Semra Orkan -
Cemaat Vakıfları Temsilicisi Vakıflar Meclisi Üyesi Laki Vingas, hükümetin
azınlık mallarının iadesiyle ilgili gayretlerinin samimi, gerçekçi ve realist olduğunu belirterek, ''Azınlık mallarının iadesi kararı, cemaatlerin
Türkiye'de rahat ve huzur içinde yaşamaları için bir teminattır'' dedi.
Hükümetin aldığı azınlık mallarının iadesine ilişkin kararı AA muhabirine değerlendiren Vingas, konunun medyada çok fazla yer almasıyla insanların böyle bir problemin farkına vardığını ve çözümü için de bir gayret sarf edildiğini görmekten mutluluk duyduğunu söyledi.
Vingas,
AK Parti hükümetinin çözüme yönelik ciddi gayretleri olduğunu belirterek, ''Azınlık mallarının iadesi kararı, cemaatlerin Türkiye'de rahat ve huzur içinde yaşamaları için bir teminattır. Kendi geleceklerini Türkiye'de görmelerini sağlayan önemli bir adım, geçmişteki ön yargıları kıran kararlı bir girişimdir. Hükümetin azınlık mallarının iadesiyle ilgili gayretleri samimi, gerçekçi ve realisttir'' şeklinde konuştu.
AK Parti hükümeti döneminde gayrimüslim
azınlıkların ilk defa defansif tavırlarından çıkarak, bir
açılım sergilediğini vurgulayan Vingas, şunları kaydetti:
''Azınlıklar, yeni süreçte öz güvenli hissetmeye başlamışlardır. Geleceklerinin teminat altına alınabileceğine inanmaktadırlar. Çocuklarımızın artık siyaseten borçlu doğmayabileceğine seviniyoruz. Devletle temas etmenin artık korkulacak bir şey olmadığını gördük. Nihayet mütekabiliyet kavramının vesayeti azalmakta kağıt üzerinde kalmış vatandaşlık tanımı ve bilinci tekrar gerçek anlamda olgunlaşmaya başlamıştır.''
-''İADE SIRASINDA BİR SORUN YAŞANMAYACAK''-
Vingas, büyük devlet olmak için açılmak, kabuk tutmuş yaraları tartışmak gerektiğini dile getirerek, ''İade konusunu akademik platformdan toplumsal platforma indirmek lazım. Mesela insanlar endişeleniyor. 'Niye böyle milyarlık vakıflar bu insanlara veriliyor, ihtiyaçları mı var?' ya da 'Benim oturduğum evin ilk sahibi Rummuş şimdi evim elden mi gidecek?' gibi sorular soruyor. Bunların açıkça anlatılması lazım'' dedi.
Azınlıklar olarak az olmanın mağduriyet duygusuyla değil, eşit ve
doğal vatandaşlığın gururu ve geleceğin teminatıyla yaşamak istediklerini ifade eden Vingas, devlet yetkililerinin ''Biz kimseye
hediye vermiyoruz, lütufta bulunmuyoruz, ait olanı iade ediyoruz. Hakkı sahibine veriyoruz'' şeklindeki yaklaşımlarının son derece anlamlı olduğunu vurguladı.
Vingas, bu sürecin bir
sürpriz olmadığını, 2008'de de iadeler olduğunu, artık iade prosedürlerinin bilindiğini dile getirerek, ''Öyle tahmin edildiği gibi iade sırasında bir sorun yaşanmayacak. Bu konudaki siyasi irade çok nettir. Eskiden tapu dairelerinde sıkıntılar vardı. 2009'daki genelgeyle bu da yok oldu. Bu kararnamenin çizdiği hatlar içindeki tüm hakların verileceğine ve devir işlemi sırasında bir sorun oluşmayacağına inanıyorum. 200 ile 300 arasında bir mülk devredilecek'' şeklinde konuştu.
-''VAKIFLARIN GELİŞMESİ, ÜLKEMİZ İÇİN DE BÜYÜK BİR KATMA DEĞERDİR''-
Başvuruların yönetmelik hazırlandıktan sonra başlayacağını ve yönetmeliğin de bir ay içinde tamamlanacağını tahmin ettiğini anlatan Vingas, başvuru için 1 yıl gibi bir sürenin söz konusu olduğunu söyledi.
İadenin arkasından önemli olanın cemaatlerin bu binaları doğru kullanmaları ve ortak sosyal projelere katkıda bulunmaları olduğunu ifade eden Vingas, ''Cemaat vakıflarımızın faaliyet alanları geniştir. İbadethanenin yanında, eğitim, sosyal faaliyet,
hastane,
yardım ve aşevi gibi
hizmetleri veren ve kültür birikimleriyle bulundukları yerde bir kültür köprüsü vazifesi veren kurumlardır. Vakıfların gelişmesi, ülkemiz için de büyük bir katma değerdir'' dedi.
