Şenay
Ünal - Bey
pazarı Belediye Başkanı M.
Cengiz Özalp, şehir hayatının koşturmacasından ve iş stresinden uzaklaşarak yazın son günlerini değerlendirmek isteyenleri, 12.
Beypazarı ve Yöresi Festivali'ne davet etti.
Yeni eğitim-
öğretim döneminin başlamasına kısa bir zaman kala 9-11
Eylül tarihlerinde düzenlenecek geleneksel Beypazarı ve Yöresi Festivali'ne geniş bir
katılım beklediklerini belirten Özalp, ilçeye gelen ziyaretçilere kültür şöleni tadında 3 gün yaşatacaklarını söyledi.
Geçmiş yıllarda da olduğu gibi Türkiye'nin ve dünyanın çeşitli bölgelerinden
yerli ve
yabancı çok sayıda turist beklediklerine dikkati çeken Özalp,
festival için gerekli bütün hazırlıkların tamamlandığını bildirdi.
Belediyenin ve vatandaşların festivale geleceklere en iyi
hizmeti sunmak için
ürün ve mahsullerini özenle hazırladığını dile getiren Özalp, ''Ziyaretçilerin rahat etmesi amacıyla tüm önlemler alındı. Şehir hayatının koşturmacasından ve iş stresinden uzaklaşarak yazın son günlerini değerlendirmek isteyenleri 12. Beypazarı ve Yöresi Festivali'ne bekliyoruz'' dedi.
Cuma akşamı başlayacak festivalde
Sırbistan,
Romanya ve
Bulgaristan Halk Oyunu ekiplerinin dans
gösterilerinin yanı sıra cumartesi akşamı ilçe stadında pop
sanatçısı Kutsi'nin de bir konser vereceğini anlatan Özalp, ''Festival kapsamında havuç güzeli seçeceğiz. Birinciye
altın, ikinci ve üçüncülere de yöremizle özdeşleşmiş
gümüş telkari işlemeciliğiyle yapılmış
hediyeler vereceğiz. Ayrıca
Ankara Büyükşehir Belediyesinin Mahallede Şenlik Var ekibi de festival alanında gösteriler sunacak'' diye konuştu.
-BAŞKENTİN YANI BAŞINDA TARİHE YOLCULUK FIRSATI-
Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey'in
dedesi
Gazi Gündüzalp'in mezarını sınırları içinde barındıran Beypazarı'nın tarih içinde ticaret ve kültür bakımından önemli bir üs olduğu biliniyor. Orhan Bey'in Ankara'yı almasıyla ilçenin, tımarlı sipahi merkezlerinden birisi haline gelip, ticari ve
ekonomik hayatın yoğunluğu nedeniyle de ''Beğ Bazarı'' olarak adlandırıldığı çeşitli kaynaklarda yer alıyor.
Tarih kitaplarında anlatılan bu özellikleriyle ünlü ilçeye gidildiğinde geçmişten günümüze değişmeyen dokusuyla görülmesi gereken mekanlardan bazıları ise şöyle:
-EĞRİOVA YAYLASI-
Ormanla çevrili Eğriova Yaylası, göz kamaştırıcı bitki örtüsü, pınarların oluşturduğu göleti ve ahşap evleriyle ziyaretçilere
doğayla baş başa kalma fırsatı sunuyor. Trekking, atla gezinti gibi aktiviteler için elverişli olan
yaylaya her yıl çok sayıda doğa tutkunu gelmekte.
-KİRMİR ÇAYI VE GÖNEN VADİSİ-
Yöre
halkının mesire alanı olarak da yararlandığı Kirmir Çayı ve
Gönen Vadisi, sahip olduğu yeşil örtüsü ile özellikle
piknikçilerin ilgisini çekmekte.
-İNÖZÜ VADİSİ-
Beypazarı'nın kuzeyinde yer alan İnözü Vadisi,
doğal bitki örtüsü ve kültürel kalıntılarıyla oldukça zengin bir görünüme sahip. İnözü Çayı'nın aşındırıcı etkisiyle iki tarafı
balık sırtı görünümünde yükselen dik kayalardan oluşan vadi, doğa sporlarını sevenler için eşsiz güzellikler barındırmakta.
-TEKKE YAYLASI-
Beypazarı'na 10 kilometre uzaklıkta bulunan Tekke Yaylası, piknik alanı olarak elverişli olması nedeniyle orman içi parkı şeklinde düzenlenmiştir. Her yıl geleneksel olarak ''Piknik ve Güveç Günü'' kutlanan yayla,
temiz havası ve suyuyla şehrin gürültüsünden uzak kalmak isteyenler için ayrı bir doğal güzellik sunmakta.
