Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan, yıl sonu itibariyle kur etkisinden arındırıldığında
bankaların
kredi hacmindeki artışın yüzde 25 civarında olmasını beklediklerini, dolayısıyla tedbirlerin sonuç verdiğini söyledi.
Babacan, ''G-20 Emtia Fiyatlarında Dalgalanmalar Konferansı'' sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, aslında
Avrupa'daki sorunların çözülemeyecek sorunlar olmadığını, yapılacakların çok açık ve belli olduğunu, ancak adım atma ve karar alma konusunda irade zayıflığı bulunduğunu ifade etti.
Türkiye'deki güçlü irade ve kararlılığın Türkiye'yi Avrupa
ülkelerinden ayıran en önemli konulardan biri olduğunu belirten Babacan, ''Biz her türlü senaryoya hazırız. Korkmamamız, endişe etmememiz lazım. Türkiye, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonraki dönemlerde de dünyada olsun Avrupa'da olsun olabilecek dalgalanmalardan en az şekilde etkilenecektir. Kararlılığımızla ve yaptığımız hazırlıklarla yolumuza devam edeceğiz'' şeklinde konuştu.
Başbakan Yardımcısı Babacan, dün açıklanan
büyüme rakamlarına ilişkin bir soruyu şöyle yanıtladı:
''Açıklanan rakamlar ikinci çeyrek. Biz bütün hazırlıklarımızı ve politikalarımızı geleceğe dönük yapıyoruz. Dolayısıyla bu geçmişteki, birinci ve ikinci çeyrekteki yüksek büyüme hızları yılın ikinci yarısında devam etmeyecek. Onu burada iyi tespit etmek lazım ve beklentilerimizi de ona göre şimdiden kurgulamak lazım. Bizim bankacılıkla ilgili almış olduğumuz tedbirler sonuç vermekte. Bu yıl sonu itibariyle kur etkisinden arındırdığımız zaman, bankaların kredi hacmindeki artışın yüzde 25 civarında olmasını bekliyoruz. Yani yıl sonu geldiğinde, 31
Aralık 2011 ile 31 Aralık 2010 tarihini mukayese ettiğimiz zaman aradaki artışın, kur etkisinden arındırdıktan sonra baktığımızda yüzde 25 civarında olmasını bekliyoruz. Dolayısıyla tedbirlerimiz sonuç vermiştir. Burada diyeceksiniz ki 'bazı bankalar belki yüzde 25'in altında olacak, bazı bankaların yüzde 25'in üzerinde olacak.' Bu da bu işin tabiatında var. Biz artık bundan sonraki dönemde banka banka nereye gidiyor değil, sektörün ortalamasına bakacağız. Dolayısıyla, sektörün ortalamasına baktığımızda bir sorun görmüyoruz. Gerekirse bundan sonra ilave tedbirler alınabilir, ilave adımlar atılabilir. Bundan sonraki dönem artık risklerin durgunluk tarafında olduğu bir dönem olacak. Yani bizim Kasım'dan diyelim ki Haziran-Temmuz'a kadar uygulamakta olduğumuz politikalarda hem çok hızlı büyüme ve bunun beraberinde gelecek yüksek cari açık endişesi vardı. Politikalarımızı o yönde yürütüyorduk. Bundan sonraki dönemde hızlı bir durgunluk dönemine girme ihtimali ve buna karşı şimdiden ne önlemler alabiliriz, artık bu yönde çalışmalarımızı yoğunlaştırmak durumundayız.''
-''2012, DÜNYA EKONOMİSİ AÇISINDAN ÇOK PARLAK BİR YIL OLMAYACAK''-
Ali Babacan, Orta Vadeli Program'ın
Eylül sonu,
Ekim başı gibi açıklayacaklarını hatırlatarak, 2012 büyüme beklentisine ilişkin bir soru üzerine de, ''2012 için yüzde 5'in altında bir büyüme kimse için
sürpriz olmamalı... Çünkü 2012'de dünya ekonomisi açısından çok parlak bir yıl olmayacak. Bizim için önemli olan 2012'yi istikrarlı bir şekilde götürebilmek, güven ortamını koruyabilmek'' dedi.
Merkez Bankası'nın açıklamalarına ilişkin bir soru üzerine de Babacan, merkez bankalarının kurla ilgili beklenti açıklamasının çok alışılmış bir durum olmadığını, normal zamanlarda da olmaması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Bazen piyasa yön bulamadığı zaman, piyasa oyuncularının kafası çok karmaşıksa merkez bankaları çıkıp 'şöyle olmalı, böyle olmalı' gibi yorumlar yapabiliyor. Burada Merkez Bankamızın dediği, 'Biz para basmıyoruz. Avrupa Merkez Bankası bol bol para basıyor, ABD
Merkez Bankası bol bol para basıyor. Çok olanın değeri düşer, daha az olan kıymetli olur. Dolayısıyla orta, uzun vadede TL'nin değerlenmesi para politikasının
doğal sonucu olarak karşımıza çıkabilir mi' diye... Öte yandan, cari açığımızın da yüksek olduğunu mutlaka dikkate almak gerekir. Dolayısıyla bu yüksek cari açıkla para politikasındaki sıkı duruş arasında bir denge oluşacaktır. O denge de piyasada kendi yönünü bulacaktır.''
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ABD ve Avrupa'daki sorunlara da değinerek, ''Öyle bir dönemdeyiz ki şu anda Avrupa'da liderler, yönetimdeki
siyasi partiler kendi siyasi bekalarından öte kendi ülke ekonomilerini ön planda tutmak zorunda. Her lider,
iktidardaki her parti,
koalisyon partileri 'Aman bizim kendi siyasi duruşumuzu, kendi siyasi çıkarlarımızı koruyalım, ülkeye ne olursa olsun' der ise bu Avrupa'da daha büyük sorunları beraberinde getirebilir. Hiç kimse artık kendi şahsi siyasi bekasını, ya da hiçbir iktidar partisi kendi bekasını düşünmemeli. Mutlaka o ülke ekonomisi için ne gerekiyorsa yapmalı, bu adımlar atılmalı. Aksi halde olabilecek gelişmeler hepimizin üzüleceği gelişmeler olabilir'' şeklinde konuştu.
(Bitti)
(MED-YLD-ALİ)13.09.2011 11:49:40