Devlet Bakanı Faruk Çelik,
Diyanet İşleri Başkanı'nın
protokolde hak etmediği bir yerde olduğunu söyledi. Çelik, "Şu anda Diyanet İşleri Başkanlığımız protokolde 51. sırada. Dolayısıyla bunun
müftülüklere uzanması var. Bu hakkın da iade edilmesi gerekir."
Çelik, Adana'daki programı kapsamında İl Müftülüğü'nü ziyaret etti. Müftü
İsmail Canbolat'tan kurumun sorunları hakkında bilgi alan Çelik, Diyanet İşleri'nin
ülkenin temel taşlarından biri olduğunun altını çizdi. Teşkilatın 1924'ten başlayan serüveninin "inişli–çıkışlı" dönemler geçirdiğine işaret eden Çelik, "İlk kurulduğunda bizzat
cumhurbaşkanı tarafından
Diyanet İşleri Başkanı ayakta karşılamış ve uğurlamıştır. Ama zaman içinde beli dönemlerde ilgi duyulmayan ve gözden uzak tutulmuş. Zamanla çok ihtiyaç duyulduğunda da yine göz önüne getirilmeye çalışılmış." dedi. 1965 yılında Diyanet İşleri'nin derli toplu bir
teşkilat yasasına kavuştuğunu hatırlatan Çelik, bu dönemde de yasanın 10 yıl sonra mevcut yapıya
cevap vermediğinden yeni bir düzenlemeye tabi tutulduğunu kaydetti. Değişikliğin
Anayasa Mahkemesi'nden döndüğünü vurgulayan Çelik,
İslam dininin sağlıklı kaynaklardan insanlara ulaştırılmasında görevli olan bu muazzez kurumun adeta teşkilat yasasız konuma düşürüldüğünü belirtti. Teşkilatın yaklaşık 31 yıl ikincil yasalarla idare ettiğine işaret eden Bakan Çelik, Teşkilat Yasası'nın
AK Parti hükümetine nasip olduğunu anlattı. Yasanın öncelikle çok daha rasyonel bir idare yapısını öngördüğünü açıklayan Çelik, kurumun genel müdürlükler düzeyinde oluşturulduğunu bildirdi.
"BİR ÇOK DEVLET DİYANET MODELİNİ SORUYOR"
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sadece Türkiye'deki 81 ilde değil; dünyanın 81 ülkeye
hizmet sunduğunu aktaran Çelik, şunları söyledi: "Diyanet teşkilatı Türkiye'nin sınırlarını çoktan aşmış; Rusya'dan
Amerika ve Japonya'ya kadar. Bu güzel çalışmalarımız aslında yeni devlet olmuş
Balkan ve
Asya coğrafyasında örnek teşkil etme adına ciddi taleplerle karşılaşıyor. Birçok devlet 'Diyanet madeli nedir, ne değildir; bizim ülke şartlarına nasıl adapte edilir?' diye soruyor. Kurumu çıkış kapısı olarak görülüyor, bizzat devlet başkanları tarafından bizlere ifade edildi. Bu anlayıştır ki 81 ülkede Diyanet İşleri hizmetleri kabul görüyor."
DİYANET TEŞKİLATI PSİKOLOJİK TAHRİBATA UĞRAMIŞTIR
İnişli çıkışlı zaman diliminde Diyanet camiasının
psikolojik olarak çok ciddi tahribatlara uğradığını ifade eden Çelik, "Bu tahribat ve sıkıntıdan dolayı 'sanki kamu görevlisi değilmiş gibi' muamele görmüş. Bunu milletimiz ve kurucu irade hak etmiyor. Gördüğünüz hizmet milletin manevi değerlerini dönük boşlukları doldurmaya dönüktür. İnsanı insan yapan değerlerdir. Böyle bir talep toplumsal ve bireysel olarak söz konusu. Fakat yaşanan hadiseler ister istemez bezginlik, yorgunluk, bıkkınlık, korku, endişe gibi durumları ortaya çıkarmıştır. Düşünebiliyor musunuz; kamu görevlilerinin yargılanması ayrı, din görevlilerinin yargılanması farklı olmuş. Böyle ayrımların getirdiği sıkıntılar din görevlilerini daha çekimser duruş sergileme gibi izah edilmesi zor psikolojik sorunlar oluşturmuştur. Ama bugün yasa tüm bu problemleri ortadan kaldırmıştır." şeklinde konuştu.
PROTOKOL HAKKI İADE EDİLMELİ
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın müsteşarlık düzeyine çıkartıldığını hatırlatan Faruk Çelik, şöyle devam etti: "Şu anda Diyanet İşleri Başkanlığımız protokolde 51. sırada. Dolayısıyla bunun müftülüklere uzanması var. Bu hakkın da iade edilmesi gerekir. Süreç içerisinde camianın hak etmediği bazı yanlışların sonucudur. İşe başlarken kurucu fesle protokolde 3'üncü sırada gördüğü Diyanet İşleri Başkanı bugün maalesef 51. sırada olmasına duyarsız kalınmıştır. Bunları da düzelteceğiz. Çünkü gördüğünüz görev, son derece önemli. Getirdiğimiz
kariyer sistemi ile artık din görevlilerimiz arasında bir
yarış olacaktır."