-HIDIRLIK TEPESİ-
Beypazarı'nı ziyaret edenlerin ilk uğrak yeri, ilçenin tüm güzelliklerini bir arada görebildikleri Hıdırlık Tepesi'dir. Hıdırlık Tepesi'ne çıkanlar, tüm ilçeyi izleyebilmekte.
-ALAATTİN SOKAK-
Restorasyonu tamamlanmış ve hizmete açılmış birçok tarihi konağı barındıran Alaaddin Sokak, yöresel ürünlerin satıldığı stantların kurulduğu ilçenin en gözde mekanı. Beypazarlı ev hanımlarının tarhana, ev makarnası, cevizli
tatlı sucuk, bazlama gibi el emeği ürünlerini tadarak alışverişinizi yaparken,
Anadolu insanının sevecenliğini sergileyen Beypazarılılarla sohbet etme fırsatı da bulabilirsiniz. Ayrıca pansiyon olarak hizmet veren
dolap içi banyolarıyla, sofasıyla, sandıklarıyla yöresel tarzda döşenmiş konakları inceleyerek, geçmişe kısa bir
yolculuk yapılabilinmekte.
-İMARET MEYDANI VE EL SANATLARI MESLEKLERİ DÜKKANLARI-
Beypazarı'nın gözde mekanlarından biri de İmaret Meydanı. Bu meydanda bulunan el sanatı ürünlerinin satıldığı iş yerleri ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Kunduracı, semerci, dokumacı, bakırcı, kalaycı, yorgancı ve bindallı işlemeciliği gibi kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarına yönelik mesleklerin tanıtıldığı ve ürünlerin
satışa çıkarıldığı iş yerlerinde yöre kültürüne özgü tüm ürünleri bulabilmek mümkün.
-SULUHAN KERVANSARAYI-
Çarşı içinde bulunan Suluhan Kervansarayı, 17. yüzyıl başında yapılmıştır. Klasik Osmanlı şehir içi hanları tarzında olan Suluhan'ın planı kare şeklinde ve iki katlıdır. Kervansarayın eski görünümüne kavuşturulması için başlayan
restorasyon çalışmaları devam etmekte.
-BEYPAZARI TARİH VE KÜLTÜR MÜZESİ-
Hafız Mehmet Nurettin Karaoğuz tarafından
Ankara Valiliği İl Özel İdaresine bağışlanan 150 yıllık konak, 1997 yılından itibaren ''Beypazarı Tarih ve
Kültür Evi'' olarak kullanılmakta.
Müzede Beypazarı ve yöresinin kültür ve tarihini yansıtan eserlerle Roma,
Bizans ve Osmanlı dönemlerinden kalan çeşitli tarihi eserler sergilenmekte. Müzede bir de gelin odası bulunuyor.
-HALK EVİ-
Beypazarı'na ait
siyah-beyaz fotoğrafların sergilendiği 1938 yılında kurulan Halk Evi de ilçede mutlaka ziyaret edilmesi gereken mekanlar arasında yer almakta.
-YAŞAYAN MÜZE (ABBASZADE KONAĞI)-
Abbaszade Konağı, 19. yüzyılda yapımına başlanan ve iki yıl içerisinde tamamlanan yan yana iki konaktan birisidir. Beypazarı'nın kuzeyinde, bir tepenin yamacındaki kayalıklara sırtını veren konak, Osmanlı dönemi
mimari yapısını yansıtmakta. Beypazarı Belediyesi tarafından
restore edilen ve ''Yaşayan Müze'' olarak ziyarete açılan konakta, tarihi eşyaların yanı sıra yörenin en özel kıyafetleri olan ''Bindallı'' örnekleri de sergilemekte. Burada ziyaretçilere ebru ve
ıhlamur baskısı gibi sanatları
uygulama fırsatı sunulmakta.
-CAHİDE GÜRSOY MÜZE EVİ-
Ailesi nesiller boyu Beypazarı'nda yaşamlarını sürdüren sanatçı Cahide Gürsoy adına Halk Evi içerisinde oluşturulan Müze Evi'nde sanatçının çeşitli eserlerinin ve atölyesinde kullandığı eşyalarının yanı sıra yıllar boyu özenle topladığı
Atatürk fotoğrafları ile
aile fotoğrafları da sergilenmekte.
