Bahar aylarının gelmesiyle
Kırım Kongo ve Batı Nil gibi viral
enfeksiyonların insanlara bulaşka riski de artıyor. Uzmanlar, risk altındaki vatandaşların bu enfeksiyonlardan korunmak için bilinçli ve dikkatli davranması gerektiğini ifade ediyor.
Klimik Derneği'nce 23-27
Mart tarihinde 15.'si gerçekleştirilecek olan Viral enfeksiyonlar oturumunda
Türkiye için yeni olan Batınil virüsü (BNV) , yine ortaya çıkan toscana virüs enfeksiyonları yanında her sene yeniden görülen kırım kongo virü s ve hanta virüs enfeksiyonları da ele alınacak.
Klimik Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr.
Taner Yıldırmak, Kırım Kongo ve Hanta virüs enfeksiyonlarının
tedavilerindeki güçlük ve
ölümcül sonuçlar doğurması bakımından öne çıktığını belirtiyor. Bu dört viral hastalık
toplum sağlığı bakımından sorun oluşturmaktadır, risk altındaki vatandaşlarımızın da korunmak için bilinçli ve dikkatli davranması gerekiyor. Bu hastalıklar ile ilgili dikkatli inceleme yapılmaz ve akla getirilmezler ise başka hastalıklarla karışabileceklerine dikkat çeken Yıldırmak, kesin laboratuar tanılarını koymanın da çabuk ve kolay olamayabileceğini vurguluyor.
Uzmanlar özellikle ciddi seyreden hastalar için
erken tanı ve
destek tedavisinin önemli olduğuna dikkat çekiyor. İnsana bulaştıran aracılardan bu hastalıklara yakalan
mamak için en etkili yoldur.
Dr.Taner Yıldırmak,bu virüslerin Türkiye'de bulunmalarının yanında,
yaşam alanı bulduğu diğer ülkelere yapılan seyahatlerde de kişilere enfeksiyon bulaşabileceğini ifade ediyor.
Viral enfeksiyonlar ve Türkiye'de görüldükleri bölgeler şöyle:
- Batı Nil Virusu : Atlar, kuşlar ve insanları arasında
sivrisinekler aracılığıyla bulaşır. Hayvanlar arasında ölümle sonuçlanan salgınlar yapabilir. Türkiye'de geçmişte yapılmış olan araştırmalar ile çeşitli memeli hayvanlar ve insanların bu virüsle karşılaşmış olduğu gösterilmişti. Ancak 2010 yılı
Ağustos aylarında Manisa'da bilinen nedenlerle açıklanamayan
beyin iltihabını (ensefalit) düşündüren hastalar dikkati çekmiş ve bunların BNV enfeksiyonuna bağlı olduğu gösterilmiştir. Yaz sonu ve sonbahar başına rastlayan dönemlerde
yaşlı kişilerde daha sık görülür. Sivrisinek yaşam alanlarının ortadan kaldırılması hastalıktan korunmak için en önemli mücadele yoludur.
- Toscana virüs: Enfeksiyonu tatarcık sineklerinin ısırığıyla bulaştıktan 3-4 gün sonra ani başlayan ateş, kas ve baş ağrılarıyla kendini gösteren sıtmaya benzer belirtiler yapan ancak üç gün kadar sürüp kendini sınırlayan bir hastalıktır. Beyin ve zarlarını etkileyebilmektedir. Yaz aylarında artar ve kapalı toplumlarda salgınlar yapabilir. Tatarcık humması ülkemizde ilk kez 1925 yılında
İstanbul Selimiye askeri kışlasında çıkan bir salgınla dikkati çekmiştir.
Akdeniz, Ege ve
Trakya bölgeleri hastalık için özellikle riskli alanlardır. 2008 ve 2010 yılları arasında
İzmir-Ödemiş,
Adana-Kozan,
Ankara-Mamak,
Kırıkkale ve en son 2010'da Kahramanmaraş'ta salgınlar tespit edilmiştir.
- Kırım Kongo virüsü: Türkiye'de 2002 yılından bu yana tespit edilmiştir. Her sene yüzlerce vatandaşımızın hastanede yatarak tedavisini gerektirmekte ve can kayıplarına yol açmaktadır. Hastalığın yerleşik olduğu kırsal bölgelerde
kene ısırığıyla insanlara bulaşır. Keneler üzerinde yaşadıkları sığır,
koyun,
keçi, tavşan ve
tilki gibi hayvanlarda bulunan bu virüsü insanlara naklederler.
Virüs hayvanlarda hastalık belirtisi meydana getirmez. Genelde mayıs ve ekim ayları arasında enfeksiyonlar görülür. Hastalığın tedavisini yürüten
sağlık çalışanları da kan ve bulaş riski altındadır. Korunmak için aşısı, virüs kesin etkili bir ilacı yoktur. Hastalara yoğun destek tedavisi uygulanır.
- Hanta virus: Ateş kanama ve
böbrek yetmezliği yapan bir virüstür. Kemiricilerden insanlara bulaşır. Hastalığa daha çok kırsal bölgelerde ve ilkbahar yaz aylarında rastlanmaktadır. Ülkemizde ilk Hanta virüs salgını 2009 yılında
Zonguldak ve
Bartın illerinde saptanmıştır.Virüs bulaştıktan yaklaşık iki hafta içinde ateş, trombositlerde düşüklük ve böbrek yetmezliği tablosu gelişir düzelmesi haftalarca süren bir hastalıktır. 1/3 oranında ölüm görülebilir. Virüse kesin etkili bir tedavi ve koruyucu aşısı yoktur.
Hastalık görülen bölgelerde fareler ve çıkartılarıyla temasın önlenmesine yönelik tedbirler dikkatle uygulanmalıdır.