Esra Duman -
Ankara Üniversitesi (A.Ü)
Ziraat Fakültesi
Bahçe Bitkileri Bölümü
öğretim üyeleri, unutulmaya yüz tutan Ankara'ya özgü
meyve ve
sebzelerin üretimi konusunda projeler hazırlıyorlar.
Ankara'nın unutulmaya yüz tutan ''Ankara armudu, Kalecik Ayvası, Bey
pazarı Havucu, Hasandede Üzümü, Ayaş
Domatesi, Yuva
Kavunu, Kalecik Karası'' geçmiş yıllara oranla talep görmeyince, üretiminde de azalma oldu. A.Ü Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü öğretim üyeleri, Ankara'ya bütünleşmiş meyve ve sebzeleri tekrar Ankaralılarla buluşturmak amacıyla
Araştırma ve Uygulama Bahçesinde çalışmalar yürütüyor.
Kente özgü ''Ankara Armudu'', tadı, görünüşü ve muhafaza ömrü ile diğer armut çeşitlerinden ayrılıyor. A.Ü Meyve Yetiştirme ve Islahı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Dumanoğlu AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ankara armudunun en önemli özelliğinin uzun süre muhafaza edilebilmesi olduğunu ifade ederek, Türkiye'de bilinen, tanınan en önemli armut çeşidi olduğunu dile getirdi.
Dumanoğlu, ''Ankara ve civarı başta olmak üzere Anadolu'nun birçok yerinde yetiştiriciliği yapılmaktadır. Her ne kadar son yıllarda Deveci ve Santamaria armudu ön plana çıkmışsa da, hala Ankara armudu tarımı devam etmektedir. Yalnız, Ankara armudunda tüketimden önce, yani uzun süre muhafaza edilmesinden sonra tadında bir acılaşma, bir alkolleşme, kararma meydana gelmektedir ki bu en önemli dezavantajıdır'' dedi.
Bu sebeple Ankara armudunun pazar değerinin düştüğüne dikkat çeken Prof Dr. Hatice Dumanoğlu, buna karşı muhafaza şartlarının iyileştirilmesi ve diğer armut çeşitleriyle melezleme yapılıp olumsuz özelliklerinin ıslahı yönünde araştırmaların devam ettiğini belirtti.
Ankara'ya özgü bir diğer çeşidin de ''Kalecik Ayvası'' olduğuna işaret eden Dumanoğlu, başka bölgelerde yaygın olarak yetişmeyen Kalecik ayvasının
görünüm itibariyle daha iri ve daha uzun süre muhafaza edilebilme özelliği bulunduğunu belirtti. Ürünün
gıda sanayi için önemli bir ham madde olduğuna dikkati çeken Prof Dr. Dumanoğlu, Türkiye'de yaş meyve yerine ayva
tatlısı, marmelat veya reçel olarak tüketiminde daha ön planda olduğunu anlattı.
Kalecik ayvası üzerinde çalışmalar yaptıklarını belirten Dumanoğlu, ''Amacımız, bu çeşidi standart çeşit listemize taşımaktır. Kalecik'ten aldığımız ürünleri Ankara'daki araştırma
uygulama bahçemize diktik ve şimdi gerek verim, gerekse meyve özellikleri yönüyle bu çeşidin farklı
klonlarını inceliyoruz. Pişirilmesi ve yemesi güzel hoş aromalı bir çeşittir'' diye konuştu.
-
Beypazarı Havucu, Ayaş Domatesi
Ağızlarda lezzet olan ve yaz aylarında serinlik veren ''Ankara Kavununun (Yuva Kavunu'') giderek tükenmeye yüz tuttuğunu vurgulayan A.Ü Sebze Yetiştirme ve Islahı Anabilim Dalı
öğretim üyesi Prof. Dr. Ruhsar Yanmaz da, Çubuk'a bağlı Yuva Köyü'nde yetişen, koyu yeşil kabuğa sahip sap kısmına doğru büzüşmeleri olan kavunun, meyve çekirdeği kısımların hafif turuncu ve meyve etinin de sarı
krem renkli olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Yanmaz, şu bilgileri verdi:
''Çok tatlı güzel bir kavun çeşididir. Bir özelliği de kışlık bir kavun çeşidi olmasıdır. Dolayısıyla hasat edildikten sonra uygun
depo koşullarında sakladığı zaman, kış boyunca çok rahatlıkla tüketebilirsiniz. Türkiye'de çok yetişen kırkağaç kavunu, erkenci olması nedeniyle daha çok
tercih edilir. Yuva kavunu da geççi bir kavun. Kış ayları içerisinde uzun süre saklanabilmesi ve tadının giderek güzelleşmesi kavunu farklı kılan özelliktir.''
