Bilim Adamının Gözünden Simav Depremi

Bilim Adamının Gözünden Simav Depremi

Mehmet Bayer - Kütahya'nın Simav ilçesinde meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki depremin ardından bölgeye giden Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Mühendislik Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süha Özden, çeşitli incelemelerde bulundu. Prof. Dr. Özden, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Simav'ın, güneyde dağlık, kuzeye doğru ovalık bir alanda olduğuna işaret etti. Bu yapının jeolojide normal bir faya karşılık geldiğini, Simav'ın da bu fay hattı üzerinde kurulu olduğunu anlatan Özden, en çok hasar dağılımının Simav'ın Cumhuriyet Mahallesi ile Beyce köyü boyunca uzanan hatta doğu batı doğrultusunda olduğunu söyledi. Özden, bununla birlikte Simav'ın hemen bir kaç kilometre kuzeyindeki ovalık alanda bir çok köy bulunduğunu ve bunların bazılarında çok ciddi hasarlar olduğunu belirterek, ''Halkla görüştüğümüzde en büyük ihtiyacın çadır olduğunu söylediler. Artçılar devam ediyor. 24 saat orada kaldım, neredeyse 10 dakika arayla 3 ile 4 büyüklüğünde artçı deprem oluyor. Bu da insanları rahatsız ediyor, ürkütüyor. Artçılar belirli bir dönem daha devam edecek. Bunun süresi tahmin edilemez. Her depremde değişiyor. Bazı depremlerde 1 hafta sürüyor, bazı depremlerde bir kaç ay devam edebiliyor. Simav başta olmak üzere hasar tespitine başlandı. Özellikle kerpiçten yapılan evlerde büyük hasarlar var'' diye konuştu. Türkiye'de 6 şiddetinden büyük depremlerde yüzey kırıkları oluştuğuna işaret eden Özden, şunları kaydetti: ''Fay, hangi derinlikte kırılırsa kırılsın, o fayın yüzeye kadar kırıldığını görebilmek önemli. Bu depremde binalarda ve doğada çatlaklar oldukça fazla. Bunlardan bazıları da faya paralel uzanmakta. Tam anlamıyla bir yüzey kırığının oluştuğunu söyleyemeyiz. Bu, depremin doğasının doğru olduğunu, yani 6'dan küçük bir deprem olduğunu bize gösteriyor. Deprem 10 kilometreden derin olmadığı için de tüm Batı Anadolu'da hissedildi. Yüzeye yakın olması, deprem dalgasının aniden yüzeye vurması nedeniyle etkisinin fazla olduğunu görüyoruz. Biraz daha derin bir deprem olsaydı bu kadar hasar yapmayabilirdi. Bence, orada tahmin edilenin de ötesinde hasar var. Tek tek mahalleleri gezdim. Pek çok binanın giriş katlarında kolon kesmeleri var. O binaların bir çoğunun yeniden yapılanması lazım. Bazıları orta hasarlı oturulabilir, ama çok iyi tadilattan geçmesi, depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor. Hemen hemen minarelerin bir çoğu yıkılmış. O da minarelerin yüksek yapılmasından kaynaklanıyor. Sağlam binaların çoğunluğunda sıva çatlağı var. Bazı binalarda da merdivenlerin ve balkonların çöktüğünü gördük.'' Son yüzyıldaki depremleri ve deprem tekrarlanma aralığını bilmenin, Kuzey Anadolu fayında olduğu gibi, aktif faylar üzerinde kabaca bir tekrarlanma aralığı söyleyebilmenin önemli olduğunu vurgulayan Özden, şöyle devam etti: ''Örnek olarak Kocaeli depremi yaşandıktan sonra o bölgedeki hareketi tarihsel kayıtlardan bildiğimiz için, 200-250 yıl, bazı yerlerde maksimum 300 yıla çıkacak şekilde tekrarlanmanın olduğunu söyleyebiliriz. Ama burada bunu söylemek güçleşiyor. Bu bölgede son yüzyılda Gediz'de 1970 yılında bir deprem var. Şaphane merkezli 1944 yılında bir deprem oluştu. Simav da ise 2009 yılında 5 büyüklüğünde bir deprem olmuştu. Dolayısıyla burada bir tekrarlanma aralığı söyleyebilmek zor. Bir daha bu büyüklükteki depremin ne zaman olacağı konusunda yorum yapmak güç. Fayın karakterini düşündüğümüz zaman, tahminimiz en fazla 5 ya da 6 büyüklüğünde bir depremin bu fay üzerinde olabileceğiydi. Batı Anadolu'da bu tür faylarda geçmişte bu oldu.'' Özden, bölgede, ÇOMÜ Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeoloji ve Jeofizik Mühendisliği Bölümleri ile Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ile birlikte, 2009 yılından itibaren işlettikleri üç deprem kayıt istasyonuyla fayın davranışını izlemeye devam edeceklerini sözlerine ekledi. (BYR-CC-HMD)29.05.2011 11:47:28
<< Önceki Haber Bilim Adamının Gözünden Simav Depremi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER