği
Isparta - Burdur Temsilcisi Tuğba Kıratlı,
ülkelerinde yaşanan kaoslardan kaçarak sonu belli olmayan yola çıkan ve başka ülkelere sığınan
mültecilerin, bu süreçte işe yaramadan ve toplumla yeterince kaynaşamadan
yaşamaktan rahatsızlık duyduklarını belirterek, ''Sağlıksız ortamlarda
yolculuk yapıyorlar. Kimileri yolda hayatını kaybediyor, kimileri ise kendilerini kabul eden ülkeye sığınıyor. Ancak, buradaki hayatları da askıda'' dedi.
Kıratlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği'nin mültecilere hukuki danışmanlık verebilmek ve onlara
psikolojik destek olmak amacıyla kurulan bir
dernek olduğunu söyledi.
Dernek olarak Türkiye'de yaşayan mültecilere el uzattıklarını ve yaşadıkları sorunları en aza indirmeye çalıştıklarını söyleyen Kıratlı,
Birleşmiş Milletler
Mülteciler Yüksek Komiserliği kapsamında korunan, illerde de Valiliklerin destekleriyle hayatlarını sürdüren mültecilerin,
sığınmacı olmaları nedeniyle yerleştirildikleri ülkelerde çeşitli sorunlar yaşadıklarını anlattı.
-AFRİKA KÖKENLİLER GELİNCE MÜLTECİLERİN VARLIĞI ANLAŞILDI -
Türkiye'nin de mülteci kabul eden bir ülke olduğunu belirten Kıratlı, Isparta'da yaklaşık 7 yıldır mülteci bulunduğunu, ancak Ispartalılar'ın, mülteci gerçeğini son yıllarda
Afrika kökenli mültecilerin gelmesiyle anladıklarını belirtti. Kıratlı, Isparta'da 600 civarında mülteci bulunduğunu kaydetti.
Mültecilerin gittikleri ülkelerde yaşadıkları en önemli problemin dil konusu olduğuna işaret eden Kıratlı, Türkiye'de çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından
Türkçe kursları düzenlendiğini ve bu sorunun da kısa sürede aşıldığını belirtti. Ancak aşılmayan sorunların da bulunduğunu anlatan Kıratlı, mültecilerin yaşadıkları bir başka önemli sorunun ise gerek kendi ülkelerinde gerekse yolculuk sırasında yaşadıkları travmalar olduğunu dile getirdi.
-GEÇİCİ BİR YAŞAM VE TRAVMALAR -
Dernek olarak mültecilerin yaşadıkları travmaları atlatmalarına yardımcı olmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını ifade eden Kıratlı, onlarla sohbet ettiklerini,
diyalog kurduklarını bildirdi. Kıratlı, şunları söyledi:
''Ülkelerinde yaşadıkları savaş ortamı,
cinayetler ve bunun sonucunda sevdiklerini kaybetmeleri onların ülkelerini terk etmelerini zorunlu hale getirmiş. Nereye gittiklerini bilmedikleri bir yola çıkıyorlar. Kendilerini kabul edecek ülke arıyorlar. Sağlıksız ortamlarda yolculuk yapıyorlar, kimileri yolda hayatını kaybediyor, kimileri ise kendilerini kabul eden ülkeye sığınıyorlar. Ancak buradaki hayatları da askıda. Çalışamıyorlar, toplumla yeterli entegrasyonu sağlayamıyorlar. Geçici olarak hayatlarını geçirmeye çalışıyorlar. Tüm bu süreçte de ciddi travma atlatıyorlar.''
Kaçış yolculuğundan en fazla çocukların etkilendiğini anlatan Kıratlı, çocukların içine kapanık, dış dünyadan korkan bir davranış sergilediklerini dile getirdi. ''
Masum melekler'' olarak nitelendirdiği çocukların kirlenmemesi için daha hassas davrandıklarını söyleyen Kıratlı, toplumla kaynaşmalarını sağlamak için çeşitli aktiviteler yaptıklarını belirtti.
-KONU VİCDANİ DEĞİL İNSAN HAKLARI ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLMELİ -
Mülteci konusunun toplumsal bir olgu olduğuna işaret eden Kıratlı, hem coğrafi hem de insani boyutuyla farklı bir ülkeye sığındıklarını, bu konunun vicdani değil,
insan hakları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Zaman zaman insanların mülteci konusunda yeterli bilgiye sahip olmamalarından dolayı sıkıntılar yaşanabildiğini ifade eden Kıratlı, bunun aşılması noktasında da çeşitli kurum ve kuruluşlar önderliğinde mülteciler, politikaları ve yönetmelikleri hakkında eğitimler düzenlendiğini söyledi.
Mülteciler için Türkiye'nin üçüncü yani yerleşme ülkesi olmadığını belirten Kıratlı, mültecilerin de bunun farkında olduklarını ve yerleşebilecekleri bir ülkeye gitmeye çalıştıklarını aktardı. Mültecilerin, sığınmacı olarak değil, kendi vatanları gibi bir ülkede yaşamak istediklerini kaydeden Tuğba Kıratlı, ''Ülkelerindeki kaostan kurtulmak için sonu belli olmayan bir yolculuğa çıkan ve ciddi travmalar atlatan mültecilerin en büyük hayali sınırları olmayan bir dünyada yaşamak'' diye konuştu.
-MÜLTECİLERİN GÜNLÜK YAŞAMI -
Mülkteciler,
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin onayı ile mülteci kabul eden ülkelerdeki belirlenen illere yerleştiriliyor. Mültecilerin burada ne kadar kalacağı ve nereye gidecekleri yine aynı kurum tarafından belirleniyor. Mültecilerin, konut ve
gıda ihtiyaçları bulundukları illerin valiliklerince karşılanıyor. Çalışmaları
yasak olan mülteciler, kabul edildikleri illerde
misafir gibi yaşıyorlar. Kendileri için düzenlenen dil kurslarına katılarak dil öğrenip çevre ile uyum yapmaya çalışan mülteciler, zamanlarını evlerinde dinlenerek ya da gezerek geçiriyorlar. Bazı mülteciler ise, verilen para ve sağlanan imkanları yetersiz bularak kaçak yollardan çalışmayı
tercih ediyor. Mülteciler genellikle inşaat ve hafriyat gibi vasıfsız işlerde çalıştırılıyor.
Mülteciler için en zor olanı ise, eğitimlerini ve yeteneklerini ortaya koyamayıp sadece temel ihtiyaçlarını gidererek yaşıyorlar, yaşadıkları acıları ve mutlulukları paylaşacak kadar yakın kimse bulamıyorlar. Dolayısıyla yaşamlarında çok fazla eksiklik hisseden mültecilerin tamamına yakını, bir an önce ülkelerine dönmenin, ya da yaşadıkları yerdeki insanlara sağlanan tüm hakların kendilerine de sağlanmasının özlemini çekiyorlar.
(HÖ-FAL-MHD)28.07.2011 10:46:49