Başbakan Yardımcısı Arınç: ''(Pkk)Şimdi Bu Kadar Kanlı Eylem Yapmalarının Sebeplerinden Biri De Dış Desteklerin Giderek Azalıyor

Başbakan Yardımcısı Arınç: ''(Pkk)Şimdi Bu Kadar Kanlı Eylem Yapmalarının Sebeplerinden Biri De Dış Desteklerin Giderek Azalıyor

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''(PKK)Şimdi bu kadar kanlı eylem yapmalarının sebeplerinden biri de dış desteklerin giderek azalıyor olması'' dedi. Başbakan Yardımcısı Arınç, Bursa'da Olay TV'de yayımlanan ''Gündem'' adlı canlı yayın programında, son 30 yılda hiçbir şekilde olmamış bir biçimde devletin bütün istihbarat güçlerinin birleştiğini belirterek, ''Birbirlerinden haber kaçırmıyorlar artık, haberler tek merkezde toplanıyor. İkincisi bütün güçler aynı hedefe yöneldi'' diye konuştu. Arınç, polis, özel harekat, asker, jandarma, kara kuvvetleri ve diğerlerinin tamamının aynı amaçla hareket ettiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: ''Şimdi bu kadar kanlı eylem yapmalarının sebeplerinden birisi de dış desteklerin giderek azalıyor olması. İran, bizimle müşterek olarak bunlarla şu anda savaşıyor, kendi ülkesinin Irak ile Türkiye ile müşterek olan sınırında. Kuzey Irak ve Irak merkezi hükümeti, 'yeter artık, bizim topraklarımızda eylem yapmayın, ya defolun gidin ya da Türkiye burayı bombalarsa biz sesimizi çıkarmayacağız' diyorlar. Avrupa ülkeleri, terör örgütü listesine çok şükür yıllar sonra alabildiler, şimdi Belçika'da, Hollanda'da, Danimarka'da yargılamalar devam ediyor, belki bir kısmının Türkiye'ye iadesi söz konusu. ABD, en azından 9 kişinin mal varlığını dondurdu, bunların uyuşturucu ticareti yaptığını ve terör örgütüne destek sağladığını kendi kararında açıkladı. Dış destek bugüne kadar vardı, şimdi giderek azalıyor ve dağ başına çıkanlar ölmekle öldürmek arasında bir tercih arasında kaldılar. Bize düşen halkımızın daha fazla zarar görmemesini temin etmek üzere bunlarla terörle mücadelenin en çağdaş en netice alıcı usul ve yöntemlerini uygulayabilmektir. Bunu yapacağız.'' Son 3 gün Brüksel'de olduğunu, orada resmi toplantılar yaptıklarını anımsatan Arınç, Avrupa'daki Türk medyasını topladığını, Belçika, Hollanda ve Fransa'da yayın yapan gazete, dergi, radyo ve yerel televizyonların temsilcileriyle bir araya geldiğini belirterek, şöyle dedi: ''Roj TV orada da salona girmek istedi, güvenlik güçleri engel oldular. Roj TV'nin terör örgütüyle bağlantılı olduğunu artık Belçika'nın mahkemesi de karar verdi, şimdi Danimarka'daki davanın sonuçlanması bekleniyor. Ama yıllarca bu televizyon o ülkelerden yayın yaptı. Biz ne zaman itiraz ettiysek, 'onlar terör örgütü değil' noktasına gelmişlerdi. Şimdi onlar da kendi başlarına bu eylemler gelince 'Türkiye haklıymış' dediler. Mesela ben orada bulunduğum süre içinde bütün Avrupa'dan toplayabildikleri 2 bin kişiyle 'Öcalan'a özgürlük' diye güya bir miting yaptılar. Bize hiç ulaşamadılar, ama yapabildikleri de ancak bundan ibaret kaldı. Avrupa'da yalnızlaşıyorlar ve artık terör örgütü sıfatı içerisinde o ülkeler de gerekli tedbirleri almaya başladılar. Bu yalnızlaştırma politikasında Türkiye başarılı oldu. İnşallah dağa çıkmayı önleyebilecek, dağdan inişleri özendirebilecek ayrıca sosyal ekonomik toplumsal tedbirlerle de terör örgütünün gücü gittikçe zayıflamalı ve örgüt eylem