Danıştay Başkanı
Mustafa Birden, "Gerekçesiz tutuklama kararlarını, devletimizin yasal ve anayasal düzenlemelerinde insan hak ve özgürlüklerine vermiş olduğu önemle bağdaştıramamaktayız." dedi.
Danıştay'ın, 143. kuruluş yıl dönümü dolayısı ile düzenlenen törende konuşan Danıştay Başkanı Mustafa Birden, hukukun
kanun demek olmadığı gibi, hukuk devletinin de kanun devleti demek olmadığını söyledi. Hukuk devletinde, kanunların hukuka uygun olmasının olmazsa olmaz koşul olduğunu kaydeden Birden, "
Kamu vicdanında derin yaralar açan,
adalet duygusunu zedeleyen, adaletsizliğin yaygın olduğu izlenimini veren uygulamaların dayanağı olan yasalar,
Anayasa'da öngörülen usul ve biçim
kurallarına uygun olarak yürürlüğe konulmuş bulunsalar dahi, hukuka uygun sayılmazlar. Bu tür yasalar hukukun değil parlamentoda çoğunluğu oluşturan siyasi görüşün yansıması olduklarından; adaleti gerçekleştiremezler, kalıcı da olamazlar. İlk fırsatta değiştirilmeleri kaçınılmaz olur." sözlerini kaydetti.
Hukuk devleti olmanın bir koşulunun da vatandaşların hukuki güvenliklerinin sağlanması olduğunu kaydeden Birden, şunları dile getirdi: "Ailevi ve özel hayatın, haberleşmenin gizliliği ilkelerinin açık ihlali niteliğinde olan ve yaygınlaşan
telefon ve ortam dinlemelerini ve bunlara karşı yeterli herhangi bir önlem alınmamasını anlayabilmiş değiliz. Aynı şekilde masumiyet karinesi kural; tutuklama istisna iken gerekçesiz tutuklama kararlarını da devletimizin anayasal ve yasal düzenlemelerinde insan hak ve özgürlüklerine vermiş olduğu önemle bağdaştıramamaktayız.''
"YARGI HATALARDAN BAĞIŞIK DEĞİL, BUNLARA DÜZELTECEK MEKANİZMALARA DA KENDİ İÇİNDE SAHİP"
Yargı kararlarına, herkesin öncelikli olarak da devleti yönetenlerin ve siyasilerin saygı göstermesi gerektiğini vurgulayan Birden, "Yargı hatalardan bağışık değildir. Ancak bu hataları düzeltecek ya da en aza indirecek mekanizmalara da kendi içinde sahiptir. Yargının yapacağı hataları düzeltme yeri, devletin ilgili yargı dışındaki organları değildir; bu mekanizmalardır." diye konuştu.
Hizmet içi adalete sahip olmayan bir yargı sisteminin, ihtiyacı olanlara adalet dağıtabilmesinin mümkün olmadığını söyleyen Birden, "Hizmet içi adalet, ancak yükselme ve belli görevlere atanmada, liyakat ve kıdem ölçütlerine uyulmasına, eş değer görevlerde bulunanlar arasında
maaş,
yetki ve diğer haklar yönünden eşitsizlik yaratılmamasına bağlıdır." ifadelerine yer verdi.
Birden, 6216 Sayılı
Anayasa Mahkemesi'nin
Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile; Anayasa Mahkemesi başkan, başkan vekili, üye ve geçici raportörleriyle
Yargıtay ve Danışta başkan, başsavcı, başkanvekili, daire başkanı, üye, savcı ve tetkik hakimleri ve adli ve idari yargıda görev yapan yargıçlar arasında özlük hakları, maaş ve sağlık
hizmetlerinden yararlanma bakımlarından çok büyük farklılıklar oluşturulduğunu savundu. Birden, "Bu durumun mülkün temellerindeki çok ciddi bir sağlıksızlık işareti olarak değerlendirilmesinin ve en kısa sürede düzeltilmesinin gerekli olduğu inancındayım." şeklinde konuştu.