-BEYPAZARI KENT TARİHİ MÜZESİ-
1928 yılında inşa edilen ve günümüze kadar korunan Rüstempaşa Okulu tarihi değerlerin sergilendiği Beypazarı Kent Tarihi Müzesi olarak hizmete açılmış. Beypazarı ile ilgili tüm tarihi seyir, maketler, kalıntılar, dönem eserleri ve tüm belgelerle Kent Tarihi Müzesi'nde görülebilmekte.
-GÜMÜŞ MAĞAZALARI-
Beypazarı'nın en önemli simgelerinden birisi olan telkari gümüş işlemeciliğinin birbirinden güzel el işi takılarını bulabileceğiniz gümüş mağazaları özellikle bayanların ilgi odağı. Belediye binasındaki Gümüşçüler Çarşısı'nın yanı sıra şehir merkezinde de birçok gümüş ürünler satan iş yerleri bulunmakta.
Ayrıca belediye tarafından açılan halk eğitim merkezinde bulunan dokuma, kilim, kök
boya, biçki dikiş, el nakış, el sanatları ve gümüş atölyeleri de gezilebilmekte.
-FESTİVAL BAHANE LEZZETLER ŞAHANE-
Taş fırınlarda pişirilerek yine yöreye has özel güveç kaplarda ikram edilen etli güveci,
parmak kalınlığında damarsız ve ince kara
üzüm yaprağına sarılan etli dolması, 80 kat ince yufkadan hazırlanan baklavası ve yöresel tatlısı olan höşmerimiyle Beypazarı mutfağı tadılması gereken sayısız lezzeti barındırmakta.
Türkiye'de sadece Beypazarı'nda üretilen ve tazeliğini bir sene koruyan, çay saatlerinin vazgeçilmez lezzetlerinden tereyağlı Beypazarı kurusunu hem
üretim hem satış yeri olan taş fırınlardan tadarak alınabilmekte.
Anadolu mutfağına özgü yemeklerin yanı sıra bölgede bolca yetişen havuçtan üretilen havuç lokumu, havuç suyu, havuç döneri gibi yan ürünlere ilave olarak Beypazarı'ndaki bağlarda yetiştirilen üzümler ile cevizin lezzetli karışımından ortaya çıkan cevizli sucuğu da tadılabilmekte.
-MİSK VE AMBER KOKULU KAVUNLARIN DİYARI ''BEYPAZARI''-
Ünlü Türk Gezgini
Evliya Çelebi, Seyahatname adlı eserinde, Beypazarı'nı şöyle anlatmakta:
''İlk kurucusunu bilmiyorum. Fakat ilk fatihi
Kütahya beylerinden Germiyanoğlu Yakup Şah'ın veziri
Dinar Hezar'dır. Onun için şehre 'Germiyan Hezar' da derler. Haftada bir gün güzel süslü bir pazar kurulup, bütün kıymetli eşyalar bulunur. Halkının uğraşları tiftik keçisi olduğundan, pazarında sof çok satılır. Müşterisi vardır. Senede bin kantar sof ipliği satılır. Sofu olmaz fakat güzel mümeyyizi olur. Pazarına her hafta etraf köylerinden 10 bin insan toplanır. Hepsi 3 bin 60 tane iki katlı evleri vardır. Duvarları kerpiçtendir. Yüzeyleri tahtayla kaplıdır. Talebe bilginleri çoktur. 70 adet çocuk mektebi vardır.
Çocukları gayet temiz ve olgun olup, 700'ün üzerinde hafızı vardır.
Halkının çoğu bilginlerdir. Hepsi
renk renk sof giyerler. Türk şehri olduğundan halkı
Oğuz taifesidir. Halkı garipsever ve cömert kişilerdir. Kadınları gayet edepli ve akıllı olurlar. Bağ ve bahçesi çoktur. Bostanlarından bir çeşit kavun olur ki lezzetinden adamın damağı yarılır. Misk ve amber gibi kokusu vardır. Bir çeşit yeşil armudu olup, yuvarlak olduğu gibi dördü-beşi de bir okka gelir. Gayet hoş ve suludur. İstanbul'a nice bin kutu armudu pamuklar içinde hediye gider. Bu armudun eşini acem diyarından başka yerde görmedim. Bir çeşit siyah arpası olur ki gayet yağlıdır. Ata çok vermekten çekinilmelidir. Sahrasında pirinci olur ki gayet pişkindir. Velhasıl etrafı geniş, eşyası
ucuz ünlü bir şehirdir. Şeyh İvaz Dede adında bir de türbesi vardır.''
(ŞNY-SA)06.09.2011 12:42:23