yapamaz hale gelmeli. '' Arınç, muhalefetin de ''Terör konusunda ne yapacaksanız, biz de size destek olalım'' dediğini, ancak ne yapabilecekleri konusunda çok açık ve seçik bir şey söylemediklerini ifade ederek, ''Keşke, 'şu konularda da biz sizinle birlikteyiz, düşünüyoruz' deseler. Ama tabi bu bir mili meseledir. Buna karşı duyarsız kalmak da mümkün değil. Şüphesiz sorumlu muhalefet de terör gibi iç politika malzemesi yapılmayacak bir şeyde hükümetle birliktedir veya hükümet onlarla birliktedir, yani alınmasınlar. Bu müşterek meseleyi, bu ağır ve zor işi mutlaka birlikte yüklenmeliyiz'' dedi. -''HALK BÜYÜK BİR TEPKİ GÖSTERDİ''- Bölgedeki sivil toplum örgütlerinin teröre tepkisine de değinen Arınç, bu gelinen noktanın, bir şerrin karşısında iyi bir gelişme olduğunu söyledi. Arınç, o bölgeyi iyi bildiğini, Bursa'ya geldiği kadar Şırnak, Hakkari, Van, Ağrı ve Doğubeyazıt'a da gittiğini, gitmediği yer kalmadığını ifade ederek, şöyle konuştu: ''Kürt halkı da bizim kardeşimizdir, inançlıdır, devletine, milletine bağlıdır. Bin yıldan beri kardeşiz. İstiklal savaşını birlikte yaptık, Çanakkale'de birbirimizin kucağında şehit olduk, cumhuriyeti birlikte kurduk. Hiçbir tereddütümüz yok. Ne zaman ki bu fitne girdi, bu PKK denen terör örgütü halkı önce çok korkuttu. Çünkü Jandarma, polis geliyor, biraz sonra gidiyor, ama eylemci bir geliyor hepsini yok edip gidiyor. Dolayısıyla korkuyla... Bu korku bazen seçim sandıklarında da referandumda da kendini gösterdi. Fakat, işin kötüsü ırkçı bir söylem Kürt milliyetçiliğinin son yıllarda mesafe alışı neredeyse bu örgütün halk nazarında da bir taban yapmasını güçlendirecek hale geldi. Bu yüzden bugüne kadar hangi eylem olursa olsun hiçbirisi sesini çıkarmadı. Açıkça söylüyorum; Hakkari'de iki tane uzman çavuş evden çıktılar üzerlerinde sizin benim gibi giysiler vardı, kapısının önünde öldürüldüler, şehit oldular. Oranın milletvekilleri, birisi de Selahattin Demirtaş, ağzını açıp da ''Ya bu vahşettir, ne istiyorsunuz bu adamlardan'' diyemediler. Ama eylemler dozunu artırdıkça ve kendi halkından insanları da hedef almaya başlayınca şimdi siyasetçileri kastederek söylüyorum, çok naif bir tarzda eleştirmeye başladılar, ama halk büyük bir tepki gösterdi. Şimdi sivil toplum kuruluşları da sokakta konuştuğunuz insanlar da 'Allah cezanızı versin, yeter artık, insanlığımızdan utanıyoruz, nedir bu silah, nedir bu kan? ' demeye başladılar. Bence terör örgütüne karşı halkımızın bu tepkisini daha da güçlendirmesi, hatta onlardan hesap soracak hale gelmesi bir olumlu gelişmedir.'' -''BAYRAM, DÜĞÜN EDİLECEK BİR ŞEY DEĞİL''- BDP'nin meclise gelme kararına da değinen Arınç, ''Şüphesiz halkın tepkisini görüyorlar. Yani Mizgin'in veya Rojin'in ölümünden sorumlu olarak gördükleri için ve çok haksız, iğrenç bir şekilde bu insanlarımızın öldürüldüğünü gördüğü için halk nefret, tepki gösterdi'' dedi. Arınç, gelinen noktanın olumlu, ancak yeterli olmadığını, bu tepkilerin daha güçlü olması gerektiğini vurgulayarak, ''Çünkü bunlar, yardım ve yataklığın dışında maddi, manevi destek görmese terör örgütü, bu eylemlerin hiçbirisini yapamaz'' diye konuştu. Başbakan Yardımcısı Arınç, şunları söyledi: ''Şimdi BDP'nin meclise geliyor olması, bayram, düğün edilecek bir şey değil. Görevleri zaten, milletten vekalet