Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde 20 yılı aşkındır, Türkiye'de ise son iki yıldır bitkisel atık yağdan biyodizel
yakıt üreten şirketler, evlerden atık yağ toplamada istedikleri verimi alamayınca işyerlerine ağırlık verdi.
Türkiye'de yılda 1,5 milyon ton bitkisel yağ
gıda olarak kullanılırken bundan yaklaşık 350 bin ton atık yağ çıkıyor.
Çevre ve
Orman Bakanlığı
Atık Yönetimi Daire Başkanlığı Tıbbi ve Özel Atıklar Şube Müdürlüğü yetkilileri, 2008 yılında ev ve ticari
işletmelerden toplam 6 bin 477 ton kullanılmış kızartmalık yağ toplandığını, bunlardan 3 bin 392 ton geri
kazanım ürünü elde edilerek ekonomiye kazandırıldığını, 2009'da ise 7 bin 695 ton toplanıp 4 bin 302 tonunun geri kazanıldığını belirtiyor.
Marmara Bölgesi'nde atık yağ topladıklarını ve iki yıldır da
geri dönüşüm işini sürdürdüklerini belirten Kolza şirketinden çevre mühendisi
Haydar Eroğlu, Türkiye`de 30 civarında firmanın atık kızartmalık yağ toplama lisansı olmasına rağmen sadece üçünün faal olarak çalıştığını söyledi. İllerdeki yerel yönetimlerle
işbirliği yaparak her eve atık yağ bidonları dağıttıklarını belirten Eroğlu, vatandaşların yeterince bilinçlendirilememesinden dolayı istedikleri verimi alamadıklarını vurguladı. Her evden yılda 20 kg. atık yağ çıktığına dikkat çeken Eroğlu, "Bu yağların 350 bin tonu atık hale dönüşüyor. 1 ton yağdan, bin 100 litre biyodizel elde edilebiliyor. Mevzuata rağmen atık yemeklik yağların ne kadarının toplanabildiği belli değil. Aşçılar, bulaşıkçılar ve ev hanımları, bunları lavabolara döküyor. Yılda 350 bin ton atık yağ toplanabilirse, 750 milyon dolarlık petrol ithalatı önlenebilir." dedi. Son zamanlarda yağda kızartılmış patates ve diğer yiyeceklerde önemli artışlar olduğunu kaydeden Haydar Eroğlu, bunun sonucunda kullanılmış bitkisel yağ atığının da çoğaldığına dikkat çekti. Kalorisi çok yüksek olan atık yağların, suya veya kanalizasyona dökülmesi halinde çevreye zarar verdiğini belirten Eroğlu, "
Atık yağlar evlerin giderlerinden döküldüğü zaman su yüzeyini kaplar, kanalizasyon sistemine zarar verir. Havadan suya
oksijen transferini önler. Zamanla suda bozularak oksijenin tükenmesini hızlandırır. Atık su arıtma tesislerinin işletme maliyetini arttırır. Atık su kanal borularına yapışarak, kesitin daralmasına ve tıkanmasına sebep olur. Kullanılmış
bitkisel yağlar,
atık su kirliliğinin yüzde 25'ini oluşturmaktadır. Denize, akarsuya ve
göle ulaşan atık yağlar kuşlara, balıklara ve diğer canlı türlerine zarar vermektedir. Bu olumsuzluklardan dolayı gelişmiş ülkelerde ve ülkemizde, kullanılmış bitkisel yağların kanalizasyona ve yüzeysel sulara dökülmesi yasaktır. Bu tür yağların kanala dökülmesi önlendiği için gelişmiş ülkelerde atık suların
kirlilik yükü, Türkiye'deki evsel atık sulara göre daha düşüktür." şeklinde konuştu.
Günümüzde 28 ülkede biyodizel üretildiğini ifade eden
Fatih Üniversitesi Çevre Kulübü Üyesi Zeynep Deniz
Oktay ise 2005 yılında 1 milyon 600 bin ton biyodizel üreten Almanya'nın, bu konuda AB'nin lideri olduğunu kaydetti. Çin'in de biyodizel üreten şirketlere
destek vermeye başladığını vurgulayan Oktay, bu yakıtın faydalarını şöyle anlattı: "Litresi 1,55 lira olan biyodizelin, araçlara hiçbir zararı yoktur. Doğal olarak kükürt içermeyen, mükemmel bir yağlayıcıdır.
Petrol dizelinin yağlayıcı özelliği sebebiyle kalitesini arttırmak için biyodizel, katkı olarak da kullanılır.
Yemek yapımında kullanılan yağların bir türevi olan biyodizel, canlı metabolizmasına zararlı yapı içermez. Fareler üzerinde yapılan deneylerle herhangi bir kaza durumunda
nehir veya göle dökülmesinin, su canlılarına zararı olmayacağı gösterilmiştir. Biyodizel üretiminden sonra atık olarak sadece sabunlu su çıkar."