Laki Vingas,
Avrupa Birliği (AB) süreci ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (
AİHM) azınlık mallarının iade edilmesinde etkin olduğunu, ancak bu hakkın sırf AB ya da AİHM nedeniyle sağlandığını söylemenin haksızlık olacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Bu bir süreçtir. Öyle olsa hükümet, AİHM'e tazminat vereyim gayrimenkuller elimde kalsın da derdi eğer zorlama olsaydı. Burada hükümetin sorunu çözmedeki iyi niyetinin AB ve AİHM'e bağlı olduğuna inanmıyorum. Tabii ki başlangıçta bir dinamik unsur olmuşlardır. Ciddi anlamda bir iyi niyet ve bir hak anlayışının olduğunu düşünüyorum. 'Biz Avrupa'nın hatırına yapalım, onları memnun etmek için haksız olsa da malları verelim' diye değil, 'haktır' diye veriliyor. Ganimet gibi değil, hak iadesi çerçevesinde görmek lazım.''
-''YENİ HAZIRLANACAK ANAYASAYA KATKI SUNMAK İSTİYORUZ''-
Vingas, gelecek süreçte yeni bir
Anayasa konusunun gündemde olduğunu, herkesin bu anayasayı sahiplenmesi için çalışmalara bilfiil katılması gerektiğini belirterek, ''Yeni Anayasa, bizim de Anayasamız olmalıdır. Bunun için cemaatler olarak çalışmalara başladık, mülkiyet haklarını, din ve
inanç özgürlüğünü, kültür haklarını, örgütlenme eşitliğini öne çıkaran evrensel
insan haklarına uygun bir Anayasa oluşturulması için katkıda bulunacağız'' diye konuştu.
Türkiye nüfusunun
genç ve geçmişle olan tarihi bilgilerinin sınırlı olması nedeniyle ötekileştirme veya
yabancı sayılma gibi bir sorun yaşadıklarını ifade eden Vingas, sözlerini şöyle tamamladı:
''Toplumda yeterince tanınmıyor olmamızdan dolayı bu konuya öncelik vererek, görünürlümüzü artırmamız gerektirmektedir. Bu heyecanımızı pekiştiren ardı sıra güzel gelişmeleri yaşamaktayız. Bunların devam etmesini arzu ediyoruz. Geçmişten gelen gayrimüslimlere mahsus sıkıntılardan arınmış bir Türkiye'yi çocuklarımıza bırakmak istiyoruz.''
-''ÖZELLİKLE AK PARTİ DÖNEMİ, AZINLIKLAR İÇİN BİR MİLAT OLDU''-
Ermeni Cemaati Vakıflararası Dayanışma Platformu Koordinasyon Kurulu üyesi Harutyan
Harun Şanlı da mülkiyetlerin geri verilmesinin zor şartlar altında hizmet veren okullarına önemli bir gelir sağlayacağını belirterek, ''Özellikle AK Parti dönemi, azınlıklar için bir milat oldu. Gayrimüslimler olarak çok ciddi sıkıntılar yaşıyorduk, kilisemize bir çivi
çakmak için bile azınlıklar masasından izin alırdık. Bunların hepsi 2003'ten sonra adım adım aşıldı'' dedi.
Ermeniler olarak, kendilerini Türk milletin asli unsuru olarak gördüklerini ifade eden Şanlı, aidiyet duygusunun kendileri için çok önemli olduğunu, Türkiye'nin dışında bir vatan bilmediklerini söyledi.
AB'nin Türkiye'ye sürekli azınlık hakları konusunu dayatmasını da çok anlamlı bulmadıklarını, hatta rahatsız olduklarını belirten Şanlı, ''Zaten sorunlarımız bir bir çözülüyor. Bunun haricinde tabii ki ufak tefek sorunlarımız da var. Mesela eğitim ve patrikhanemizin tüzel kişiliği konuları gibi. Ancak bunların da
yeni Anayasa ile çözüleceğine inanıyoruz'' diye konuştu.
Kararın bir
jest olarak yorumlanamayacağını, haksız yere alınan bir malın söz konusu olduğunu ifade eden Şanlı, ''Bu bir hakkın iadesidir. Öyle bazılarının iddia ettiği gibi birileri mecbur kıldığı için hükümetin bunu yaptığına da inanmıyorum'' dedi.
Türk ve gayrimüslim çocukların iç içe dostluk içinde yaşaması gerektiğine vurgu yapan Şanlı, ''Yanlış zihniyetle doldurulan kafaların boşaltılması lazım. Hala Ermeni milleti bir Türk düşmanı gibi görülüyor. Aslında biz halklar olarak, bunun böyle olmadığını biliyoruz'' diye konuştu.
(SMR-KÖS-ZG)07.09.2011 12:01:57