Aralarında
Adana Barosu'nun da bulunduğu 24 baronun yargıdaki düzenlemelerle ilgili açıklaması tepki topladı.
Nizam
Hukukçular Derneği Başkanı
Emin Bayram, baroların bu bildirisinin bağlı tüm avukatların görüşlerini yansıtmadığını vurguladı.
Bayram yazılı açıklamasında, yargı alanındaki reform çalışmalarının hızlı bir şekilde devam ettiğini hatırlattı. Bu günlerde bazı barolar tarafından yapılan açıklamaların çözümden ziyade çözümsüzlüğe yönelik kendi içinde çelişkili açıklamalar olduğunu dile getiren Emin Bayram, "Bir bölüm barolar,
Yargıtay ve Danıştay'daki üye ile daire sayısının artırılmasıyla dolaylı yoldan yargının siyasallaştığını ima ediyor. Ancak
Yargıtay'da ve Danıştay'da yıllardır çözüm için bekleyen
dosyaların nasıl çözüleceği yönünde bir fikir beyan edilmemesini düşündürücü bulmaktayız." ifadesini kullandı.
Baroların, avukatların ve özellikle hukuk ihlaline uğramış vatandaşların haklarını koruması gerektiğini ifade eden Bayram, açıklamayı yargı sürecinin uzamasından en çok
mağdur olan avukatların ve vatandaşların haklarını korumaktan uzak bulduklarının altını çizdi. Açıklamanın Adana Barosu'na kayıtlı tüm avukatların görüşlerini yansıtmadığını anlatan Bayram, şu ifadeleri kullandı: "Baroların,
hukukçu akademisyenlerin, hukuk derneklerinin 'hukukun ideolojisi olmaz' ilkesi ile hareket etmelerinin en doğru hareket tarzı olduğunu savunuyoruz.
Meslek örgütü baroların siyasallaşmaması gerektiğini düşünüyoruz. 2005 yılında bu yana
yüksek yargılarda çözüm bekleyen dosya sayıları hızlı bir şekilde artmış. Ama yüksek yargı daire ve üye sayıları artmamıştır. Netice itibari ile yargı ve
adalet sistemi ağır
iş yükü altında ezilmeye başlamış ve ihtiyaçlara
cevap veremez hale gelmiştir."
KAPSAMLI YARGI REFORMUNA İHTİYAÇ VAR
Türkiye'de geniş ve kapsamlı bir yargı reformuna ihtiyaç olduğu gerçeğinin apaçık ortada durduğuna dikkat çeken Emin Bayram, yargı reformunda önce
adliye binaları kapasitelerinin artırılması ile yeni hâkim, savcı ve adli
personel ihtiyacının karşılanması sorununun çözülmesi gerektiğini aktardı.
Mesleki olgunluğa ve yeterli hukuk bilgisine sahip avukatların bu açığın kapatılmasında değerlendirilebileceğine işaret eden Bayram, "Kısa vadede yüksek yargıda çözüm bekleyen dosyaların bir an önce sonuçlanması için en acil ve tek yol daire ve üye sayısının artırılmasıdır. Bunun haricinde tıkanan sistemin kısa vadede çözülmesi mümkün gözükmemektedir. Kaldı ki aksi bir çözüm yöntemi geliştiren kimse de yoktur. Geç gelen adalet adalet değildir. Gelinen nokta itibari ile adalet artık çok geç gelmekte bazen ise zamanaşımından düşen dosyalar dikkate alındığında adalet tecelli etmemektedir." ifadesine yer verdi.
HSYK'DAKİ YASAL DEĞİŞİKLİĞE DE KARŞI ÇIKMIŞLARDI
HSYK'daki yasal değişiklikten sonra yüksek yargıdaki üye sayılarının artırılması çalışmalarının 'partizanca bir yaklaşım olduğu' yönündeki açıklamaların hukuki dayanaktan yoksun iddialar olduğunu bildiren Bayram, şöyle devam etti: "HSYK'nın yapısı son değişiklikle daha demokratik bir yapıya ulaşmıştır. Yargıçlarımız üzerindeki siyasi ve ideolojik
baskı ortadan kalkmıştır. Yargı daha bağımsız bir hale gelmiştir. Yüksek yargıya yeni atanacak üyeler birinci sınıfa ayrılmış mesleğinde en az 25-30 yılı geride bırakmış hakim ve savcılardan oluşacaktır. Yeni dairelere atanacak hakimler mesleğe yeni başlayacak hakimler değildir. Mevcut siyasi iktidarın yaklaşık 20 yıl önce mesleğe başlayan hâkimlerle organik bir bağı olduğu iması hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu ifadeler, mesnetsiz, yargıyı ve yargı mensuplarını töhmet altında bırakan talihsiz açıklamalardır."