Yanmaz, son 20-25 yıl öncesinde Yuva kavununun ''Kavun Solgunluk Hastalığına'' yakalandığını hatırlatarak, üreticilerin yuva kavununa renk olarak benzeyen ve erkenci kavun olması nedeniyle solgunluk hastalığına daha dayanıklı olan
İpsala kavununun yetiştirdiklerini belirtti.
Prof. Dr. Yanmaz, ''Beypazarı Havucu''nun da geçmiş yıllarda yaygın olarak yetiştirildiğini, daha sonra kum havucunun devreye girmesiyle bu çeşit havucun talep görmediğini ifade ederek, içerisindeki kuru madde miktarının fazlalığı nedeniyle Cezerye yapımında kullanıldığını söyledi.
İnce kabuğu ve kokusuyla ''Nerede o eski domatesler?'' dedirten ''Ayaş Domatesi''nin yetiştiriciliğinin giderek azaldığına işaret eden Prof. Dr. Ruhsar Yanmaz, bunun nedeninin de verimin düşük olması, hastalıklara yenik düşmesi ve ince kabuğu nedeniyle yola karşı dayanıksız olmasından kaynaklandığını anlattı.
Ancak Türkiye'de eski tatları arayan bir çok kişinin bu domates çeşidiğin kendi tarlalarında yeniden yetiştirmeye başlandığını dile getiren Yanmaz, ''Bununla birlikte Ayaş domatesinin yerini daha kalın kabuklu, yola ve hastalıklara dayanıklı çeşitler alsa da, Ayaş ve çevresi hala Ankara ilinin çok iyi bir domates bölgesidir'' dedi.
-SOFRALARIN HASI HASANDEDE ÜZÜMÜ-
Ankara'nın tescilli markası ''Kalecik Karası'', 1970 yılların başlarında Avrupa'dan ve ABD'den gelen ''asma biti'' hastalığına yakalanarak, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını ifade eden A.Ü Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gökhan Söylemezoğlu ise
TÜBİTAK projesiyle Kalecik Karası'nda klon seleksiyonu çalışmalarının başlatılıp, tekrar hayata döndürüldüğünü ifade etti.
Prof. Dr. Söylemezoğlu, ''10-15 yıllık bir çalışma süreci içerisinde şarap kalitesi en yüksek, verimi iyi olan ve üreticilerin
kazanç sağlayabilecekleri tipler belirleniyor. Kalecik Karası'nda bu çalışma yapılır yapılmaz, Türkiye'deki özel firmaların desteğiyle elde edilen klonlar şaraba dönüştürülmek üzere bağlar tesis edilip, çok ciddi anlamda Kalecik Karası'nın şaraplık değeri de ortaya kondu'' dedi.
Söylemezoğlu, Kalecik Karasının pekmez,
sirke, kuru
üzüm ve yaş meyve olarak ta tüketildiğini belirtti.
Aynı zamanda Ankara'ya ait ''Hasandede Üzümü'' çeşidinin de bulunduğuna işaret ederek, ''Beyaz şaraplık bir bir üzüm çeşididir. Çok kısa süre içerisinde Hasandede üzümünde de klon seleksiyonu çalışmasını başlatacağız. Hasandede üzümü, ağırlıklı olarak sofralık şekilde tüketiliyor. Bağcılıkta Ankara dediğimiz zaman, bu Hasandede üzümü ve Kalecik Karası söz konusudur'' diye konuştu.
(EDU-FFS)03.10.2011 13:36:54