almışlar ve milletvekili olmuşlar, bu sokakta gezmekle yapılacak bir şey değil, parlamentoda yasama çalışmalarına katılması lazım. CHP de önce yemin etmedi, sonra geldi yeminini yaptı, yasama çalışmalarına katıldı. Biz CHP de BDP de gelmediği zaman da çalıştık mecliste. Şimdi MHP sorumluluk gösterdi, AK Parti ile birlikte parlamentoya girdi, ant içti meclis başkanını seçti... BDP yoktu mecliste, CHP de yoktu mecliste. yani yasama çalışmalarına başlamak için bir eksiğimiz yok. Ama temsilde adalet önemlidir. CHP şu kadar milletvekili çıkarmış parlamentoda olmalıdır. BDP şu kadar milletvekili çıkarmış, olmalıdır. Çünkü yüzde 90'ı halkımızın seçim sonucunda parlamentoda temsil ediliyor. Bu temsilde bir eksiklik olmaması bakımından her milletvekilinin ve onları temsil eden partilerin mecliste olması lazım. Kaldı ki demokrasinin kalbi meclistir. O kürsü hür kürsüdür. O kürsüde yaptığınız hiçbir konuşmadan dolayı siz sorumlu değilsiniz. O zaman fikriniz varsa oradan söyleyeceksiniz. Eleştireceksiniz, öneri getireceksiniz, doğruyu, yanlışı oradan söyleyeceksiniz. Sokakta söylerseniz olmaz. parlamentodaki grup çalışmaları aynen parlamento çalışması gibidir. Grup toplantılarında yapılan konuşmalar da dokunulmazlık kapsamındadır. Bunlar Diyarbakır'da toplanıyorlar. Bir tiyatro salonunda veya bir kahvehanede veya bir konferans salonunda, kimisi gömlekle, kimisi ayağındaki sandaletle gelmiş, bir taraftan çay içiyorlar, sorduğunuz zaman da 'biz grup toplantısı yapıyoruz' diyorlar. İç Tüzük, anayasa böyle bir grup toplantısını kabul etmiyor. Siz orada konuşursunuz, ama meclis onu sizin bir grup toplantısı yaptığınızı kabul etmez. Şimdi doğrusunu yapacaklar, meclise gelecekler. Yani davulla zurnayla biz onları da davet etmedik, görevlerini hatırlattık sadece. 'Gelirseniz iyi olur' dedik. Dolayısıyla gelecekler ama bundan sonra ne yapacaklar, bence önemli olanı bu. Kürsüyü, meclisi, meclisin denetim yasama mekanizmalarını iyi çalıştıracaklarsa eyvallah bundan hepimiz yararlanırız...'' -''1 YIL İÇİNDE MÜMKÜNSE YENİ BİR ANAYASA''- Arınç, yeni anayasa çalışmalarında MHP ile yapılan görüşmede ilk izlenimlerin müspet olduğunu ifade ederek, yarın CHP ile yapılacak görüşmede de müspet hava olacağını umduğunu belirtti. Bundan sonra meclis başkanının uyum komisyonu kuracağını dile getiren Arınç, ''Eğer BDP de 1 Ekim'den sonra yasama çalışmalarına başlarsa elbette, anayasaya katılımlarını teminen onlarla da görüşeceğiz'' dedi. Arınç, anayasa uyum komisyonunun da meclis başkanının veya meclis başkan vekillerinin birinin başkanlığında ekim ayından sonra toplanacağını belirterek, şunları kaydetti: ''1 yıl içinde mümkünse yeni bir anayasaya hep birlikte kavuşuruz. Ben inanıyorum, inanmak da istiyorum. Bu, güzel bir iddia. 60 darbesi 61 anayasasıydı. 80 darbesi 82 anayasası. Biz 2011, 2012 yılında hala darbe mahsulü bir anayasayla mı yönetileceğiz. Kaldı ki onun yarısını da değiştirdik. En son 26 maddesi değişti, yarısı değişmiş, yarısı değişmemiş. Arasındaki ahenk kalmamış, maddelerin birbiriyle ilgisi irtibatı yok. Böyle derme çatma bir anayasa bize yakışmaz, o yüzden yeni bir anayasa diyoruz.'' (HLK-MUR)29.09.2011 08:38:31
<< Önceki Haber Başbakan Yardımcısı Arınç: ''(Pkk)Şimdi Bu Kadar... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER