AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Hüseyin Çelik,
Ertuğrul Özkök, 'Ara rejim çuvallıyor' başlıklı köşe yazısından yola çıkarak 28
Şubat döneminde bazı medya organlarının cuntacılardan talimat alarak hareket ettiklerini savundu.
Gaziantep'te son gelişmeleri değerlendiren Hüseyin Çelik, AK Parti'nin, mafyalara, çetelere ve cuntaya
boyun eğmediğini belirtti. Çelik, bazı medya organlarının,
Türkiye üzerinde yıllarca nasıl etkili olduğunu şu şekilde anlattı:
"Türkiye'de ne yazık ki yıllarca
derin devletin payandası ve ara rejimlerin şakşakçılığını yapan bir merkez medya vardı. Bu merkez ve kendisine merkez medya diyen bazı medya kuruluşları, hükümetleri deviriyorlardı,
bakan tayin ediyorlardı, cumhurbaşkanının kim olması gerektiğine karar veriyorlardı. Özellikle 60 darbesinden önce, 28 Şubat postmodern darbesinden önce adeta ara rejim tahrikçiliği yapan, derin devlet ile
işbirliği yaparak halkı, milleti, milletin iradesini yönlendirmeye, yönetmeye kalkışan bazı medya kuruluşlarının hangileri olduğunu kamuoyu ve sizler çok iyi biliyorsunuz. Sözün tam bu noktasında önemli bir figür çok ortaya çıkıyor; bu da yıllarca, on yıllarca
Hürriyet Gazetesi'nin genel yayın yönetmenliğini yapmış olan
Ertuğrul Özkök'tür. Ertuğrul Özkök, dün yazmış olduğu 'Ara rejim çuvallıyor' başlıklı köşe yazısında iktidarımızı ara rejim kurmakla suçlamış. Şu andaki, Türkiye'deki yönetimi ara rejim yönetimi olmakla itham etmiştir."
"ÖZKÖK VE EKŞİ ERGENEKONCULARLA BİRLİKTE CHP'DEN ADAY OLSAYDI DA TAKIM TAMAMLANSAYDI"
Çelik, 1961 Anayasası'nı hazırlamak üzere kurulan Kurucu Meclis'te, CHP'lilerin teklifiyle milletvekili yapılan, Kurucu Meclis'te milletvekili oalrak görevlendirilen
Oktay Ekşi'nin 60 darbesinin şakşakçısı olduğunu söyledi. Çelik," Keşke Özkök ve Ekşi, Balyozcularla ve Ergenekoncularla birlikte CHP'den
aday olsaydı da
takım tamamlansaydı. Bu takım birbirine çok yakışan bir takımdı. Türkiye'yi anlamsız yasaklardan kurtara kurtara bugüne gelmiş olan Başbakanımızı, partimizi ve hükümetimizi bu şekilde itham ve izah etmek Ertuğrul Özkök ve benzerlerinin hakkı da değil haddi de değildir." şeklinde konuştu.
Hüseyin Çelik, 28 Şubat'tan önce cuntacıların verdiği talimatlarla gazetelere şekil verildiğini belirterek, "O dönem cuntacıların talimatlarıyla
manşet atan, gazetecilerin andıçlarla fişlendiği, işlerine son verildiği bir dönemde Ertuğrul Özkök ve benzeri bazı gazeteciler, bu cuntacıların gözdesiydi. Onlar, verilen talimatlarla manşet atmaya devam ediyorlardı. Özkök, bununla da yetinmiyordu, daha sonra yazdığı yazılarda 12 Eylül'ü meşrulaştırmaya ve 28 Şubat anlayışını savunmaya devam etti. Aynı şahıs, şu anda bizi ara rejim heveslisi olmakla ve ara rejim kurmakla suçluyor.
Hani hep bildiğimiz çok güzel bir söz var; 'dinime tan eden bari Müselman olsa.' Biz 28 Şubat sürecinde, Özkök'ün yönetimindeki Hürriyet Gazetesi'nin attığı manşetleri çok iyi biliyoruz. 'Tayyip
muhtar bile olamaz, 411 el kaosa kalktı, hocalara gözdağı' gibi manşetleri çoğaltabiliriz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın
siyasetten yasaklanması, cezaevine atılması, bir daha siyaset yapamamasıyla ilgili olarak çok ciddi bir gayret vardı. Bu gayretin içinde
Vural Savaşlar, Nuh
Mete Yükseller, bunun bir yargı ayağı, bir medya ağı vardı.'' dedi.
Demokrasilerde, medyanın dördüncü güç olarak kabul edildiğini vurgulayan Çelik, konuşmasını şöyle devam ettirdi: ''
Medya, demokratik toplumların olmazsa olmazıdır. Halkın haber alma hakkını kullanması ve halkın her alanda bilgi sahibi olması, kamuoyu oluşması açısından yazılı ve görsel medyamızın çok önemli. Demokratik ülkelerde dördüncü güç olan medya, Türkiye'de zaman zaman farklı üstler ve güçler yüklenmeye başladı. Türkiye'de medyanın gücünden ziyade güçlerin medyasından söz edilir oldu.''